08.09.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
HABER-YORUM / ATİLLA GÖKÇE
Hayal kırıklığında beşinci halkayı da tamamladık. 1993’de 2000 Olimpiyat Oyunları için Monte Carlo’da 7 oyla başlayan olimpik maceramız, 2004, 2008, 2012’den sonra Buenos Aires’deki 2020 adaylığımızla bizi önce coşturdu, sonra da şoka uğratan bir oylamada yine “mutsuz son”la bitti.
96 delegenin katıldığı ilk turda Tokyo, beklenenin ötesinde bir başarıya ulaşarak 42 oyla birinciliği elde etti. İstanbul ve Madrid 26’şar oy alınca, elenecek ilk kenti belirlemek üzere ikinci oylama yapıldı. İstanbul 49 - 45’le günün ilk sürprizini yaptı ve zaman zaman favori olarak gösterilen Madrid’i elemiş oldu.
Türkiye ve İstanbul ilk kez finale kalıyordu. Bu sonuçlar, sayı verilmeden geldiğinde ilk izlenimler, İstanbul’un Tokyo karşısında Avrupa ve Latin Amerika’nın oylarını da alarak zafere ulaşacağı beklentisini yarattı. Sonra oy sayıları geldi. Japonya ilk turda 5 oy daha alsa, doğrudan seçilebilecekti. İstanbul da Madrid’i elediği ikinci turdaki oyunu (49) son turda alabilse oyunların evsahipliğini kazanmış olacaktı. Ne yazık ki final turu inanılmaz biçimde sonuçlandı: Tokyo 60 - İstanbul 36!
2020’yi Tokyo’nun neden kazandığı, İstanbul’un (ve Madrid’in) neden kaybettiği elbette büyük tartışma konusu. Bu konuda çok farklı analizler, değerlendirmeler yapılacaktır. Biz, süreci başından sonuna izleyen Türk gazetecileri olarak 10 temel nedeni sıraladık.
KORKUTAN DEV BÜTÇE
İstanbul 2020’nin kentsel alt yapı yatırımları ile birlikte 19.2 milyar dolarlık bütçesi, olimpiyat oyunlarındaki “gigantizm” (devleşme) sorununu ortaya çıkardı. IOC’nin Kamu kaynaklarının ekonomik olmayan yatırımlara yöneltilmesi kaygısına karşılık ikna etme çabaları yetersiz kaldı.
SPOR - SİYASET İLİŞKİLERİ
Öteden beri kulüplerin ve özerk yapılarına rağmen federasyonların aşırı devlet desteği talepleri, spor - siyaset ilişkilerini yoğunlaştırdı. Bu durum, IOC kurullarını, uluslararası federasyonları rahatsız etti, tedirginlik yarattı.
NON OLİMPİK DAVRANIŞLAR
Olimpizmin ruhuna ve felsefesine uymayan karar, tercih ve davranışlar, İstanbul 2020’nin önünde engeller oluşturdu. Irkçı tweetler attığı iddia edilen Rıza Kayaalp’in Akdeniz Oyunları’nda Türk bayrağını taşıma göreviyle onurlandırılması, Rize’de kadın ve erkekler için ayrı ayrı olimpik yüzme havuzlarının yapılması haberi (sonraki açıklamalara rağmen) olumsuz etki yarattı.
SOSYAL MEDYA KAMPANYALARI
En başta Gezi olayları olmak üzere farklı nedenlerle sosyal medyada facebook ve twitter üzerinden İstanbul 2020’ye karşı (muhalif) kampanyalar da IOC üzerinde etkili oldu.
DEĞERLİ YALNIZLIK
Hükümetin, Mısır’daki darbe ve Suriye’de Esad rejiminin muhaliflere karşı sarin gazıyla müdahalesine kadar uzanan öldürücü çılgınlığı karşısında sert bir duruş sergilemesi, dünya kamuoyunun ve batının tepkisiz tavırlarına karşı sesini yükselterek, ağır eleştiriler yapması küresel anlamda “değerli yalnızlık” olarak nitelendirilen pozisyonlar yarattı. Bu pozisyon, ister istemez IOC delegelerini de etkiledi.
KURULLARDAKİ ÇATLAKLAR
IOC Değerlendirme Komisyonu’nun (Evaluation Commission) İstanbul ziyaretindeki toplantıları sırasında siyasetçiler ile spor adamları ve bazı kurullardaki üyelerin ilişkilerindeki uyumsuzluk ve kopukluk dikkati çekti. Bu çatlamalar, daha sonra onarılsa da olumsuz etki yarattı.
SPORTİF, KİRLİLİK BAŞARISZLIK
Doping, şike ve teşvik davaları, UEFA’nın iki kulübümüze verdiği cezalar, Yargıtay’da bekleyen kulüp başkan ve yöneticileriyle ilgili ceza kararları; futbol ve basketbol milli takımlarımızın, atletizmde kadın ve erkek atletlerimizin katıldıkları şampiyonalarda başarısız sonuçlar alması, spor ülkesi olarak yetersizliğimizi akla getirdi.
PARALİMPİK YETERSİZLİK
Paralimpik Oyunları’ndaki başarımıza, Gizem Girişmen’in adaylık sürecindeki katkısına rağmen, İstanbul 2020’nin engelli sporcular için ortaya koyduğu projeler yeterli bulunmadı. Adaylık kitabına engelliler için proje konmaması, eksiğin sonradan kapanması olumsuz izlenim yarattı.
YAPABİLİR AMA RİSKLİ
Değerlendirme Komisyonu raporunda üç aday kentin de oyunları düzenleme konusunda yeterli görüldüğü, ancak İstanbul’un Tokyo ve Madrid’e oranla daha riskli olduğu satır aralarında vurgulandı.
...İSLAMOFOBİ
Mısır’daki darbe, Suriye’deki iç savaş küresel tartışmalara yol açan “İslamofobi”nin yeniden haksız biçimde gündeme gelmesine neden oldu. IOC üyeleri açıkça vurgu yapmasa da bir İslam ülkesine olimpiyat ev sahipliğini verecek cesareti gösteremediler, korktular!
Rotayı futbola kırdık
2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na Tokyo’nun ev sahipliği yapacağının açıklanmasının ardından gözler 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’na çevrildi. Türkiye Futbol Federasyonu, 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yarı final ya da final maçlarından biri için başvuruda bulunacak. Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören imzasıyla yazılan başvuru yazısı, pazartesi ya da salı günü UEFA’ya gönderilecek. UEFA Başkanı Michel Platini’nin de TFF’ye yarı final ya da finalden birinin verileceği konusunda büyük bir söz verdiği ifade edildi. TFF, konuyla ilgili başvuruyu 12 Eylül tarihine kadar yapma hakkına sahip bulunuyor.
Güreşin zaferi
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te devam eden 125. IOC oturumunun ikinci gününde, Tokyo’da düzenlenecek 2020 ile 2024 Olimpiyatları’nda yer alacak son branş için güreş, squash ve beyzbol-softbol dalları yarıştı. 25 ana branşın belirlenmesinin ardından, son dal olarak programa dahil olmak için sırasıyla Dünya Beyzbol-Softbol Konfederasyonu (WBSC), Dünya Squash Federasyonu (WSF) ve Uluslararası Güreş Federasyonları Birliği (FILA) adına konuşmacılar 20’şer dakikalık sunum gerçekleştirdi. Ardından yapılan oylamada 95 geçerli oydan 49’unu alan güreş 2020 ve 2024 Olimpiyatları için vize aldı.