Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Metrekareye düşen hakem sayısı en az olan toplu spor futbol.
Bu kadar geniş bir sahada bu kadar çok oyuncuyla oynanıp bu kadar az hakemin yönettiği başka bir spor yok. Saha çizgilerinin sadece yerden değil havadan da sanal olarak kullanıldığı, üstüne, ofsayt gibi sanal ve hareketli bir çizginin hayati önemi olan bir oyun olmasına rağmen çizgi hakemi olmayan bir spor futbol. Hatta çizgilerin denetimsiz bırakıldığı bir spor... Hatta hatta, çizgilerin denetilmesinin imkansız kılındığı bir spor. Bunun değişmesi ve hakem sayısının artması gerekiyor.
Bu köşeyi sürekli takip edenlerin yıllardır zaman zaman okuduğu hatta belki de biraz sıkıldığı bir konudur bu. Ama yazmak gerekiyor.
Geçen hafta nihayet işler değişmeye başladı. Değiştiren efsane Platini olduğu için tepki de çekmedi. Yoksa dünyadan haberi olmayanların, bu oyunun ne muhteşem bir spor olduğunu bilmeden sığ sosyallik olsun diye peşine düşenlerin zırvalamasına bakarsan “hakem hataları olmazsa futbol büyüsünü kaybeder” Geçiniz!

Haberin Devamı

Hayat başka akacaktı
Pazar günü Manchester derbisinin korkunç heyecanının ardından, benim gibi “yetmedi Londra derbisini de seyredeceğim” diyenlerdenseniz ikinci yarıdaki tartışmalı pozisyona takılmışsınızdır.
Durum 1-0 Chelsea lehineyken, Tottenham soldan Keane ile bir atak geliştirir. İrlandalı soldan ceza sahasına girer. Altı pasa çaprazdan ulaşmış ve net gol şansını yakalamışken Carvalho arkadan yatar. Ayaklarını toplasa da topa vurmak için pozisyon alan Robbie Keane’in sağ baldırına vurur ve dengesini ciddi oranda bozar. Keane süratli olan topa vurma şansını ve ritmini kaybeder. Karşıdan gelen Cech ve hatta direkle çarpışma riski olduğundan kendisini soluna doğru bilinçli olarak bırakır... Hakem Howard Webb oturur pozisyonda kayan Portekizli’nin arkasında kaldığı için muhtemelen ayak darbesini göremez. Gördüğü Keane’in kendisini soluna doğru bırakışıdır. Normal hakem davranışıyla ‘Devam’ der. Keane haklı olarak delirir ve Webb’e “o zaman neden bana kart göstermiyorsun be adam!” diyerek itiraz eder. Tabii ki nafile! Webb kartını göstermez çünkü orada göremediği bir şeyler olduğunu kendisi de bilmektedir. Keane’in psikolojisi bozulur, Webb’inki de. Az sonra barajı ve ceza sahası içindeki Assou - Ekotto’nun, Lampard’ın serbest vuruşunda koluyla yaptığı müdahaleyi de göremez.
Kaçınılmaz gerçek şu ki, bu maç perşembe akşamı Avrupa Ligi’nde oynanıyor olsaydı, en azından ilk pozisyon penaltı olacaktı. Maç muhtemelen 1-1’e gelecekti. Hayat daha başka akacaktı!
Bakın önümüzde basit ve inkar edilemez bir gerçek var. Hakem sayısındaki bu son değişiklik öncesinde durum şuydu:
Futbolda ortalama 2300 metrekareye 1 saha hakemi düşüyordu.
Basketbolda ise 140 metrekareye 1 hakem...
Voleybolda 32 metrekareye 1 hakem...
Diğer futbol, yani Amerikan futbolunda ise 747 metrekareye 1 hakem düşüyor.

Haberin Devamı

Bu şartlarda zor
Tüm sporlarda hakemler, her açıdan durumu görecek biçimde pozisyon alırken, futbolda hemen her pozisyonda 4 temel açıdan 2’si açıkta ve denetimsizdir. Buna en statik vuruş olan penaltı atışı da dahil.
Ve tüm sporlar içinde teknolojinin hâlâ en az kullanıldığı spor futbol.
Bu oyunun bu şartlarda sağlıklı yönetilmesi olanak dışıdır.
Futbolda topun çizgiyi tamamen geçmesi, çizgilerin alana dahil olması kuralları vardır. Belki de hiçbir sporda olmayan çizgilerin izdüşümlerinin de alan ayrımında önemli olması durumu vardır. Teknolojinin oyunu duraklatmadan spontane olarak kullanılması gereklidir. İsteseniz de istemeseniz de sensörler 10 yıla kalmadan işin içine girecektir. Maç sırasında oyuncuların ne kadar mesafe kat ettiklerini (dikkat edin koştuklarını değil) anında hesaplayabilen bir teknolojiniz var. Ancak Leo Franco’nun topu ceza sahası içinde mi, dışında mı eliyle kontrol ettiğini 40 metre ötede duran göz sağlığı şüpheli bir adama bırakıyorsunuz. Bunun akla yatkın hiçbir açıklaması yok.
Hakem sayısının 6’nın da üzerine çıkması şarttır. Saha içinde bir ekstra bir hakem, temel işi çizgi kontrolü olan 2 hakem. Ve lükse kaçıyorum, saha seviyesinin üzerinde oyunu denetleyecek en az 2 gözlemci hakeme ihtiyaç var.
Futbolu yönetenler bu konuda ilk kez çalışmıyor. Yıllardır süregelen bir tartışma ve çekişmeden bahsediyoruz.
Çekişme! Çünkü hakem sayısının artırılmasına sistemin değişmesine karşı çıkanlar hep oldu. Hakemlerin kendileri. İktidarı bölüşmek istemeyenler. Hakem sayısı artınca artık yıldız olamayacaklarını düşünenler. Misal Collina! Hep karşı çıktı. Ancak neyse ki aklı başında cesaretli ve bu oyunun sihrinin ne olduğunu bilen adamlar da var!
Platini gibi!
NOT: Bu yazıyı sabah saatlerinde Ali Güneş’in maçın başında topu eliyle çıkarmasından çok önce yazdım. Eğer sonra yazmış olsam, vereceğim örnek Manchester derbisinden değil, Beyoğlu derbisindeki bu müthiş olay olurdu tabii ki!

Serbest atış kaçırmak
Bu oyunu seyretmeyi neden bıraktığımı hatırladım. Gereğinden fazla heyecanlı. Kalp yetmiyor. Kuralları çok. Ama bu çokluğa rağmen çok muğlak.
Serdar Turgut fazlasını da yazmış Nuri! Her zamanki gibi güzel yazmış.
Çok iyi başlayıp çok kötü bitirişimiz üzerine, Tanjevic’in tercihleri üzerine ahkam kesmeyeceğim. Basketbolu yazanlar her şeyi yazdılar. Takip edemeyenler için www.acetobalsamico.blogspot.com/dan Yiğiter Uluğ’un yazılarını tavsiye ederim. Kendisine de inadını bırakıp artık kağıda da yazmaya başlamasını...
Ancak aklıma takılan
bir durumu da paylaşmam
lazım. Bu serbest atış denen meret nasıl kaçar? Bir oyuncu nasıl olur da %50’nin altına düşer. Rakip yok, rüzgar yok, yağmur çamur yok. Topun ıslanma, kuruma durumu yok. Pota hep aynı, çember aynı, top aynı, el aynı... İnsan işi gücü bırakır günde bin tane atar. Olmadı rahmetli Hüseyin Alp gibi karpuzlama atar, ama en azından 2 atıştan birini atar be kardeşim.
Nasıl oluyor? Nasıl kaçıyor. İşte bunu akıl almıyor.


Tribündeki teknik adamlar
Tolunay hocayı bir kez daha tebrik edelim. Büyük maç kazanma ve gol atma konusunda sıkıntılı bir takımla kazandı. Haftanın sürprizini yaptı. Acaba tribünde oturarak avantaj sağladı mı? Sanki evet! Maçı yukardan görmek avantajdır. Mümkün olsa hepsi yukarıda otursa. Teşhisler iyileşir, oyun kalitesi yükselirdi.
Durum buyken teknik
adamların tribünde oturması nasıl oluyor da ceza oluyor? Oyun içinde atılan ve cezalı teknik adamların tribünde olmaması gerekiyor. Madem cezalılar evlerinde izlemeliler.