Denizli’nin yine oyuncu tercihleri üzerine tartışılacaktır. Ne yalan söyleyeyim hoca sanki bizim mesleğe anlam katmak için özellikle bunları yapıyor gibi
Beşiktaş maça santrforsuz başladı. Holosko, Delgado, Tello ve Serdar Özkan’ın aslında hücuma dönük orta saha oyuncuları olduğunu kabul edersiniz. Böyle bir takımın, yani bu 4-6-0’ın, hücumda çok etkili olmasa da orta sahada etkin, birbirine yakın bir dar alan oyunu oynaması beklenir değil mi? Hayır, ortaya çıkanın son derece dağınık, birbirinden uzak, kontratak üretemeyen bir ekip oluşunu hayretle izledik.
Delgado ve Holosko’ya, Serdar Özkan’ın aynı serilikte katılamayışı bunda önemli bir etkendi. Ama asıl önemlisi Cisse-Ernst ikilisinin görev paylaşımında bir sorun oluşu. Hangisi 1, hangisi 2 numaralı çapa belli değil gibi. İkisi de oyunun defansif yönünde daha fazla kaldılar. Kim bilir belki de bu Denizli’nin bir tercihi, onları salt ön stoper olarak kullanmak istiyordur.
Ä°kinci yarıda Bobo’nun oyuna giriÅŸi sonrası bu dağınıklık son bulmadı, ama en azından oyunun bir ucu oldu. Yani parantezi kapatabildiler. Bobo’nun birçok eksik yönü olsa da, - misal pivot özellikleri çok zayıf - orta sahaları iÅŸleten soÄŸukkanlı bir dripling ve ÅŸut ustası olduÄŸunu, attığı golde bir kez daha anladık. Tello’yu maç başından bu yana ilk kez çalıştıran da oydu.  Â
Mustafa Denizli’nin yine oyuncu tercihleri üzerine tartışılacaktır. Ne yalan söyleyeyim hoca sanki bizim mesleğe bir anlam katmak için özellikle bunları yapıyor gibi. Tüm Beşiktaş medyası gibi ben de İbrahim Üzülmez’in neden kulübede başladığını anlamış değilim. Ama Yusuf’u yine en iyi kullananın o olduğunu da söylemek lazım. Onun transferini ben dahil bütün çoğunluk eleştirirken ısrarla isteyen de oydu. Onu ekonomik kullanarak maksimum verimi alan da o. Bu konuda onu sadece kutlayabilirim.
Ama ÅŸampiyonluk mücadelesi verdiÄŸi Sivas’tan çok daha kötü bir hafta geçirdiÄŸini de söylemem lazım. Bu haftaki oyunlar itibarıyla çok gerideler.  Â