Fenerbahçe aynı Bursaspor kupa deplasmanında olduğu gibi ‘nasıl olsa bir gol atarım’ rahatlığı ve mantalitesiyle sahadaydı.
Manisaspor’un ön alan baskısını kıracak bir şey yapmayı denemediler. Direnip Gökhan Ünal - Alex ikilisiyle kontr denemek onlar için daha kolay ve daha az yorucuydu. Galatasaray deplasmanı oyununu tekrarladılar ve Beşiktaş maçının da provasını yaptılar.
Burada beklenmedik olan Manisaspor’un ligin altlarında görmenin zor olduğu bir taktik disiplinle hücum etmeye çalışmasıydı. Sahayı enine çok iyi kullandılar. Savunmalarından destek alarak geride çok büyük açıklar da bırakmadan Fenerbahçe’yi zorladılar. Attıkları goldeki ters top organizasyonu Türkiye standartlarının ötesindeydi. Tebrik etmeli.
Eğer bu oyunu 90 dakikaya yayabilseler kupa finalini görebilirlerdi. Tabii öyle olsa ligde çok daha yukarılarda olmaları da gerekirdi.
Yararlanamadıkları iki poziyon sonrası Alex devreye girip olağanüstü kombine bir hareketler bütünüyle şahane bir gol atıp perdeyi kapattı. Ve Fenerbahçe’nin oyun rahatlık ve mantalitesini temize çıkardı.
Bu seviyede elinizde Alex varsa zaten buna hakkınız hep vardır. Dünkü yazımda da bahsetmiştim. Tam örneği akşamına geldi. Türkiye’nin en önemli futbol çıkmazı o. Onsuz hiç olmuyor. Onunla hep olmuyor!
Yalnız Beşiktaş maçı için de bir kaç ders var gibi. Oyun merkezi o maçta da geride olacaktır. Ama Denizli bu tip bir oyun içinde Alex ve Güiza - Gökhan’ı adam adamayla durdurmakta çok zorlanmaz. Bu yüzden bir derbi galibiyeti isteniyorsa bu maçta olduğundan çok daha fazla geriden gelen desteğe ihtiyaç olacaktır.
Topuz’un katkı seviyesi belli bir seviyede tıkandı. Eğer Gökhan Gönül de oynamayacaksa, Emre ve Andre Santos’un sırtına çok daha fazla iş binecek gibi. Yani Daum’u zor günler ve geceler bekliyor.