Galatasaray’ın, Hagi’nin geldiği günden bu yana en dengeli maçını oynadığını söyleyebiliriz. Eksik kalan tıpkı Fenerbahçe maçında olduğu gibi Baros’tu.
Kayserispor topu Zaleyeta’yla tehlikeli bölgede buluşturma konusunda becerili değildi.
Galatasaray ise topu tehlikeli bölgede buluşturduğu oyuncuların Zaleyeta olmasını diledi. Ancak onlar bu performanstan çok uzaktı.
Rumen Hoca’nın planının deplasmana daha yatkın oluşu bu dengeli oyunun temel sebebi. 4’lü savunmanın kanatları neredeyse hiç çıkmıyor, orta saha sürekli savunmaya yakın duruyor, Pino önde rakibe basıyor ve orta sahada Sabri’nin enerji desteği var. Oyun merkezleri oldukça geride, açık vermeden bir bütün olarak duruyorlar.
Kayserispor maçın başında ters toplarla, göbeğe destek veren savunma kanatlarının yarattığı boşluğa sürpriz top atarak Galatasaray’ı tek ayak üzerinde yakalamak istedi. Selim’in organizasyonunda bunu belli oranda yapsalar da sonunu getiremediler. Final pasını yeterli etkinlikte yapamadılar.
Böyle olunca çok da net pozisyonlar yaratmayan bir oyun ortaya çıktı. Galatasaray ise belli bir planla rakibin üzerine girmese de daha net şanslar yakaladı. Kayseri’nin idealinin dışında (ki ideali de bu sene bir araya geldi) bir savunmayla mücadele etmesinden yararlandılar. Kewell, Elano ve Pino’yla yüzde 99’luk şanslardan ise yararlanamadılar.
Bunu yaparken artık bir klasiğe dönüşen arkaya adam kaçırma işinde ise toparlanmışlardı. Bir kez 70’de kaçırdılar. Çok net şanstan Santana’nın yararlanamayışı inanılmazdı.
Bundan sonra Galatasaray’ın fizik olarak düşmeye başlaması liderlik mücadelesi veren Kayseri’nin baskısını artırması için gerekli sahneyi sağlasa da, ev sahibinin gençlik ve tecrübesizliği baskı kurmalarını ve rakibin zaaflarından yararlanmalarını engelledi.
Bu Galatasaray için iyi bir nefes alma şansı oldu. Oldukça iyi bir takım direnişiydi.
Şimdi ‘Kim gitsin?’ oyununa kaldığımız yerden devam edeceğiz muhtemelen! O zaman şunu sormalı: “Bu adam kesin kalmalı diyebileceğiniz oyuncular kimler?”