15.08.2018 - 06:47 | Son Güncellenme:
Kura çekildiğinde "Kim çekti bu kurayı" dedim ama Benfica'yı her iki maçta izleyince Lizbon'daki ikinci yarı hariç, "Biz bunları eleyebiliriz" diye düşündüm. Yalnız gıcık, sinir bozucu bir skorla kaybettik ilk maçı. Rakibin çabuk oyuncuları olduğu için kontrollü hücum yapmak gerekiyordu. Cocu da zaten öyle başladı. Yavaş yavaş yarı alana itmeye çalışıyordu ki öyle oldu ama tam rakip yarı alanda oyunu kontrol altına alırken golü yedik. Zaten Benfica'nın şahane orta sahası var. Pizzi ile Fernandes. Pizzi oyunu başlatıyor, Fernandes rakip yarı alanda zorluyor. İşte bu gol bir şok etkisi yarattı ama ilk yarının sonunda gelen gol de "Dur bakalım, bu Benfica'ya iki gol atılabilir" düşüncesini getirdi açıkçası. Fakat hemen hemen hiç pozisyona girmeden hücum yapıyor gözüktü Fenerbahçe. Kaldı ki Cocu futbol adına, taktik adına oyunun son 25-30 dakikasında savunmanın önünde yalnızca sarı kartlı Eljif'i bırakarak hücum yapmak istedi. Fakat kenarlara gidip hücum yapamayınca Ayew de kalabalığın içine gelince (hazır değil) Benfica da oyunu soğutarak, kalesinde pozisyon vermeyerek Fenerbahçe'yi eledi ve evine döndü.5 üzerinden puan verecek olursak Fenerbahçe taraftarı 5. Sahiplendiler çok, oyunun sonuna dek maça asıldılar. Takımın 5 üzerinden tamamı 2. Yani vasatın üstü oynayan 14 oyuncudan 1 oyuncu bile yoktu. "Ne yapsın X, elinden gelen bu kadardı" denilecek oyuncu yoktu. Mücadele etmeyen de yoktu ama taraftarın coşkusuyla istekli, arzulu ama çabuk oyunla acele oyunu karıştıran, şuursuz ve kontrolsüz, teknik olarak da bol hatalı bir maç çıkardılar. Cocu'nun planı maç başında doğruydu, devamında risk alması da yanlış değildi ama hücum organizasyonlarında takımı çizgiye çıkarıp açacağına merkezden hücumlarda ısrar etmesinin önüne geçemedi. Artık önce lig, sonra da Avrupa Ligi'ne bakacak.
Rakip yarı alanda topu tutabilme;3-4 ardışık pas yapabilme;Mümkün olduğunca az top kaybı;Pas yerine tercihen dripling yapabilme yeteneği..Modern futbolda "Kazanmak isteyen takımlar"ın kontraatak ve duran top dışında yapmaları gerekenler yukarıdakiler. Fenerbahçe maçta "kazanmak zorunda olan takım" hüviyetindeydi. Peki yukarıdaki maddeleri yapabildiler mi?Hayır.. Peki neden..Çünkü Phillip Cocu büyük bir sıradanlıkla yanlış bir dizilişle ve yanlış bir takım ile sahaya çıktı. Rakipte hem pasçı hem driplingçi 2 orta saha neferi Pizzi ve Gedson Fernandes'in yanı sıra bir de Fejsa var. Bu 3'lünün karşısına Elmas-Mehmet ile çıktı. Sayısal eksiklik bir yana bizim ikili pas kalitesi bakımından da rakip 3'lünün gerisindeydi. Elmas'ın bir iki driplingi olmasa orta ikiliden ileriye top gidemedi. Valbuena ve Ayew'den teşkil hücum kanatları da hiç ama hiç top tutamadı. Alper ile Giu'dan oluşan 2 santrafor takımın gerisinden koptu. Zaten Giu tıpkı Bafe Gomis gibi skor üretemediğinde oyuna katkısı az bir isim. Bu yapı ile orta alan üstünlüğü ele geçirilemeyeceği gibi hücum hattı da paralize olacaktı.Cocu'nun bunu düşünememiş olması kendi adıma hayal kırıklığı. Topal ya da Josef'in yanında Elmas olduğunda biraz pas yapabiliyor takım ama bu iki 6 numara da ileriye pas konusunda çok yetersiz. Isla da korkunç top kaybı ile oynadığından sürekli top kaptırıp geri koşturan bir takım izledik. Yerleşik iken de Volkan'ın hatasıyla gol de yenince tur gitti zaten. İki maçtada kalede "iyi bir kaleci" olsa Fenerbahçe bu golleri yemezdi. Kalecin vasat altı ise, oyun kurucun Skretel haline dönüşürse ileride top tutamaz, ciddi oranda top kaybı yaparsan değil Benfica'yı Malatya'yı da yenemezsin. Cocu, Valbuena - Ayew kanatları ve Giu santraforuyla nasıl hücum yapmayı düşündüģünü cidden merak ediyorum. Tüm kötü oyuna rağmen Alper'in becerili golü ümidi 2. yarıya taşıdı. 65'te Barış ve Topal çıkıp Giu 8 numaraya Soldado da santrafora geçince bir 10 dakika Fenerbahçe'nin etkinliği ile geçti. Niye, çünkü top rakip alanda tutuldu. Soldado, Alper ve Ayew ile paslaşabilip bekleri çılarabildiler. Bu 10 dakikada skor bulunamayınca tecrübeli Benfica oyunu soğuttu ve maçı öldürdü.Benfica Fenerbahçe'den iyi takım evet. Ama başlangıç 11 konusunda Cocu hata yaptı. Ekici Elmas ve Topal'dan teşkil bir 3'lü orta alan ve Soldado'lu bir diziliş şarttı. Islam Slimani'nin gelişi ile santraforda top tutabilen bir oyuncu daha olacak. Artık şampiyonlar Ligi'ne giremeyecek olan F.Bahçe yönetiminin yerinde olsam stoper yerine top taşıyabilen ve pas oranı yüksek bir 8 numara alırım. Mevcut 3 stoperin yanında Topal ve Isla da oynayabilir ama iyi bir 8 numara şart. Alper'i ayrıca tebrik ediyorum. Volkan'ın da artık kabak tadı veren sezon başı hantallığını nasıl atlatacağı da bir başka sorun. Cocu benden ilk eksi puanını aldı evet ama yönetim bu takıma eğer sadece 1 oyuncu alabilecekse o tercih kesin bir 8 numara olmalı. Birinin satılması gerekiyorsa o da hala piyasası olan Giu ya da Valbuena olmalı.
Keşke Ali Koç daha erken gelseydi. Keşke dağ gibi, ödenemez boyutlara ulaşan borç olmasaydı. Keşke UEFA, “öcü” gibi tepemize dikilmeseydi. Keşke transferler erken yapılabilseydi.Ahh... Ayew’in kafa vuruşu kılpayı dışarıya nasıl gitti? Vah ki vahh... İsla karşı karşıya kaldığı o müthiş pozisyonda topu ağlara nasıl gönderemedi? Eyvah... Üç adamla bir Fernandes’i kaçırıp nasıl gol yedik?“Ahh” çekerek, “Vahh” diyerek , “ Keşke” diye dertlenerek aradan tam 10 yıl geçti. Fenerbahçe’nin Kadıköy’de Şampiyonlar Ligi müziğini çaldırma, gruplarda oynama özlemi, her zaman olduğu gibi bir başka bahara, bir başka sezona kaldı. Anlamakta çok zorlandığım o kadar çok şey var ki;- Lizbon’da 1-0 kaybedip geliyoruz, sanki tur atlamış gibi bir hava... Oysa elemeli maçların en kötü sonuçlarından biri değil mi 1-0... Üstelik Fenerbahçe her maçta gol yemeyi alışkanlık haline getirmişken... Buna rağmen kendimizi niye kandırıyoruz, seyirciyi yeni hayal kırıklıklarına niye hazırlıyoruz?- Fernandes bu kadar çabuk hareketlerle kalabalıkların arasından tek başına çıkıp golü atıyor da, pozisyonun içindeki Fenerbahçeli oyuncular ve kaleci Volkan niye bu kadar ağır kalıyor?- Fenerbahçe, ilk maçta savunmadan çıkarken inanılmaz pas hataları yapmıştı. Kadıköy’deki maçta özellikle ilk yarıda aynı hataları ısrarla tekrarladı. Hayret, bir takım yaptığı hatalardan hiç mi ders almaz? Nitekim turu ilk yarıda kaybetti.- İsla’nın arkası Allah’a emanet... İlk maçta da öyleydi, ikinci maçta da öyle... Bu İsla hâlâ Şili Milli Takımı’nda oynuyor. Herhalde bizimle dalga geçiyor olmalı... Şener’in günahı ne?- Gene söylüyorum, adı Brezilya Milli Takımı ile anılan Giuliano’nun büyük maçlardan birini çevirdiğini, ağırlığını koyduğunu gördünüz mü? Eljif Elmas bu görüntüsü ile 10 tane Giuliano eder. Eljif böyle devam edecekse, gönderin Giuliano’yu, hiç olmazsa ağır maaş yükünden kurtulun. Hatta Valbuena’dan da...- Konu çok, başka yerim yok. Fenerbahçe beğenseniz de beğenmeseniz de geçen yıl hiç olmazsa sağlam bir savunma yapıyordu. Bu sezon ne savunma yapabiliyor, ne de yeteri kadar pozisyon yakalayabiliyor. Üstünde acemi bir terzinin elinden çıkmışa benzeyen ve pot üstüne pot yapan garip bir futbol kıyafeti var. Bu futbol kıyafetinin düzelmesi için daha çok provaya ihtiyacı var.
Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi hayalleri bir kez daha yıkıldı...Peki nasıl yıkıldı hayaller? Benfica süper bir takım mıydı?Yoo... Fenerbahçe iki maçta da sezon başından bu yana alarm veren savunmasının kurbanı oldu... Buna bir de Phillip Cocu’nun dün geceki yanlış tercihleri eklenince zaten sarı-lacivertli ekibin makus talihini döndürmesi zordu...Halbuki dün gece Kadıköy’de sarı-lacivertli ekibi tura taşıyacak mükemmel bir atmosfer vardı ancak yanlış ilk 11 kurgusu bu silahı bize kullandırmadı. Cocu ne hikmetse Bursaspor maçında sahanın en iyi ismi Barış’ı kulübede oturtmuş, geldiği günden bu yana yarardan çok bu takıma zararı dokunmuş Valbuena’yı sahaya sürmüştü. Bununla kalmamış 1-0 kaybettiği ilk maçtan sonra hücum gücü yüksek bir takım kuracağı yerde Alper Potuk’u Soldado’ya tercih etmişti.Nitekim Fenerbahçe bu hatalı kurgunun faturasını ağır ödedi.Benfica ilk düdükle birlikte sanki kendi sahasında oynuyormuş gibi orta saha üstünlüğünü ele aldı, elini kolunu sallaya sallaya bazen 5, bazen 6-7 adamla Fenerbahçe kalesine yüklendi. Ve turu garantiye alacak golü de göstere göstere buldu...İstediğini alan Benfica’nın frene basmasıyla rakip kalede biraz daha fazla gözükmeye başlayan Fenerbahçe devre biterken Alper ile umutlandı. Ancak ne hikmetse Cocu sanki tüm planları tıkır tıkır işliyormuş gibi 63. dakikada kadar oyuna müdahale etmeye gerek duymadı. Bu dakikada Soldado ve Barış hamlesi gelse de atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti...Aslında Benfica maçları Fenerbahçe’nin gerçek yüzünü bizlere gösterdi. Sezon başından bu yana gereksiz yere şişirilen sarı-lacivertli ekibin lastiği erken patladı. Biri bin yaparsak, abartmaları şımartma noktasına kadar getirirsek, bu kadar kolay beğenirsek, şansın yardımıyla gelen galibiyetleri görmezden gelirsek ülke olarak böyle hayal kırıklıklarını yaşamaya devam ederiz.Fenerbahçe, Ayew, Barış, Slimani gibi iyi transferler yapmış olsa da çok fazla transfere ihtiyaç duyuyor. Örneğin iki maçta da hatalı goller yiyen Volkan Demirel hiç de güven vermiyor. Bu takımın maestrosu olması beklenen Giuliano’yu geldiği günden bu yana sadece penaltı atışlarında görüyoruz. Brezilyalı, oyunun dışında sevimli hayalet rolünde...Valbuena deseniz asla bu takımı büyük hedeflere taşıyacak güçte değil. Fizik olarak dibe vurmuş durumda... Hazırlık maçlarının yıldızı Isla’daki düşüş göktaşı hızında... Hasan Ali ortalıkta yok... Neustadter savunmada hiç güven vermiyor... Böyle bir ortamda bu takımdan büyük şeyler beklenmemeli... Bir iki patlama dakikası dışında rakiplerine sahada üstünlük kuramayan, onları hiçbir şekilde hataya zorlayamayan, savunması bu kadar kırılgan olan Fenerbahçe umarız gereken dersleri çıkarır...Ali Koç’un geldiği günden bu yana izlediği politikalara, attığı adımlara, çizdiği ufuklara saygı duymamak elde değil. Ama bu takımın UEFA Avrupa Ligi ile Süper Lig’de de ağzının tadının bozulmaması için ciddi tedbirler almak, gerçekleri görmek şart...
Bunun üzerine bir de takımın en iyi orta saha oyuncusu Souza da yok.Bu eksiklere rağmen kenarda Barış ve Soldado’nun oturduğunu düşündüğümüzde, Cocu’nun çıkardığı kadro tartışmaya açıktı.Maç öncesi kadroyu görenlerin endişeleri haklı çıktı. Benfica, ilk yarının belli bölümlerini Lizbon’dan daha rahat oynadı.Valbuena, Ayew, Giuliano, Alper...Aralarında hiçbir uyum yok. Tamamen bireysel çabalar söz konusu... Skrtel, Mehmet Topal ve Eljif bir şekilde takımı ayakta tutmaya çalıştı.Kaybedilen toplar, panik havası, topun bir türlü yere inmemesi ve devamında, Benfica’nın cesaretlenmesi...Sonunda golü gördü kalesinde sarı-lacivertliler... Ceza sahasına kadar çok rahat giren Benfica, Fernandes ile öne geçti: 0-1. 26’da gelen bu gol sonrası panik havası iyice attı.Benfica, ikinci golü bulabileceğinin sinyallerini veriyordu. Neyse ki Alper ilk yarının son dakikasında Valbuena’nın ortasını müthiş bir kafayla değerlendirdi: 1-1.İlk yarının sonunda gelen bu gol, büyük moral olsa da, aynı sistem ve oyun ile sarı lacivertliler ikinci yarıya çıkmıştı.65’te hamleHerkes hamle ve değişiklik beklerken Cocu’nun aynı kadro ile devam etmesi şaşkınlık yarattı. Hollandalı, ancak 65’te hamle yaptı. Barış ve Soldado oyuna girdi ancak Mehmet Topal çıktı. Sahanın en iyilerinden olan futbolcunun çıkması tribünleri bile şaşırttı. Barış hemen etkisini gösterdi. Tehlikeli bir şut çıkardı. Ancak takım, devamını getiremedi.Kalan 25 dakika içinde sarı-lacivertliler orta sahayı tamamen kaybetti. Bunda Topal’ın çıkışı da etkiliydi. Bu kadar eksik ve hatanın ardından sarı-lacivertlilerin güçlü rakibi karşısında turu geçmesi zaten büyük bir mucizeydi.
Maçın kendi hikayesi, uzatmada gelen beraberlik golüyle, ikinci yarıya 'umut' taşır hale geldi. İlk yarının etkisiz takımıydı Fenerbahçe. Orta sahada Josef'in verdiği direnci her saniye arıyorlardı. Rakip ikinci bölgeyi çok çabuk geçtiği gibi, top Fenerbahçe'ye geçtiğinde de baskıyla top kayıplarına neden oluyordu. Kontrol tamamen Benfica'daydı.Artık klasik hale gelen "defans sarsaklığı" içinde basit bir ver-kaç ile Gedson golü buldu. Üstelik onu Alper marke ederken, Skrtel kontrol edebilecek veya Volkan topa uzanabilecekken. Top oraya yine Valbuena top kaybı ile geliyor, kanat atağında ayağa pas yapacak kadar da yanlış yerleşimi değerlendiriyorlardı.Cocu henüz bu detayları anlayabilecek durumda değil. Yani umarız öyledir. Takım direncini, topun arkasına geçmeyen oyuncularla kurabileceğine inanması, Guliano'yu üç maçtır ilk on bir yapması değerlendirme kriterlerindeki bir defo gibi.İkinci yarıda Alper ile orta sahasını üçleyebilir, Soldado hamlesini erken de yapabilirdi. Benfica'nın baskısından böyle çıkmayı deneyebilirdi. Sadece oyuncu değiştirerek değil, düzen ile de fark yaratılabilirdi. 65'teki Topal-Barış değişikliği ise tam bir macera. Guliano-Eljif ikilisini ön libero olarak kullanmak oyunun 'kumarı' oldu. 1-1'i riske atmak istemeyen, daha çok sahasında bekleyen Benfica'ya karşı, pas kalitesini yükseltmeyi denemekti.Takım ve tribün olarak skora verilen tepki, devam etmek için gereken golü aramak adına mücadeleden vazgeçmemek, hata anlarından birbirlerinin yanında olmak, biten Şampiyonlar Ligi rüyasına rağmen, bu maçların getirdiği kazanım. Cocu bir hafta içinde oynanan üç resmi maç sonunda kime ne kadar güvenebileceğini artık anlamış olmalı ve istediği oyunun iskeletini de kurmalı. Yeni santrforu, Eljif ve Barış gibi ışıldayan gençleri ile daha iyiye gidebilecekleri bir yol var.
KADIKÖY’DE maç bittiğinde taraftar ayaktaydı. Takımı alkışladı, futbolcuları tribünlere çağırdı, tezahuratlarla teselli etti. Sanki yıllardır Şampiyonlar Ligi’ne onlar hasret değilmiş gibi... Çünkü F.Bahçe, tur için elinden geleni yaptı. Mücadele, istek, enerji hepsi vardı. Diğer yanda Cocu; 60’dan sonra, ya hep ya hiç dedi. İşte Aykut Kocaman’ın hiç gösteremediği ve anlamak istemediği “Kaybederken bile helal olsun” dedirten F.Bahçe buydu... COCU, oyunu tutabilmek için pas kapasitesi yüksek, topu iyi kullanan bir takım sahaya çıkartmak istemişti. Hollandalı’nın hesaplayamadığı, başta Giuliano olmak üzere sorumluluk verdiği bazı oyuncuların ilk yarı yetersiz kalmasıydı. Alper, gol atmış olsa dahi o ana kadar iyi değildi. Aynı şekilde Valbuena. F.Bahçe, topu her aldığında yoğun presle karşılaştı. Prese, hızlı pasla karşılık veremedi. Buna ek olarak, hata yapma ve gol yeme kaygısı uzun topa da mecbur bıraktı. İLK 15 dakika müthiş tempolu geçti. Benfica, kalite, tecrübe, fizik ve teknik olarak F.Bahçe’den daha iyi bir takım. Bunu maç boyunca gösterdi. Golde, rakibine eşlik eden Alper, ilk maçta da ona yakışmayan birgol yiyen Volkan’ın katkısı vardı. ETTEN DUVARBERABERLİK golü öyle bir zamanda geldi ki, Kadıköy’de muazzam atmosferin etkisi daha da arttı. 60’tan sonra Soldado-Barış hamlesi ile F.Bahçe adeta 4-2-4 oynadı. Baskı vardı ama bunu pozisyonlara çeviremedi. Benfica hiç açık vermedi, şut şansı da tanımadı. Etten duvar ördüler...F.BAHÇE, Avrupa Ligi’nde ne yapar bilemem ama gördüğüm şu ki bu taraftarı çok güzel günler bekliyor... VE dip not: Sahada sürekli büyüyen, omuzlarındaki yüke ve erken gördüğü sarı karta rağmen hata yapmayan, alnından öpülesi Eljif Elmas’ı izlemek için bile F.Bahçe maçına gidilir...
Bu maçın bana göre kilit noktası herkesin tahmin edebileceği gibi oyunu 1-0'a getirebilmekti. Anahtar buydu. Bundan sonra oyunu döndürmek biraz macerayı da yanına alan bir Kadıköy havası yaratabilmekti ama Fenerbahçe ilk yarı boyunca daha kontrollü bir oyun tercih etti. 2-3 senedir Kadıköy oyunlarında zaman zaman vurgu yaptığımız gibi güçlü bir iç saha oyunu tercih etmeyen, oynayamayan bir Fenerbahçe görüyorduk. Teknik direktör Phillip Cocu ile beraber daha farklı bir oyun olup olmayacağı açıkçası bütün Fenerbahçe camiasının da merak ettiği bir konuydu... Özellikle bu seviyedeki maçlarda kontrollü oyun tamam ama Fenerbahçe kültürü ve iç saha oyunu daha farklı birtakım şeyleri göze alan yapıda olmalı. İlk maçta Benfica'nın hücum anlamında ne olduğunu gördük ama deplasmanda bana göre çok doğru bir savunmayla bu işi kurtaran bir Portekiz takımı izledik.Oyuncu seçimleri anlamında önemli bir faktör Isla ile Şener rekabeti... Bu bölümde de ben Cocu'nun Isla tercihinin performansından çok CV'sinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bana göre ilerleyen dönemde tercihi Şener'den yana olacaktır ki özellikle bu maç için hücumcu, dinamik bir Şener, Fenerbahçe adına fark yaratabilirdi.Benfica deplasmanında bu maçta gol atmasına karşın forvette Alper Potuk tercihini iç saha oyunu çerçevesinde mantıklı bulmuyorum, Soldado bu açından daha doğru olabilirdi. Büyük resimde Cocu'nun kaybı göze alıp güçlü bir iç saha anlayışıyla çıkması gerektiğini düşünüyordum. Bu tribünün istediği ve hak ettiği oyun bu değil.
Benfica karşısına deplasmanda aldığı 1-0'lık yenilginin hadikapı ile çıkan Fenerbahçe, dün geceki maça istediği gibi başlayamadı. Rakip Benfica ilk dakikadan itibaren İstanbul'a gol bulup Fener'in işini zorlaştırmak için geldiğini gösterdi.İlk bölümde orta alanda organize olamayan Sarı- Lacivertliler, rakip kalede pozisyon bulmakta da zorlandı.Özellikle Giuliano ve Valbuena'nın etkisiz futbolu Fenerbahçe'nin temposunu ciddi şekilde etkiledi.Valbuena bu performansı ile Aykut Kocaman'ı haklı çıkarmaya devam ediyor.Pas oyununu iyi oynayamayan Fenerbahçe eşitlik golünü kenar ortası ile buldu. Forvet oyuncusu olmamasına rağmen topu kafayla ağlara yollayan Alper, elinden geleni yaptı.F.Bahçe ilk yarının son dakikasında golü bulsa da ikinci yarıda istediği baskıyı kuramadı. Rakip Benfica da tecrübesiyle oyunu kontrolü altında tuttu ve Fenerbahçe'ye istediği fırsatladı vermedi. Fenerbahçe için artık yeni hedef Avrupa Ligi...MAÇIN İYİSİ: FERNANDESBenficalı futbolcu çok hareketliydi.MAÇIN EN KÖTÜSÜ: VALBUENATakımı adına bir şey üretmedi..