Casillas
7 maçı 2 golle bitirmek bu kadar ofansif görünen bir takımın kalecisi için neresinden bakarsanız bir ustalık. Olağanüstü bir formla zaman zaman Puyol’un şaşkın bakışlarına mahzar oldu. Robben’in bünyesinde hayatı boyunca çıkmayacak bir faça bıraktı. İspanya, pardon Barça’ya harika bir ek oldu. Tabii Ramos’la. Altın Eldiven mi? Platin hatta Black demeli.
Ramos
Kupa’nın en çok akın bölgesine dalan oyuncusu. 15 hücum oyuncusunun önünde ekstra bir performans gösterdi. Sanırım del Bosque’nin Busquets ısrarı sadece onun daha rahat çıkabilmesi içindi. Oyununu bir golle taçlandıramaması bir şanssızlık. Sevilla’dan Real’e geçişinden sonra her gün üzerine koyan bu şahane atlet, bir oyuncunun potansiyelini nasıl gerçek bir kahramanlığa dönüştürebildiğinin de destanını yazdı. Benim için kupanın en iyi oyuncusu, Forlan ve Mueller’le birlikte o...
Puyol
Franco Baresi mükemmelliği var onda. Saçları dökerse benziyor da. Soğukkanlı ama hırslı... Topa yumuşak ama sert. Yavaş gibi ama seri. Hızlı karar veriyor. Takım sıkıştığında inisiyatif alıyor. Harika bir lider. Sadece 2 kez hata yaptı. Şansı ikisinde de Casillas’ın zirve oyununun sigorta olmasıydı. Dünya futbol tarihinin en büyük efsanelerinden biri olması kariyerinin başındaki oyunları hatırladığımızda inanılmaz.
Friedrich
Bu kupanın sonunda onu kendi altın karmama alacağımı hiç düşünmezdim. Maalesef yer sıkıntısından kadroya giremeyen iki mükemmel orta saha oyuncusu Khedira ve Scweinsteiger’den çok destek aldı. Ama onların sürekli akınlara katıldığı maçlarda da harika bir sibop oldu. Özellikle grup sonrası seride güçlü rakiplere karşı, hücum oyunlarındaki başarısı akıl dışıydı. Kariyerinde bu kadar iyi olduğu başka bir ay yok. Bir oyuncunun kendisini nasıl aşabildiğinin dersini verdi.
Van Bommel
Tarihin en antipatik oyuncusu unvanını Gentile’den devralması şaşırtıcı. Sanırım sadece son 3 maçta 5 kırmızı kart görebilirdi. Sanki hocası değil de, FIFA hakem komitesi başkanı kayınpederiydi. Buraya kadar tamam. Ancak kabul edilmeli ki kendi takımının en vazgeçilmez, en yerine konmaz oyuncusu da oydu. Hollanda buraya kadar geldiyse Van Bommel’in payı yadsınamaz. Robben o golü atabilse en nefret edilen kahraman o olacaktı. Bu SS yüzbaşısını Cruyff’la bir açık oturumda seyretmek isterim.
Xavi-İniesta
Onları tek bir adam olarak görmeye başladım. Sanırım ikizvari bir telepati var aralarında. İletişim için telefon kullandıklarını sanmıyorum. Oyunun kalbi onlardı. Ayakları ve beyni de. İspanya’yı daha mükemmmel yapan onlar. Yanlarında bir de sağlıklı Fabregas olsa üç başlı ejderha olacaklar ve sanırım kimse onları yenemeyecek. Ben Arsenal’in başkanı olsam Fabregas için 1 milyar dolar isterim. Ve Barça’nın başkanı olsam da hiç düşünmeden alırım.
Sneijder
Robben o golü atsa dünyada yılın futbolcusu olacaktı. Her şeyi kazanan adam. Final dışında hep oyuna direkt etki etti. Kritik ve kurtarılamaz goller attı. Van Marvijk’in öndeki 4’lüsünün en güvenli adamıydı. Değişik bir tekniği var. Kafası başka türlü çalışan adamlardan. Gücünü ve zaafını iyi bilen bünyesiyle tanışık ve barışık bir akıl. İspanya’nın kupa boyunca özel tedbir aldığı tek oyuncu. Bu sınavı geçebilse başka bir dünyaya adım atacaktı. Bakalım bu durum psikolojisini nasıl etkileyecek.
Müeller
Daha 1.5 yıl önce amatördü. Bugün dünyanın zirvesinde. Forlan’a değil de ona altın top gitseydi kimse itiraz etmezdi. Atletik, deparlı, akıllı, gol vuruşu sağlam. Ayrıca savunması da üst düzey bir defans adamı gibi. Dünyada her yerde bu standartta oynayabilecek başka bir futbolcu var mı? Sağbekten santrfora kadar her yerde sırıtmadan oynayabilir. Laboratuvarda yaratılmış gibi. Bu kupanın Pelesi odur.
Forlan
Boş golü yok. Kupaya estetik katan oyuncuların başındaydı. Ona uyum sağlayan 2 oyuncu daha olsa Hollanda’yı geçip finali görebilirlerdi. 3.’lük maçının son saniyesinde direkte patlayan şutu onun kaderini anlatıyor aslında. Hep ekstra bir oyuncu oldu. Ama onun en iyi olmasını engelleyen bir üst direk hep vardı. Ona rağmen altın top ödülüne layık görülmesiyle taçlanması içaçıcı bir durum. Tabii burada bir Güney Amerika dayanışması olduğunu da unutmamalı. Ne olursa olsun, kupanın ayakta alkışlanması gereken büyük yıldızlarından biri oydu.
Klose
Ballack’ın yokluğunda gerçek bir liderdi. Profesyonel futbola çok geç girmiş bir oyuncu olarak aklın insanı nereye kadar götürebileceğinin kanıtı oldu. Kariyerinde 3 kez yarı final oynamasına rağmen kupaya ulaşamayışı üzücü. Ancak dünya futbolu onu harika bir golcü ve mükemmel bir lider olarak hatırlayacak. Şunu açıkça söylemeliyim. Bir kulüp yönetsem hiç duraksamadan onu transfer ederdim. Onda Hagi ruhu ve aklı var.
Villa
Bir insan golü bu kadar mı ister. Gerd Müller’e yetişemedim. Ama ondaki ruhu Romario, Ronaldo ve Lineker’de gördüm. Gol için yaşıyor. Finalde arkadaşları onu görebilse tarihe geçecekti. Şimdilik bekleyecek. Ve asıl önemlisi seneye Barça’nın nasıl bir takım olacağının da haberini verdi bu kupada. Olağanüstü bir oyun görüşü ve saha hakimiyeti var. Mourinho şimdiden kâbus görmeye başlamıştır.