25.03.2021 - 08:38 | Son Güncellenme:
Süper bir başlangıç oldu. Hem bol gol attık hem topu rakibe vererek oynamayı ne kadar iyi yapabileceğimizi gördük. Hem de üç farklı öndeyken abuk-sabuk işler yapınca başımıza nelerin geleceğini yaşadık. Ama asıl önemlisi Hollanda’ya dört gol atarak gerçekten iyi bir ulusal takım olduğumuzu kanıtladık.
Şenol Güneş’in rakibi analiz etmedeki olağanüstü becerisini bilmeyen yoktur. Ben hocayı bu yeteneğinden dolayı dünyanın en iyi 10 teknik adamı içine rahatlıkla koyarım. İşte dünkü oyun bunun en büyük kanıtıydı. Mükemmele yakın top paylaşan, pas isabet oranı çok üst seviyede bir Hollanda’yı hem de yıldızlar topluluğu Hollanda’yı o müthiş analiz becerisi ile ne kadar iyi çözdüğünü gördük. Rakamlara bakın yüzde 66’ya 34 gibi topun Hollanda’da kaldığını farkedeceksiniz. Ne var ki, poziyon üretme, üretilen pozisyonu gole çevirme, top rakipteyken alanı iyi kontrol etme verilerinde açık ara biz öndeydik. Bunun sonucunda da bu mükemmel sonuç geldi.Eksiğimiz yok mu? Var elbette... Hem de çok önemli bir eksik. O da kesinlikle tecrübe... Birlikte oynama konusundaki yoksunluk, skoru koruma ve bu yüzden oyun planından uzaklaşma diğer eksiklerimiz...
Bunlar hiç de öyle kadı kızı misali eksikler değil... Çok önemli ve can yakacak türden eksikler. 75. dakikaya kadar 3-0 öndeyken kalan sürede maçın birden riske girmesi işte bu eksikliklerden kaynaklanıyor. O garip 20 dakikalık bölüm için hocayı eleştirmek gerekir. Yusuf Yazıcı’nın yerine Taylan değişikliğini anlamak mümkün, Caner soru işareti...Caner Erkin oyuna girdikten sonra bir 10 dakika yeri belli olmayan boş oyuncu gibi dolaştı durdu. O anlarda bırakın doğru savunmayı, doğru üç pas bile yapamadık. Burak’ın olağanüstü frikik golü nefes almamızı sağladı. Ama şurası bir gerçek o dönem sadece sahadakiler değil tüm ülke ölüp ölüp dirildik. Kötü oynayan yok gibiydi... Şenol hocanın tercih ettiği 11 bence isabetliydi. Benjamin Button gibi yaşlandıkça gençleşen ve kalitesini, golcü kimliğini sürekli yukarı taşıyan Burak Yılmaz elbette dünün yıldızıydı. Okay, Ozan Kabak, Hakan Çalhanoğlu ve Zeki gerçekten çok etkiliydiler.
Uğurcan yediğimiz ikinci golde hatalıydı ama penaltı kurtararak o da kendini affettirdi. Grubun net favorisi karşısında 4 gollü bu galibiyet olağanüstü bir başlangıç. Oynayan oynamayan herkesi yürekten kutlamak lazım. Müthiş dersler çıkaracağımız, bir o kadar da keyifle tekrar tekrar seyredeceğimiz bu maç daha grup başlar başlamaz bizi asıl favori pozisyonuna getirdi. Çok çabuk bu sonucu hazmedip, hatalardan ders çıkarıp, Norveç maçına konsantre olmamız lazım. Norveç başka bir takım. Başka bir ekol... Ama Şenol hoca Norveç’i de çalışmış, o maçın planlarını da çoktan yapmıştır.Tebrikler Milli Takım... Harika bir başlangıç yaptınız, darısı Norveç maçına...
24 Mart 2016... O gün futbol topunun ağladığı günlerden biriydi. O gün Hollanda, futbolunun ete kemiğe bürünmüş hali olan Johan Cruff’un, aramızdan ayrıldığı bir gündü. Böylesine bir hüzünlü ayrılığın yıldönümünde “Bizim çocuklar”ın 2022 Dünya Kupası grup elemelerindeki ilk maçında, Hollanda’yı geçmesi Portakallar’ı üzmüş olabilir ama biz ay-yıldızlıları çok mutlu etti. Grup maçlarına galibiyetle başlamak önemliydi bizim için. Teknik, taktik ve rakamları geçtim, Hollanda galibiyetinin psikolojik üstünlüğü gibi bir üstünlük önümüzdeki maçlar için çok farklı bir hava getirebilir bize...
Burak Yılmaz’ın 15. dakikada attığı gole, Hollanda kalecisi Krul bir şey yapamazdı. Matthijs de Light’ın elinden sekerek oluşan o pozisyon, sanki şansın da bizim yanımızda olduğunu müjdeliyordu. 1-0’dan sonra geçiş oyunlarında mümkün olabildiği kadar hızlı çıkmaya çalıştık. Kenan’ın verdiği akıl dolu pasla buluşan Okay’ın, Malen tarafından arkadan düşürülmesine rağmen içeriye pas çıkarmaya çalışması, gecenin bir başka şık hareketiydi. Kazanılan penaltıyı Burak Yılmaz gole çevirince, Millilerimiz oyun içerisinde daha rahat nefes almaya başladı. 45. dakikada Matthijs de Light’ın önce direkten sonra çizgideki Okay’dan dönen kafa vuruşu, kesinlikle maçın en önemli kırılma anıydı.
İkinci yarı başlar başlamaz 46. dakikada Hakan Çalhanoğlu’nun kendine has şutuyla gelen golden sonra Millilerimiz, kalan dakikaları psikolojik baskı altında oynamak zorunda kalmadı. 75’te Klaassen’in vuruşuyla skorun 3-1’e gelmesi bizi tedirgin etmedi ama Luuk de Jong’un 76’da attığı gol aklımıza her türlü kötü senaryoyu getirdi. Fakat Burak Yılmaz, 81. dakikada öyle bir frikik kullandı ki, bir çok iyi kalecinin bile çıkartamayacağı kalitede bir vuruştu. Uğurcan’ın 90+4’te Depay’ın penaltı vuruşundaki kurtarışı ise Burak Yılmaz’ın serbest vuruşu kadar kalite kokuyordu.
Parmak uçlarına basarak, sessiz ve sakin başlıyorlar maça. Pandemide kulüp maçlarının “tribünsüz” oynanmasına alışkınız ama, milli maçta bu sessizlik çok kötü… Sanki uyuyan birileri var da uyandırmamak için fısıldaşarak oynar gibiler.
2022 Dünya Kupası eleme grubunun ilk maçında, iki takım da buluşma noktası olarak ikinci bölgeyi seçiyor. Adam kalabalığı, alan darlığı var. Öyle olunca zaman da daralıyor. Çabuk oynamak gerekiyor. İşte orada bizim “Bayrak Çocuklar” çabuklaşıyorlar. Kazandıkları topu, akıllı paslarla üçüncü bölgeye, rakip ceza alanına taşıyorlar. Özellikle sol kanatta “damardan” bir oyun çıkarıyor çocuklar... Çağlar Söyüncü, driplinglerle taşıyor. Ondan Hakan Çalhanoğlu’na, Yusuf’a… Adres belli: Burak Yılmaz iyi koşular atıyor. Sağ yanımızı sorarsanız, Zeki Çelik, Okay ve Ozan Tufan, Kenan’la “gerektiği gibi” oynuyorlar. Onların da adresi belli: Burak Yılmaz!
Avrupa Uluslar Ligi’nin sıkıntılı, mevsimsiz, heyecansız ve tatsız maçlarını bir kenara atın. Küme düşme ile sonuçlanan tatsız turnuvayı unutun. Dünya Kupası, bizim için yakın geçmişten, çocukların mini mini zamanlarından, hayal meyal anımsanan güzellikler ve heyecanlarla dolu. O coşkulu günleri bir kere de kendileri yaşamak ve yaşatmak istiyorlar. Hiç itirazımız yok. İlk maçta kazaya uğramamak için golü kovalıyor bizimkiler. Daha çeyrek saat dolarken, Okay’la kazanılan top, Hakan Çalhanoğlu’nun ayağından Burak’a aktarılıyor. Ceza yayı yakınlarında, soldan soluyla çakıyor Kaptan. De Ligt’e çarpıp Krul’u da çaresiz bırakarak ağlara gidiyor top… İşte ilk gol. Sonra ceza alanında Malen’in Okay’a müdahalesi, penaltı. Burak kaleciyi adeta dondurarak çivi gibi atıyor golü.
Hollandalılar, tabeladan dolayı hiç de sarsılmamış görünüyorlar. Sükunetle bildikleri doğru oyunu oynamaya çalışıyorlar… Ancak üst üste kornerler, serbest vuruşlar kazanıyorlar. Biraz daha kontrollü ve dikkatli oynamamız gerekiyor. Bir de çizgi üzerinden çevirdiğimiz gol var. İkinci yarı başlar başlamaz Hakan Çalhanoğlu gösteriyor kendini... Soldan ceza alanına sokularak ustaca vuruyor. Bu şuta da yapacak bir şey yok. İyiyiz, üç golle öndeyiz. Güzel ve tatlı oyunumuz ekşimeye başlıyor. Oyuncu değişiklikleri, savunma telaşları, top kaptırma derken, sonradan oyuna katılan Klaassen ve Luuk de Jong iki dakikada (75 ve 76) tabelayı 3-2’ye getiriyorlar. Bu maç kaçarsa çok yazık olacak!..
Bu yazdığımı duydular galiba. Nihayet biz de yayın dibinden serbest vuruş kazandık, iyi mi! Topun başında Burak Yılmaz var… Kaptan, gemiyi limana yanaştırıp galibiyete halat bağlıyor, bravo!Böyle maçları oynamak hiç de kolay değil… Ligden çık, İstanbul’da toplan, ilk maçı oyna. Bazen seyretmek bile yorar insanı… Çok kolay goller attık ve yedik. Hele bir de penaltı yaptık ki, öfff... Kalede Uğurcan Çakır var. Depay’ın atışını iki hamlede önlüyor. Bravo be… Aferin çocuklar, alkışlar hepinize!.Takımca heyecanımız, coşkumuz ve keyfimiz iyidir ilk maçta. Kusurumuz da var, becerimiz de… Eh, elde var Kaptan, kalede Uğurcan... Hepsinin ayaklarına, ellerine sağlık yani. Dünyayı severiz be kardeşim!.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!