Neredeyse hiç pozisyon vermeden geriye düşmekte Volkan’ın korkunç hatalar zincirinin payı büyük. O pozisyonda çıkmak hata... Çıktıysan durup açıyı daraltmamak hata... Durmadıysan garip bir şekilde sırtı neredeyse yere paralel zıplayıp bacakları açmak hata... Hata küp...
Ancak şu da bir gerçek ki, rakibe beraberlik yetiyordu ve Fenerbahçe bu beraberliği bozacak neredeyse hiçbir şey yapmıyordu. Ve daha önemlisi Fenerbahçe’nin geçen yılki tarihi başarılarında Volkan (Edu’yla birlikte) yine bu hataları yapıyordu. Misal bu takım Sevilla deplasmanında Volkan’ın 2 korkunç hatasının altından kalkmayı bilmişti. Bu yıl bundan çok uzak bir performans izledik. Geçen yılkinden çok daha düşük performanslı bir grupta Fenerbahçe galibiyet alamadan Avrupa’ya veda etti.
Oyunla ilgili detaylara girmek ne kadar lüzumlu bilmiyorum! Geçen yıl Şampiyonlar Ligi yarı finalinin kapısından dönmüş, pahalı bir transfer harekâtı yaşamış bir takımdan bahsediyoruz. Mutlak kazanması gereken bir maçta 1-0 yenikken Selçuk sakatlanıyor ve yerine Maldonado alınıyorsa, ancak o alınabiliyorsa, teknik yönetimden kuşku duymak herhalde normal karşılanmalı.
1-0’ken başka bir yol yokken, rakip hep son dakikalarda vurulmuş (Arsenal ve Porto maçlarında son dakika gollerine boyun eğdiler)uzun süredir evinde kazanamamanın sıkıntısını yaşarken klasik bir eleme maçında yaşanması normal bir baskıyı bile kuramamış olmak Fenerbahçe’yi kuşkulu yapıyor.
Rakip kaleye, deplasmandaki 3 maçta sadece 3 kez gidip 1 gol bulabilen bu oyun anlayışının, son Avrupa Şampiyonu hocanın ve geçen yılın çeyrek finalisti bir yönetimin altında oluşu sanırım Avrupa’da yılın olayı olarak anılabilir.
Fenerbahçe için vahim bir son oldu. Burada Aragones’in ‘göreceğiz’ diyebileceği bir mayıs yok.