Trabzonspor, 6. dakikada dördüncü net pozisyonunda Umut ile golü buldu. O ana kadar top hiç Trabzon yarı sahasına geçmemişti.
Bunaltıcı, topyekün sahayı en sağından en soluna kadar kullanan çok paslı bir oyundu liderinki. Şu an için ligin en iyisi.
Ligin geri kalan kısmında sol kanadını neredeyse hiç kullanmayan Doğu Karadenizliler için büyük bir ilerlemeydi bu. Jaja sola geçiyor, Cale çıkıyor, Colman onlara yaklaşıyor. 8 kişinin direkt içinde olduğu bir pas trafiğiyle ve iştahla saldırıyorlardı. Herhalde o an, hemen herkes maçın açık farklı bir ev sahibi galibiyetine gittiğini düşünmüştür.
Bu psikoloji Bucaspor’u da etkiledi. Golden sonra belki o ana kadar yaptıklarından daha sık bir savunma yapmaya başladılar. Musa sağ bekten asıl yerine geçti. Trabzonspor ise daha dengeli bir oyuna döndü. Rakibin Manucho dışında rakip alanı kullanan bir oyuncusunun olmayışı ev sahibini gereksiz risk almaktan alıkoydu. Frene bastılar.
Yine rakip sahada oynamaya çalışıyorlardı ancak alışıldık olduğu üzere tamamen sağ kanada yüklenmeye başladılar. Ve asıl önemlisi orta sahadan Jaja da dahil olmak üzere ceza sahasına adam sokma işini bıraktılar. Manucho’nun yalnızlığını Umut da yaşamaya başladı.
Akınlara dublaj yapılmayışı, Umut’un ceza sahası içinde yalnız kalışı ve sol kanadın kullanılmayışı, maçın başındaki şahane futbola sekte vurdu. Tabii bu konuda Trabzonspor’u suçlamak mümkün değil. Bunların hiçbiri gerekmiyordu.
Burada anlaşılmayan en azından son 30 dakikada Bucaspor’un hiçbir cevap vermeye yeltenmeyişi. Oyun böyle giderken avantaj hep Trabzonspor’un elindeydi zira. Hiçbir kontratak silahı olamadan ağır santrforunuzu iki sert savunmacının ortasında bırakıp, oyun merkezini bu kadar geride tutup liderden nasıl puan alabilirsiniz ki? Bu kötü bir Manisaspor taklidi olmaktan öteye geçemeyen kısır bir oyundu.
Maç tartışılabilir bir penaltıyla 2-0’a geldiğinde dahi edilgen olmayı sürdürdüler. Kimse Schuster’e kızmasın, dün Buca bize 60’ları dahi arattı.