Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

10 numara olmadan



-Sivasspor geçen yıl şampiyonluğu son iki haftaya kadar kovaladı. Şimdi devre arasında yine zirvede...
-Bu yıl Trabzonspor ilk 11’ine 8 yeni oyuncu monte etmesine rağmen Sivas’la aynı puanda.
-Galatasaray geçen yıl sezon başında tahmin edilemeyecek bir kadroyla şampiyon oldu.
-Milli Takım hiç beklenmedik bir başarıyla finalin kapısından döndü.
Bu dört takımın ortak bir özelliği var:
Hiçbirisinde Türkiye’de bilinen anlamıyla bir 10 numara yok.
Alex, Lincoln, Sergen, Şifo Mehmet, Delgado, Marcelinho yok...
Şampiyonlar Ligi’nde son 16’ya kalan takımlara bakın. Bizdeki 10 numara anlayışına yakın 3 oyuncu göze çarpıyor. Atletico’da Luis Garcia, Roma’da Totti ve Juve’de Del Piero...
Son Avrupa Şampiyonası yarı finalistlerine bakın. Yine 10 numara yok.
Fenerbahçe’nin geçen yıl Alex’in büyük katkısıyla çeyrek finali görmesi, bu yıl Lincoln’ün parlak bir performans gösteriyor olması ne kadar gerçekse, bu veriler de o kadar, hatta çok daha gerçek.
Futbolda guard yoktur, futbolda oyun kurucu da yoktur. Herkes oyun kurar, herkes oyunu iki yönlü oynamak zorundadır.
Futbolda özel yetenekli oyuncular vardır. Ancak farkı onlar yaratmaz (Alex, Lincoln, Delgado, Sergen, Yusuf vs.).
Farkı oyunu iki yönlü oynarken, özel yeteneklerini sergileyebilen oyuncular yaratır (Lampard, Xavi, Iniesta, Ballack).
Çünkü sadece özel yetenekleri olan oyuncuların aldıkları verdiklerinden, zararları yararlarından fazladır. Çünkü diğerleri onları taşımak zorunda kalıyor. Görevlerin ve hakların eşitlikçi bölüşülme olanağı kalmıyor. Çünkü diğerlerinin feragat etmesi gerekiyor. Özel yetenekleri taşımak için sırtlarına ekstra defansif yük biniyor. Bir takım oyuncular sadece hücum oynadıkları için diğerleri sadece savunma oynamak zorunda kalıyorlar.
Böyle olunca da aslında dünyanın sayılı oyuncularından sayamayacağımız Mehmet Aurelio vazgeçilmez bir adama dönüşüyor. Ve özel yetenekleri olduğu varsayılan Alex’i oynatabilmek için Aurelio’ya ihtiyaç duyuluyor. Yani aslında denkleme iyice baktığınızda özel yeteneğiyle vazgeçilmez oyuncu Aurelio oluyor.
Bir başka deyişle Alex olmasa Aurelio bu kadar vazgeçilmez olmazdı.
Bunları Trabzonspor’un Yusuf ısrarı üzerine yazıyorum. Çok yetenekli bir oyuncu olduğu açık olan Yusuf ne pahasına Trabzon 11’ine monte edilecek? Kim oyundan çıkacak ve kimlerin üzerine ekstra yük binecek.
Yusuflar, Alexler, Lincolnleri seyretmek bizim için zevk. Ama saha içindekiler için ne?
Bir, hep beraber savunan, hep beraber saldıran, bunu inançla keyifle yapan takımlar var.
Bir de ‘ben savunmayı sırtlayacağım derken perişan oluyorum, golleri asistleri de prensler, 10 numaralar yapsın diyen’ 7-8 oyuncunun küstüğü takımlar.
Birinci sınıfın, 10 numarasız olanların son 1 yılda başardıkları en azından örnektir.
Üzerinde çalışılması gereken bir örnek...



Skibbe bize uymaz
Hoca biraz delikanlı olmazsa bize uymuyor. Hiç de uymadı.
Şenol Güneş’i de bu yüzden kabullenememiştik. Gerets’i, Del Bosque’yi, Tigana’yı, Zico’yu da aslında aynı sebepten istemedik. Skibbe’nin durumu da aynı.
Onu anlatan bir iki yazı yazdım, ama bu yönü onun kariyerinden filan daha önemli. Yaptığı işlerden daha çok tavırları ve söyledikleri...
Karizma, misyon, vizyon vs. olmadan olmuyor bize. Esip gürlemeli, kılıcı çekmeli hoca dediğin.
Aykut Kocaman da bu yüzden olmayacak, Abdullah Avcı da... Ersun Yanal Hakan Şükür’ü takıma almadığı için değil, arkasından gizemli bir havayla ve hafif kabadayıca mevzuu kapatmadığı için kurban oldu.
Bizde büyük takımda çalışmak için en korkunç yorumcudan daha korkunç olmak, bir bakışla dizleri titretmek lazım. Yılmaz Vural o taklayı attığı gün bitti. Rıza Çalımbay da tarihin en muhteşem galibiyetlerinden birini aldığı gün Saracoğlu’nda tükendi. Çünkü herkesin kınadığı o pankart aslında ne acı ki - karizmayı yerle yeksan etti.
Bu yüzden yeni teknik direktör adaylarına kurs sırasında bir de ‘delikanlılık, karizma, vizyon ve misyon’ dersi verilmeli. Çünkü bunlar olmadan bizde olmaz.
Ertuğrul Sağlam da bundan olmadı, Zico da...
Olanlar da biraz bundan oldu yani...
Bu yüzden maalesef Skibbe de olmaz. Olursa da ilk olur...




Yorumlar Ertuğrul Sağlam’dan
Lig TV’nin bir ödevi var. Ne yapıp edip Ertuğrul Sağlam’ı ikna etmeliler. İkinci yarıda Beşiktaş maçlarını Ertuğrul Sağlam yorumlamalı. Denizli 6 hafta yorumlayıp 7. hafta işin başına geçmişti. Şimdi bizim ve Ertuğrul Sağlam’ın da hakları var. Denizli’nin oynattığı Ertuğrul Sağlam’ın gözünden bize izletmeli.
Kim haklı, kim haksız anlayabilmek için bu şart.
Bakalım Ertuğrul Sağlam da Denizli gibi ‘aslında Beşiktaş’ın kadrosu çok iyi ama...’ diye başlayan cümleler kuracak mı?



Mutlu yıllar
Barış dileyesim var. Olmayacağını biliyorum.
Herkese sağlık, mutluluk... O da mümkün değil.
Bol kazanç. Bugünün düzeninde birinin bol kazanması için diğerinin kaybetmesi lazım.
Anadolu’dan bir şampiyon. Keşke! Ama zor.
Hakem mevzusu olmasın desem. Ooooo!
En iyisi!
En kötü yılımız böyle olsun diyelim.
Beklentiyi düşük tutalım.