BeÅŸiktaş’ın muhteÅŸem dublesindeki en temel unsur Mustafa Denizli’nin sınırsız yetki yelpazesiydi. Profesyonel futbol takımında tam ve sarsılmaz bir iktidara sahip olarak her ÅŸeyi tek başına idare ederek bunu saÄŸladı. Belki de baÅŸkandan ilk istediÄŸi ÅŸey, paradan önce buydu. Hiçbir yönetici ortada olamayacaktı, baÅŸkan da dahil. Şöyle de söyleyebilir ve durumu sadeleÅŸtirerek anlatabiliriz: Kulübün içinde bulunduÄŸu ÅŸartlar gereÄŸi profesyonel futbol takımının baÅŸkanı da deÄŸil, sahibi gibi davranma ÅŸansına sahip oldu. Bu ÅŸartlarda oyun olarak büyük bir ilerleme saÄŸlamasa da ÅŸevkle oynayan, bireysel hedefleriyle takım hedefini birleÅŸtirmiÅŸ bir ekip ortaya çıktı. Temel rakipler her yerlerinden ayrı ayrı parçalanırken, sadece Sivas ve BeÅŸiktaş’ta bu durum vardı. Onlar da zirveyi gördü.Â
Denizli’nin sezon sonu devam etme kararında duraksaması bu durumun yarattığı yorgunluktan çok, işlerin değişme ihtimali. Denizli geçen sene bu iktidarı, Beşiktaş yönetimi dibe vurduğundan yapacak ne halleri, ne de güçleri kaldığından alabildi. Ama bu kez takım direkt Şampiyonlar Ligi’ne şaşalı bir dubleyle gidiyor. Artık bu kadar geniş bir iktidara sahip olmak mümkün olmayabilir. Çünkü başarıda herkes ortalığa döküldü bile.
Tabii ki oyun kalitesi, takım kalitesi gibi konuları da tartışmak gerekir, ama temel olarak halledilmesi gereken bu. Geçen yıl büyük bir mutlulukla her şeyi Denizli’ye bırakıp kaderlerini bekleyenler bu kez bu kadar geri planda kalmaya razı olacaklar mı?