Porto evinde yüksek tempoyla oynuyor. Zaten Fenerbahçe’nin grubunun, geçen yılki gruptan karakteristik farkı da bu. Tempo.
Daha hızlı oynamak rakibe daha çok hata yaptırma şansını yaratıyor, ancak yüksek tempoyu yapan da kolay hata yapabilir. Burada sorulacak soru, genç ve nispeten tempolu takımlarla oynadığı maçlarda sıkıntı yaşayan Fenerbahçe’nin bu sorunlarını bu akşam ne kadar giderebileceği. Avrupa sahnesinde geçen yıl olduğu gibi başkalaşıp başkalaşmayacağı...
Geçen yıl Avrupa sahnesindeki Fenerbahçe sabırlı ve topa sahip olarak başarıya ulaşmıştı. Bunu yapabilen bir orta sahası vardı zira. Bu sezon bugüne kadar izlediğimiz sarı-lacivertlilerde henüz bu ışığı görebilmiş değiliz.
Semih’in olmayışı çok büyük bir dezavantaj olsa da Alex’in forvet oynamasına yol açışı avantaj. Sanırım onun arkasında da Emre ve Josico rol alacaklar. Bu Fenerbahçe’de savunmayla hücumun biribirinden bu kadar kopmasını engelleyebilir. Maldonado - Josico oynadığında gördük ki, iki oyuncu 2 önstoper gibi arkaya yığılıyorlar. Porto’yu bu kadar geri yığılarak durdurmak mümkün olmaz. Daha önde ve daha sıkı basmak lazım.
Bağlantı kopmamalı
Savunmada Edu’nun idareci görevini yapabilecek tek oyuncu olan Roberto Carlos’un bu maçta mücadeleden Hacettepe maçında olduğu gibi kaçmaması şart. Lugano ve Yasin’den müteşekkil olması beklenen savunma açısından, topun ileride tutulabilmesi ve Carlos’un yardımı lazım.
Bunlar sağlanabilirse ilk maç sıkıntısını sürekli çeken Porto’yu devirmek mümkün, fakat orta saha bağlantısı koparsa korkunç bir durum da doğabilir. Bana kalırsa arası yok.
Fenerbahçe orta sahasını dik tutabilirse bu maç Güiza’nın maçı olacaktır. Onu bu oyunu seyrettikten sonra yargılamak lazım.