Aragones takımın gol bölgesine hızla gitmesini istiyor. Orta sahada topu eveleyip gevelemeden... Rakip yerleşmeden, savunma pozisyonunu almadan o bölgeye gidilsin istiyor.
Bu Abdullah Avcı’nın istediğinden biraz farklı bir anlayış. Zico’nun planınınsa tam tersi.
Bu oyunda uzun ve ters toplar elzem. Bu topları atabilecek oyuncu sayısı da fazla. Ve böyle oynanacaksa Güiza bu topları yakalama özelliğiyle bu sisteminin vazgeçilmezi. Arkasında Semih’in oynaması da doğru. Oyunun ilerdeki merkezi rolü için burası Semih için daha doğru. Burada sorun, önce Semih’in Alex’e (yeni yeri nedeniyle) uzak kalması.
Ve Deivid’in yokluğu ve Gökhan’ın oyunundaki duraklamanın da buna eklenmesiyle Fenerbahçe’nin topu gerekli olduğu zamanlarda bile ayağında tutamayışı. Sağ açık pozisyonunun muhteşem yeteneklerine rağmen bunları göstermeden övünmek peşindeki, 2 gence Burak ve Kazım’a emanet olmasını da buna ekleyin.
Fenerbahçe dün Aragones’in planı sayesinde rakip 11 kişiyken de çok pozisyon buldu. Ancak rakip 9 kişiyken de neredeyse ancak Belediye kadar top çevirebildi. Aragones’in Fenerbahçe’ye oynatmaya çalıştığı hızla birinci bölgeye gidilen oyun, etkinliği ispatlanmış bir tarz. İyi savunma yapan takımları delmekte çok iyi bir yöntem olduğu 2008 Avrupa Şampiyonası’nda belgelendi. Bir önceki Avrupa Şampiyonu’nun aynı oyununu oynayarak ne kadar ilerleyebildiğini gördük. Kazananın nasıl oynadığını da.
Ancak Fenerbahçe’nin geçen sene bunun tam tersi bir oyunla tarihinin Avrupa’daki en iyi derecesine ulaştığını da biliyoruz. Aragones’in planı güzel ve etkili olmakla birlikte topu tutabilme konusunda da bir ilerleme sağlaması gerekiyor gibi. Güiza için bir son söze de ihtiyaç var sanırım. Bu kadar maliyetli bir oyuncunun bu kadar içten oynadığını uzun süredir görmemiştim. Bir an bile oyundan kopmuyor, dalmıyor kafası başka bir yere gitmiyor, yorulmuyor da. Ancak maalesef burası zor memleket. Atması lazım.