13.09.2021 - 07:50 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de 2021-22 sezonun ilk dev maçı büyük çekişmeye sahne oldu. Medical Park Stadı'nda Galatasaray karşılaşmaya müthiş başladı, Emre Kılınç'ın golleriyle 2-0 öne geçti. Ev sahibi Trabzonspor önce Cornelius ardından Nwakaeme'nin golleriyle eşitliği sağladı. Karşılaşmadan taraflar 1'er puanla ayrıldı.
Beklenen performansı sergileyemeyen Abdülkadir Ömür 37. dakikada yerini Yusuf Sarı'ya bıraktı. Trabzonspor taraftarlarının büyük tepki gösterdiği genç oyuncu kulübede gözyaşlarına hakim olamadı. Abdülkadir'i A Milli Takım'dan arkadaşı Taylan Antalyalı yedek kulübesine gelerek teselli etti. Zorlu mücadelenin ardından spor yazarlarının görüşleri şöyle...
"Galatasaray alışılmışın çok dışında bir başlangıç yaptı... Müthiş hızlı, atak, çabuk ve yürekli... İlk düdük çaldı, Kerem ile Halil, deli dalgalar gibi Trabzonspor savunma duvarını sarsmaya başladılar... Halil ile Kerem o kadar hızlı, o kadar hareketliydi ki, Trabzon savunmasının balansı bozuldu... Kimi tutacaklarını, hangi bölgeyi kapatacaklarını şaşırdılar... İkinci golü lütfen hatırlayın... Kerem o kadar hızlı olmasa, kaleci Uğurcan eline gelen topu rahatça tutacaktı... Kerem’in inanılmaz deparı Uğurcan’ı bozdu ve topu elinden kaçırdı... Ardından Emre’nin ikinci golü geldi... Elbette trafikte sürat felaket ama, futbolda hız bayağı işe yarıyor… “Fırtına” diye anılan Trabzon’da gene fırtına vardı, ancak iki Galatasaraylı Kerem ile Halil fırtınası vardı...
İlk golde çabuk hamle, Edgar’ı hataya zorladı, ikinci golde, Kerem’in 100 metreci gibi deparı Uğurcan’a yanlış yaptırdı… Trabzonspor golü bulana kadar, neyi var, neyi yok, bu iki haşarı Galatasaraylıyı tutmaya çalıştı... Abdullah Hoca, Kerem - Halil fırtınası eserken, Siopis’i oyuna alabilir, belki bu fırtınanın şiddetini azaltabilirdi… Yapmadı, faturayı 2-0 yenik duruma düşerek ödedi... Ancak Yusuf Sarı hamlesi, bir ölçüde dengeyi kurdu, ilk yarı sonlarında gelen gol de umut oldu... Galatasaray’ın bu kadar hızdan, bu kadar yoğun mesaiden sonra, özellikle ikinci yarıda yakıtının tükeneceği belliydi… İkinci yarıda son çeyreğe kadar kontrolü Trabzonspor ele aldı…
Buna rağmen Halil’in boş kaleye giden topunu Yusuf müthiş çıkardı… Bir mucize hamle de Van Aanholt’tan geldi... Süper kademe ile mutlak bir golü önledi… Hamsik çok etkili oynadı... Nwakaeme’ye verdiği gol pası müthişti... Nwakaeme bu pası ağlara göndermese, Hamsik’in asistine yazık olurdu... Galatasaray’da Morutan’ın attığı müthiş şut, bana Hagi’yi hatırlattı... Morutan ile Emre Kılınç‘ın zorunlu çıkışları Galatasaray adına talihsizlikti… Maçta penaltı tartışmaları var...
Hakemler dünkü maçlarda vücuttan ele gelen hiçbir pozisyona penaltı çalmadılar… Bu pozisyonlarda penaltı çalmak çok kolay değil... Galatasaray 2-0 öne geçti, 2-2’ye yakalandı... Deplasmanda güçlü bir rakibinden puan aldığı için sevinsin mi, 2-0 ‘dan beraberliğe yakalandığı için üzülsün mü? Trabzonspor kendi sahasında 2-0 yenilgiden 2-2’yi yakaladı ama kendi evinde en güçlü rakiplerinden birini elinden kaçırdı... Kim sevinsin, kim üzülsün, belli olmayan bir maç izledik... İki tarafın da mutlu olduğunu sanmıyorum… Bu defa kazanan, heyecanlı bir maç izleyen futbol seyircisi oldu... Eee , ara - sıra da futbol seyircisi kazansın...
Trabzonspor’un geri dönüşünü takdir ediyorum. Kolay değil Galatasaray gibi bir rakip karşısında iki farktan puanı kurtarmak ve vazgeçmemek. Lakin maçın sonucundan bağımsız olarak şunu söylemem gerek; oyunun henüz 37. dakikasında sakatlık olmadığı halde iki oyuncunuzu değiştirme ihtiyacı duyuyorsanız, bu teknik direktör yanlışıdır. Tercihlere saygı duyarım ama, “Abdullah Avcı’nın yerinde olsam İsmail’in yerine Trondsen, Abdülkadir Ömür’ü değil Yusuf’u tercih ederim” demiştim. Şahidim her müsabaka öncesi kritik yaptığımız ve mutabık kaldığımız İskender Günen’dir.
Olabilir, hatadan dönmek gerekebilir. Peki ya o genç Abdülkadir’in psikolojisi? İsmail için travma olamayabilir, ama ya futbolumuzun geleceği diye nitelendirdiğimiz Abdülkadir’in durumu? Yedek kulübesinde adeta çöktü kaldı, oyundan alınırken niye ıslıklatırsın çocuğu hocam? Gelelim maça. Evet, futbol hatalar oyunudur ama abartırsanız canınız yanar. Neydi öyle Trabzonspor’un başlangıcı ve umursamazlığı? Edgar’ın çevre kontrolü yapmadan kaleyi düşünmesi, ardından orta alanda kaptırılan topun ağlara gitmesi iki basit gole mal oldu. Beyler oynamadan kazanmış gibiydi.
Galiba unuttular rakibin Galatasaray ve o takımın başında Fatih Terim’in olduğunu. Top çevirmeler, rakibi üzerine çekme çabaları derken, gerçek kimliklerinden uzaklaşıp çok farklı bir takım izlettiler herkese. Terim kurnaz. Önde baskı yaparak Trabzonspor’un oyun kurmasını, en azından hucüm anlamında istediğini yapmasını engelledi. İlk bölümde önemli bir avantaj elde etti, fazlasını yapabilirdi. Avcı’nın oyuna müdahalelerini başka bir maçta alkışlayabilirdim. Çünkü yarar sağladı ve soyunma odasına Cornelius’un golüyle umutlu gitti takım.
Bu tarz goller çok değerlidir ve oyunculara motivasyon yükler. Yetenekleri harekete geçirir, özgüven sağlar. Trabzonspor ikinci yarıda mücadele, hırs, takım savunması ve yardımlaşma anlamında farklı idi. Başta Hamsik, Nwakaeme, Bakasetas ve Yusuf olmak üzere ateşleyici faktör oldular. Eşitlik sayısı da müthiş bir paylaşımın eseri oldu. Peki Terim vazgeçti mi?
Yaptığı değişikliklerle “bu maçı kazanacağım” mesajı verdi. Sadece 76. dakikaya bakın, Halil’in boş kaleye gönderdiği topu Yusuf son anda çıkarmasa bir başka hikaye yazabilirdik. Son çeyrekte iki takım da oyun disiplinini bıraktı. Orta alan diye bir şey kalmadı. Risk iki yönlüdür, bedeli ağır olur. Teknik adamlar üç puan için bunu üstlendi. Trabzonspor kazanabilirdi, Galatasaray da öyle. Trabzonspor’un ve Abdullah hocamın çıkaracağı dersler vardır mutlaka. Bu takım, kimliğinden taviz vermemeli. Şampiyonluk adayı isen rakibe değil, kendi oyununa bakacaksın.
Galatasaray yeni, genç bir jenerasyonla bir takım oluşturmaya çalışıyor. Bu da birdenbire olacak iş değil. İlk yarım saate bakıyorsun, gerçekten sarı-kırmızılı genç futbolcuların hepsi, sahada basmadık yer bırakmadı. Trabzon defansına hatalar yaptırdı, iki de gol attı.Kerem, Halil, Morutan, arkalarında Emre Kılınç müthiş baskı yaptılar. Cicaldau, Berkan orta sahada çok iyi bir maç çıkardılar. Tabii bunların hepsini ilk devre için söylüyorum. Takım 2-0 öndeyken, Cornelius’un attığı golde Van Aanholt üç adım daha ileriye atsa takımı o golü yemezdi. İkinci golde Nwakaeme bomboş pozisyonda topa vuruyor. Önünde dört Galatasaraylı futbolcu var. Bunların hiçbiri çevre kontrolü yapmıyor. Nijeryalı futbolcu da kaliteli bir isim, rahatlıkla golü atıyor.
Cim Bom’da eksik çok var. Ama hep söylüyorum yine söyleyeceğim, bu takımın biraz zamana ihtiyacı var. Müthiş bir jenerasyon geliyor. Emre sıkıntılı zamanlar geçirdi ama hocası şans verdiği müddetçe de çok yakında Galatasaray’ın olmazsa olmazı olacak. Kerem çok çabuk oyundan düştü. Halil Dervişoğlu iyi santrfor, vücudunu çok iyi kullanıyor. Hele Emre Kılınç’ın attığı ikinci golde öyle bir pas verdi ki başka santrfor olsa kendisi vurur, o pası vermez. Bravo Halil’e! Ama gördüğüm kadarıyla fizik olarak daha tam hazır değil. Biraz daha çabuklaşması gerekiyor.
Trabzonspor’a gelince… Djaniny ve Gervinho’nun oynamayışı bordo-mavililerin bilhassa hücum hattını çok etkilemiş. Maça da İsmail ve Abdülkadir Ömür kötü başlayınca Abdullah Avcı ilk 30 dakika çok sıkıntı yaşadı. Daha sonra yaptığı değişikliklerle oyunu dengeledi. Baktığınız zaman iki takımı da kutlamak lazım.
Her ikisi de hatalar yaptı ama olağanüstü mücadele ettiler. Galatasaray en zor deplasmanına çıktı ve puanla döndü. Bana göre yeni kurulan bir takım için bu başarıdır. Son sözüm de hakem Ali Palabıyık’a… Çok beğendiğim, son zamanlarda iyi bir çıkış yakalayan bir hakem. Maçın başında Berkan’a bir sarı kart gösterdi. Karşılaşmanın içinde bundan 40 kat daha sert pozisyonlar oldu, onları es geçti. Bu kadar kolay sarı kart göstermemeli, hem de böyle büyük maçlarda.
İkinci yarı için Galatasaray sahaya döndüğünde tabelayı 0-2'ye getiren Emre Kılınç sakatlık yüzünden soyunma odasında kalmıştı ama milyonların sorusu ve merakı "Morutan neden çıktı?" idi. 90 dakikanın kaderini de önce iki takımın zayıf halkaları ardından Terim'in tercihleri belirledi. Geçen sezon G.Saray bu sahada kazanırken 4-6- 0'da merkezde Oğulcan bir tercih değil mecburiyetti. Terim geçiş oyununda iki yabancı santrforunu yanında oturtup Halil ile başlarken hem o maçtan hem de Roma'nın oyun planından ilham almıştır. Avcı'nın da iki bekini çıkarmadığı ve rakip sahaya oyunu yıkmaktan imtina ettiği dakikalarda G.Saray'ın genç kadrosunun ön alanda yaptığı baskı hatayı ve golü getirdi. Ev sahibinde aksaması sürpriz olmayan İsmail ve Gervinho'nun yokluğunda hazır olmadan sahaya sürülen Abdülkadir Ömür'ü devre bitmeden kenara alan Avcı tabelada farkı bire indirince soyunma odasına umutlu gitti.
G.Saray'ın ön tarafındaki genç oyuncular temaslı oyunda fiziklerinin zayıflığının kurbanı olurken, hiç maç oynanamış Aytaç ile hantallaşan Galatasaray orta sahası 2-2'ye bol bol davet çıkardı. Zayıf halka Yedlin'in dağılan kanadını Nwakaeme bol bol işledi ama asıl öldürücü darbeleri vuran büyük usta Hamsik oldu.
G.Saray yorulan Halil'i önce kanada alıp çakılı santrforlarından birini Trabzon göbeğinin üstüne oynatsa, 70'den sonra çok daha net pozisyonlar bulabilirdi ama Taylan-Aytaç-Berkan orta sahasıyla 2-2'yi tutmaları bile başarıydı. Trabzon da G.Saray da kolay gol yiyor. G.Saray iki haftadır 2-0'dan 4 puanı çöpe atarken Milli Takım'ın Letonya ve Karadağ maçlarını hatırlattı. Trabzon net 8+3 kurbanı. Sol bek problemi can sıkmaya devam edecek.