Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mustafa Denizli’nin savunma öncelikli takımını tartışılır yapan Alex’in hemen oyunun başında attığı harika goldü. Muhtemelen ‘Kazanmak zorunda olduğun maça böyle bir kadroyla çıkılır mı, tartışması yapılacaktır.
Ancak unutulmaması gereken benzer bir oyun anlayışı ve kadroyla sezonun en büyük zaferini Manchester’da kazananın da o olduğu... Unutulmamalı ki, o maçın da hemen başında İngilizlerin kaçırdığı daha net bir gol ve sonrasında Beşiktaşlılar bu yılki en büyük sevinçlerini yaşamışlardı. Bu açıdan bu muhtemel -tamam muhtemel değil garanti - tartışmayı sığ bulduğumu baştan söyleyeyim.
Eğer santrfor arkası kullanan her takıma karşı İbrahim Toraman’ın adam markajcısı göreviyle sahaya çıkışını tartışacaksak, ona varım. Çünkü olmuyor! Bu tercihin yarattığı adam/alan karmaşasının golün temel sebebi oluşu ise kesin tartışılmalı.
Fenerbahçe bu güzel golle istediğinden daha büyük bir avantajı yakalamış oldu. Maç normal bir oyunla Beşiktaş’ın bu kadroyla altından kalkamayacağı bir şekle bürünebilirdi.
Burada Beşiktaş’ı ayağa kaldıran Fenerbahçe orta sahasının organizasyon ‘sıfırlığı’ oldu. Özer ve Mehmet Topuz’un rakibe karşı konsantrasyonları tam hatta ekstraydı. Ama topa ve kendi arkadaşlarına karşı bu seviyeye hiç ulaşamadılar.
Yani konsantrasyon tam orgazniasyon hiç... Orta saha yaratıcılığı, pas trafiği ve rakibi baskı altına alma konusunda çok zayıf kaldılar. Maçı ellerine alamadılar. Bu iki Anadolu starı ligin sonunda iyi birer asker oldular, ama sanki yeteneklerini unutmuş gibiler. Bu, bu seviyede Fenerbahçe’ye yetmez.
İkinci yarıda Fenerbahçe’nin problemleri devam etti. Orta saha işlemezliği Güiza ve Alex’i yalnız ve edilgen yaptı. Denizli’nin de orta sahaya İnceman’ı sürüşü Beşiktaş’ı biraz hareketlendirdi. Buna Fenerbahçe’nin orta sahasını artık iyice ’sadece savunma’ göreviyle kullanmasının payı büyük. Hiç kontr yapamadılar. Beşiktaş’ın üretimini zayıf tuttular.
Bu garip kördövüşü içinde yine de birkaç şansı Fenerbahçe buldu. Beşiktaş adına en güzel işi ise eski günlerini hatırlayan Bilica yaptı. Özüne döndü de diyebiliriz. Yaptığı penaltı akıl almaz... Bununla da kalmayıp penaltı noktasını çukurlaştırması ise geçen senenin en büyük kahramanının imajını eksiye düşürdü diyebiliriz. Volkan onun hayatını kurtarabildi mi? Bunu sezon sonunda göreceğiz.
Toparlayalım. Fenerbahçe için umut büyüten, Beşiktaş için yıkıcı bir sonuç oldu. Ama bu iki devde bu kadar az futbol oynamayı düşünen futbolcu olmasınaysa kim isterse o üzülsün.
Bunun ve hafta boyunca olup bitenin bir değeri yok. Dolayısıyla ortada bir marka olduğunu da söylemek zor.