Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki orta saha hamlığı sadece Emre’nin yokluğu ile açıklanabilir mi? Ya da ikinci yarıda sadece Semih-Alex-Niang (Stoch) üçlüsünün arasındaki pas trafiğinin rakibe üstünlük sağlanmasında yeterli olması enteresan değil mi?
Baştan başlayalım. Kendi standardının da ötesinde bir top kaybıyla oynayan Selçuk’un topun dağıtımından birinci derecede sorumlu oluşu ilginçti. Bu görevi üstlenmesi beklenen Baroni ise hiç sorumluluk almıyordu. Alex ‘Ben forvetim karışmam’ halindeydi doğal olarak.
Diğer önemli aday Özer’in ne yaptığına dair bizzat kendisinin dahi herhangi bir fikri olduğunu zannetmiyorum. Hani modern zaman futbolcusu bir iki hamle sonrasını hesap etmeli diyoruz ya. Özer bir adım öncesini bile hatırlamıyor sanki. Ligin ikinci yarısının en parlak oyuncusu Topuz için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. İleri koşarken bir bakıyorsunuz kendi kalelerine doğru dönmüşler. Ya da iki çalım atmışken kaleciye pas veriyorlar. Kafalarında hiçbir şablon yok gibi.
Dolayısıyla her şey Gökhan Gönül’e kaldı. O da eksik kaldı tabii. Bütün bu durumu Emre’nin yokluğuyla açıklayabilir miyiz? Bir anda şampiyonluk adayından amatör küme seviyesine düşüş mümkün olabilir mi böyle!
Dün Hagi’nin sahaya çıkardığı kadro sanırım Emre’nin yokluğu hesaplanarak dizilmiş bir ekip. Oldukça cüretkar. Fenerbahçe’nin kontratak yapma yeteneğinin zayıflığından ve bir maestrosu olmayışından yararlanmak isteyen bir plan. Ama tüm bunlar iyi öngörülmüş olsa da onlar da hiçbir şey yapamadı. Öne geçtiler belki, ama hayır, hiç de öyle onur mücadelesi yapıyor gibi değillerdi...
Sadece Fenerbahçe orta sahası prese bağlı olmayan top kayıplarıyla oyuna hiç hakim olamazken onlar diri kalmayı başardı. İki stoperin sarı kartı dışında hasar almadılar. Tüm başarıları bu.
Bu duruma Aykut Kocaman’ın yaptığı hamle akla yatkın. Selçuk-Semih değişikliğiyle başlaması anlaşılabilir. Selçuk sakat, oyun merkezi ileri alınacak, top tutan adam lazım yabancı kontenjanı vs. Zaten bu plan işlemeyen orta sahayı defansif anlamda boşaltmak anlamına gelse de Fenerbahçe ileride top tutmaya başladı. Gökhan-Servet ikilisinin kartlı oluşuyla rahatça baskı kurmaya gittiler. Topu ilerideki üçlüye taşıyıp Gökhan’ı da buna ekleyince bunu yaptılar da... Ancak her kaptırdıkları top da kendi kalelerine kadar büyük koridorların açılmasına neden oldu. Orta sahaları boşaldı.
Oyun böylece Rus Ruletine döndü. Böyle olunca da ligin en bildik kuralı böylece sahnelendi: Bu tip oyunları Alex kazanır. Hele de yanında Semih varsa...