Diyarbakır, 2016 aday şehirleri arasında olmalı derken tam da bunu kastediyordum.
‘Beraberiz, biriz’ demenin yollarından biri bu olduğu için aday şehirlerden olmalıydı. ‘Bu ülkenin 8 önemli şehrinden biri burası’ demekti bu...
O gün de söyledim, bugün de tekrarlıyorum: Bu bir federasyon eleştirisi değildi. Bu bir devlet ya da hükümet eleştirisi de değildi. Bu bir genel politika eleştirisiydi.
Diyarbakır’ın 2016 adayı olması her şeyi çözecek de değildi kuşkusuz. Bu hamle tümden bir çözümün iyi niyetli ve bu niyeti açıkça ortaya koyan bir parçası olacaktı.
‘Olmaz kardeşim! Orada olmaz’ demeyin!
Bunu söylemek, aslında ne anlama gelir onu düşünün önce!
Diyarbakır’da, Avrupa Şampiyonası olmaz demek, aslında Diyarbakır’da spor olmaz demektir.
Orada spor olmaz
Alman’ı oraya götüremeyiz demek de aslında ‘Oraya gidilmez’ demekten başka bir şey değildir.
Yani özetle şu iki mesaj çıkar:
-Orada spor olmaz.
-Oraya misafir götürülmez.
Eğer bunu hiç çekinmeden söylersek, bundan mutlu Diyarbakırlı çıkar mı?
Bundan barış, kardeşlik, sevinç, mutluluk çıkar mı?
Böyle kolaycı ve kesip atan fikirler bize sürekli hata yaptırıyor ve yarılıyor. Sorun başka bir şekilde yine başımıza çöküyor halbuki...
Ve sonunda 2016’yı mutlaka almak için dışarıda bıraktığımız, gizlemeye çalıştığımız Diyarbakır’da çıkan olaylar, 2016’yı almamız yolunda en büyük engele dönüşüyor.
Ne acıklı bir kısırdöngü değil mi?
Gerçekten samimiysek...
Bunları niye yazıyorum! Olumlulamak için mi? Hak verdiğim için mi? Hayır! Çözüm için doğru düşünebilmek için. Soğukkanlı olabilmek için.
Çünkü soğukkanlı olmazsak birbirimize güvenmezsek, hayat bizim için, hepimiz için daha zorlu, daha sarp olacak!
Biz bu ülkeye inanan insanlar, bugün İstiklal Marşı ıslıklanırken dahi soğukkanlı olmak mecburiyetindeyiz.
Eğer gerçekten söylediklerimizde samimiysek.
Eğer gerçekten bu ülkeye inanıyorsak.
İnanmaktan, güvenmekten ve çözüm için uğraşmaktan başka yol yoktur!
İyi takım:
1-Her maçı kazanan değil her maça favori olan çıkandır.
2-Bütün oyuncuları yıldız olan değil takım olarak oynayabilendir.
3-Oyun merkezi ileride ya da geride birbirine yakın oynayabilendir.
4-Dolayısıyla top kaybettiğinde çok koşan değil, çok koşmak zorunda olmadan tüm oyuncularıyla oyuna yeniden katılabilendir.
5-Topu hızlı çevirebilendir.
6-Hızlı oynadığı için baskıya girmeyendir.
7-Baskıya bağlı olmadıkça top kaybetmeyendir.
8-Topu ayağında tutan oyuncuya en az 3 pas alternatifi sunabilecek esneklik ve hareketlilikte olandır.
9-Hücumu arkadan desteklediği için ataklarını hemen yenileyebilendir.
Bir gün takımları sahip olduğu ‘yıldız’larla değil bunlarla değerlendirmeyi öğrenirsek sorunumuz kalmayacak. Ve her hafta sonuca göre fikir değiştirmekten de kurtulacağız.
PLAN NE?
Ersun Yanal Türk futbolunu yeniden planlıyor. Peki plan ne?
Ne oynayacağız?
Nasıl sporcular seçilecek?
Boyumuz mu uzayacak yoksa ‘Orta sahada Çin ordusu- Emre-Suat-Okan’ planına mı uyulacak?
Futbola yatkın olmayan atlet özellikli oyuncular başka sporlara yöneltilecek mi?
Hangi üniversitelerle çalışılacak? Oyunculara burs olasılığı tanınacak mı? Yurtdışı Türkler hakkında ne düşünülüyor?
Daha bin soru var!
Bu konuda bir bilgilendirme yapılacak mı?
Neler oluyor bir ses edin?
Kadınlar gününüz kutlu olsun
Biz erkekler kadın demeye utanırız. ‘Bayan’ lafını bundan uydurduk. Peki insan neden utanır kadın demekten? Neden ayıp bulur? Kadın olmak neden ayıptır?
Hiç anlamadığım bu... Ve daha da garibi... Erkekler tamam da bunun çoğu kadın tarafından da kabul edilmesi, kullanılması... İşte bu akıl alır gibi değil.
Gurur duyun!
Kadınlar gününüz kutlu olsun!