Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Burak Yılmaz, ABD’li bir sporcu olsa muhtemelen şu ana kadar birkaç filmi çekilmiş, bir figür haline gelmişti. Nefret edenlerinin ve sevenlerinin kocaman dernekler kurduğu bir isime dönüşmüştü. Hatta ismiyle, kelimeler, sıfatlar deyimler üretilmiş olurdu muhtemelen. Yani sadece isim değil, kavram da, fiil de olurdu.
Dünkü maça karakterini veren en önemli adam da yine o. Geçen sene eski takımını transfer olduğu sene içinde şampiyonluktan eden golü atan Burak bu kez daha karmaşık bir olaylar zincirinin başrol oyuncusu oldu.
72. dakikada Burak, Selçuk’tan aldığı topla Ekrem’den kolayca sıyrıldı. Ardından Rüştü’yü terse yatırmışken tecrübeli kalecinin yerdeki ayağına ‘mecburen’ takıldı ve ardından düştü.
Hakem buna sarı kart çıkardığına göre bu takılmayı görmemiş olmalı. Normalde ‘bilerek takıldı, zannetti’ diyemeyiz. Çünkü o zaman hakem olmayan bir şeyi görmüş olurdu. Olan bir şeyi görmemek tamam da, olmayan bir şeyi görmenin açıklaması yok.
Ama oyuncu Burak Yılmazsa hakemler de yakıştırma yapıyor belli ki! Burak Yılmaz’ın orada kendisini bıraktığını söylebilir miyiz? Belki!
Peki Rüştü’nün çalım yedikten sonra onun için bir engel oluşturduğu gerçeğini nasıl saklayacağız?
Kabul edelim bu bir penaltıydı? Ve hakem Burak olduğu için veremedi muhtemelen! Bu bir hakem eleştirisi değil. Onu yapmaya kalksam yerim yetmez. Burada sadece bir dramayı anlatmaya çalışıyorum.
Burak’ın sanki yılların birikmiş sıkıntısıyla dövünmesi, Rüştü’yü şahit göstermeye çalışması vs. Maça burnu kanlar içinde başladı. Sonra bu kritik anın başrolündeydi.
Ve üstüne golünü atıp maçı, ligi bilmem kaçıncı kez Trabzon’a geri getirdi. O golü atmasa belki Trabzon’da hayat onun için çok zor olacaktı. Neden düştün? Gidip atsana diyeceklerdi.
Şimdi bir kahraman oldu.
Dünkü maç hakkında yazılacak en önemli şey bu bana kalırsa.
İniş çıkışlarla dolu bir kariyerin hala onca tartışma içinde yürümesi... Ve bir takımı neredeyse şampiyonluk yarışında ayakta tutan tek adama dönüşmesi.
Burak’tan daha önemli birisi yoktu dün akşam.
Geri kalanı sadece bir soru sorup salı gününe bırakalım:
Fernandes-Nobre değişikliği ne amaçla yapılmış olabilir?