Denizli’nin özellikle ilk yarıda bol pozisyona giren, ama sadece 1 gol bulabilen hücum
ekibi ise zamanında Fenerbahçe’de kullandığı ekibe pek benziyor
Beşiktaş üçlü savunmayla oynamıyor. En azından dün öyle oynamadı. 4’lü klasik savunmanın ortasında Toraman ve Zapo. Sivok ön arka filan değil tam libero oynuyor. Orta sahanın serbest adamı... Tabii Tum’a yapışmadığı zamanlarda. Toraman da çoğunlukla Mehmet Yıldız’ın markajcısı. İlginç bir savunma tarzı.
3’lü oynamamalarına rağmen iki kanatta Üzülmez ve Serdar genelde yalnız kalıyor. Çünkü orta sahanın ortasında garip bir toparlanma oluyor. İlginç. Üzülmez bu işin altından kalkabilecek gibi de durmuyor. Hakkını verelim çok iyi niyetli ve çalışıyor. Ancak iki yönde de oyuna katkısının daha yüksek olması lazım.
Denizli’nin özellikle ilk yarıda bol pozisyona giren, ama sadece 1 gol bulabilen hücum ekibi ise zamanında Fenerbahçe’de kullandığı ekibe pek benziyor. Revivo- Andersson- Rapaiç Baliç yerine Delgado- Nobre- Tello- Bobo. Tüm hücum yükü ara sıra Cisse’nin de katılımıyla bu ekipte. Hızlı uzun ters toplarla hemen rakip kaleye ulaşmak... Hedef bu. Eveleyip gevelemeden hızla pozisyon arıyorlardı. Gençler maçında olduğu gibi yine buldular.
Balili neden yedek?
Bülent Uygun ise Fenerbahçe maçında olduğu gibi oyunun son çeyreğine dengede girmeyi hedeflemiş olmalı. Beşiktaş’ın özellikle ilk golde iyice ortaya çıkan savunma hamlığından yararlanma şansı varken Balili’yi kulübede oturmanın başka izahı yok. Ve Tum neredeyse bir orta saha gibi kullanmanın da. Bu düzende Mehmet Yıldız’a binen yükü kaldırmak kolay değil. İsrailli 65’te, hem de Sylla’nın yerine oyuna girdi. Faruk’un oyuna girmesiyle Sivas’ın savunması hariç hemen herkesin yeri ve oyun planı da tamamen değişti. Orta sahada defansif olarak düştüler, ama daha hızlı rakip kaleye gitmeye başladılar. Pozisyon buldular. Serdar Özkan ve Holosko’nun oyun girmesiyle de aynı şey Beşiktaş’a oldu. Orta sahalar boşaldı ve oyun Rus Ruleti’ne döndü. Ama mermisiz...