Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baros’un yerine Nihat


Alman bir teknik adamsınız. Bir başka ülkeye geliyorsunuz. Aldığınız takım düşmekten averajla kurtulmuş. Ahım şahım bir oyuncu grubunuz yok ve çok önemli transfer de yapamamışsınız. 3. hafta geliyor ve ligin şampiyonuyla karşılaşıyorsunuz. Rakip takımda yakından takındığınız standart üzeri 2 Alman oyuncu var. Oyuncuların çoğu da uluslararası piyasadan tanıdık.
Ne yaparsınız? Rakibi durdurmak temel meseleniz olmaz mı?
Thomas Doll da bunu yaptı. Klasik bir huni kurarak...
Gençler için hücum yönünde zikredilen övgülere katılamayacağım. Vasat bir kontr oyunu dışında bir şey yapamadılar.
Neyse konumuz zaten bu değil.
Mevzu Beşiktaş...
Huni ye dönelim. Gençlerin temel olarak yaptığı kanatları savunmada kalabalık tutup Beşiktaş’ı içeri dönmeye zorlamaktı. Ya da erken orta yapmaya... Beşiktaş için oyunun eni ceza sahası önü yani 40- 50 metre oldu. O kalabalığı geçemediler. Çizgiye de 20 metreden fazla yaklaşamayınca erken ortalar yaptılar. Yani ortayı karşılayan savunmacıları yüzü rakip kaleye, hücumcuların da sırtı gole dönüktü. Sıkışıp kaldılar.
Bunu nasıl aşarsınız:
1-Rakip ender de olsa çıkarken baskı yaparak top kapıp baskınla.
2- Hiçbir oyuncu toptan hızlı olamayacağına göre: Uzun enine paslar yapıp oyunun enini genişleterek, bir adamı boşa çıkararak.
3-Çizgiye inmek için dripling ya da verkaçlar da yaparak.
Bunları yapmanıza rağmen rakibi aşamayabilirsiniz de... Geçen yıl Hiddink, yüzyılın en iyi hücum takımı Barça’yı bu hunide boğuyordu. Ama İniesta o son dakika golünü atmasa da, Barça her yolu denemiş yine boğulmuş bir takım olarak tarihe geçecekti.
Beşiktaş’ın, Gençler maçındaki durumu bu değil. Onlar hiç çabalamadı. Çok durgun, çok ağır kaldılar. Hiç çizgiye inmeyi denemediler, geriden ortalar yaptılar. Orta sahada top kapma oranları çok düşüktü. Kaptıklarında durgun ve ağır ve biçimde top çevirip rakibin yerleşmesine neden oldular. Nihat hiç rahat olmadı.
Ondan yararlanmak topu yüzü dönükken onunla buluşturmanız ya da için olmadı tek hamlede adam geçebileceği bir oyun kurmanız gerekir. Üzerinde ikiden fazla adam olursa ondan yararlanmak imkânsızdır. Yüzde yüz ya da yüzde bin hazır olsun.
Bu oyun içinde Nihat yapamaz. Buraya Nihat yerine kimi koysanız ne yapabilir ki!
Bakın, Nihat affetmez bir şutördür. Hazır olmadığını düşünmüyorum. Onun %25’i bile doğru oyun içinde yeterlidir. Ve bu oyun içinde %100’e ulaşsa bile yapabileceği çok bir şey yok. Eğer Beşiktaş’ın 4 savunma kanadı (İbrahim, İsmail, Erhan ve Rıdvan) 90 dakika boyunca sadece 1 kez çizgiye inebilmişse ve dolayısıyla Nihat’In üzerindeki 3 kişiyi yerlerinden oynatamadıysanız onun veya başkasının yapabileceği hiçbir şey yoktur.
Bu durum onun paniğe kapılmasına bir an önce gol bulmak için soğukkanlılığını yitirmesine yol açıyor sadece.
Beşiktaş’ın sorunu ne 10 numara eksikliği ne de Nihat. Sorun arkalarda...
Misal Nihat’ı, Baros’un yerine koyun. Şimdiye muhtemelen 5 golü bulmuştu.
Bu eleştiri takımın hep böyle gideceği, bu kadronun yetmeyeceği yönünde değil. Hazırlığa en geç onlar başladı ve belki de şampiyonlar ligi başlayana kadar başka bir seviyeye çıkabilirler. Ancak bu oyunda Nihat’tan yararlanamamak onunla ilgili değil.
Tıpkı Trabzonspor’un temel sorununun Umut olmadığı gibi.
Aynı geçen yılki Guiza’nın çıkmazı gibi.


Karin Melis... Ney?
“Yardım istediği kendi federasyonundan ilgi görmeyen Karin Mey bir de 6.93’lük ülke rekorunun sayılmamasıyla adeta çıldırdı. Sadece Dünya Üniversiteler Şampiyonası’nda ülkesini temsil edebildi. Geçen yıl Fenerbahçe Atletizm Şubesi’nin başındaki Fikret Çetinkaya’nın gayretiyle Mey’le temasa geçildi. Mey’in menajeri Andre Thompson sık sık Cezmi Or Yarışmaları için Türkiye’ye geliyordu ve onun sıkıntısını aktarmıştı.
Karin’in Fenerbahçe’ye gelişinin ardından Türk vatandaşlığına geçmesi 6 ay sürdü. Ve sonunda Türk atletizminin çalışkan arısı Münir Yaraş’ın kayınbiraderi Ekrem Bey’in, “Senin adında bir de Türk ismi olsun. Melis” demesiyle Karin’in yanına Melis de eklendi.”
ntvspor.net’teki Karin Melis Mey’in bronz madalya kazanma haberi bu hikayeyle başlıyor. 70 milyonluk memleketten ancak böyle sporcu çıkarabiliyoruz işte. Bahreyn, Katar, İsviçre, Danimarka gibiyiz. Tabii nüfus dar... Ayrıca zenginiz ve yaşlı bir nüfusumuz var. Ancak böyle sporcu bulabiliyoruz.
Neyse madalya madalyadır.
Fenerbahçe’ye ve bu madalyayı ülkemize kazandıranlara teşekkür edelim. En azından birileri bu kadar da olsa umursuyor sporu.
Ayrıca bundan sonraki büyük organizasyonlar için de bize malzeme verdileri. Peşinen teşekkür edelim.
-Melis niye iyi hazırlanmadı?
- Sakat olduğu bilinmiyor muydu?
- 5 hakkın 4’ünde faul olur mu?
- “Olur olmaz her yarışta niye atlıyor?” ya da “Neden hiçbir organizasyona katılıp hazırlanmıyor?”
Teşekkürler...


Kargalardan
En son Fatih Hoca, Çek Cumhuriyeti maçından sonra, “Ben hiç sizin tarafa geçmedim” demişti, CNN Türk’te bir sene yorumculuk yaptığını unutup. Şimdi de Mustafa Denizli tarafından karga ilan edildik. Beşiktaş Hacettepe maçında “Batuhan çok iyi oyuncu, bu takım aslında şahane bir kadroya sahip” demişti Melih’e... 3 gün sonra yol gösterdiği takımın başına geçti.
Hocam kızmasın! “Sizin bildikleriniz kadar unuttum” dedikleri arasında belli ki yakın dönemdeki “karga” kariyeri de var.