09.05.2021 - 16:56 | Son Güncellenme:
Fatih Hoca, son galibiyetlerin gözde gençlerine, “Bu maç sizin boyunuzu aşar, gelin yanıma oturun” dedi, Kerem‘i, Halil‘i, Mustafa‘yı kulübeye çekip, final maçlarını “yemiş-yutmuş”, iliklerine-kemiklerine kadar bu maçları yaşamış üç tecrübeyi Babel, Falcao, Onyekuru’yu ilk on birde sahaya sürdü. Usta‘dan, ustaları oyuna sürdüğü radikal bir hamleydi.
Eee, skoru 2-1‘e taşıyan goller Babel ile Falcao‘dan geldiğine göre hocanın hamlesi “tam isabet” yaptı. Galatasaray bu sezonun en disiplinli, en kusursuz Galatasaray’ı, Beşiktaş bu sezonun en kötü Beşiktaş‘ı olarak maçı tamamladı. Sergen Yalçın‘ın sınır tanımayan özgüveni, bu maçta Beşiktaşlı futbolcuların yanından bile geçmedi.
Beşiktaş, sezon boyunca örnek gösterilen futbol anlayışlarının hiçbirini yapamadı. Futbolcular, şampiyonluk gerilimini taşıyamadılar. Heykel gibi hareketsizdiler. Adaleleri, kasları sanki taş gibi olmuştu. Hızlı hücum yapamadılar, rakip savunmanın arkasına sarkamadılar, iki metre mesafeden birbirlerine pas atamadılar, maçın hiçbir dakikasında baskı kuramadılar. Galatasaray‘ın kötüsü, Beşiktaş‘ın iyisi yoktu.
Bu sezonun tartışmasız en iyi sağbeki Rosier bile bu sezonun en kötü maçını oynadı. Atiba ile Josef gibi dört motorlu Beşiktaş orta alanı, Taylan, Gedson Fernandes, Emre Akbaba önünde kayboldu. Larin‘in deparlarını göremedik, ancak Babel‘in savunmanın arkasına attığı depar ve ağları bulan vuruşuyla golü izledik. VAR kararıyla gelen golde Rosier‘in ofsaytı bozduğunu söylemeliyiz.
Muslera‘nın kurtardığı bir pozisyon var mı? Düşünüyorum, aklıma takılan bir pozisyon yok. Galatasaray savunması zorlandı mı? Hayır... Fatih Hoca, ustaların işi bitirmesinden sonra bu kez onların yerine gençleri oyuna sürdü. Bu sezonun en formda Fatih Terim‘i olunca, bu sezonun en iyi Galatasaray‘ı ortaya çıktı. Beşiktaş çok eksikti, kabul ama, o eksik kadro o kadar büyük işler yaptı ki, Galatasaray karşısındaki bu ürkek oyun açıkcası herkesi şaşırttı.
İki penaltı kararının çok tartışılacağını biliyorum. İkisi de benim içime tam sinmedi. Oyunun hemen başında Donk‘un Larin‘e bilerek yaptığı bir faul var, hızlı hücumu durdurmak adına... Cüneyt Hoca pas geçti. N’Sakala sarı mı görürdü, bariz gol şansından kırmızı mı... Bunlar tartışılır. Ama Galatasaray‘ın galibiyeti tartışılmaz. Banko Galatasaray... Beşiktaş yatıp kalkıp dua etsin, dördüncü golü yemedi ve ikili averajı da kaybetmedi. İkili averaj eşitlendi ama hiç olmazsa genel averajda Beşiktaş önde...
Beşiktaş, Galatasaray‘dan halen üç puan önde ve bitime iki hafta kala çok avantajlı... Fenerbahçe ile arasındaki puan farkı ikiye indi. Galatasaray’a karşı bir yenilgi, Fenerbahçe’ye karşı bir beraberlik kredisi var. Galatasaray adına bu gece her şey çok güzel geçti. Sadece Fenerbahçe‘nin Ankara’dan gelen son dakika golü, Galatasaray’ı üzmüş olmalı...
Şampiyonluk diyoruz, çok sıkı bir ikincilik yarışı olduğunu unutuyoruz. Umarım Galatasaray‘ın disiplinli ve bu gözde futbolu hakem kararlarının gölgesinde kalmaz. Bu galibiyet, hakem kararlarından bağımsız, Galatasaray‘ın çok hak ettiği bir maç oldu. Sahada Aslan gibi bir Galatasaray vardı.
Derbilerin havası, suyu da başkadır, hele hele skor üzerine öngörüde bulunmak zordur, yanılma payınız yüksektir!Örneğin dünkü yılın son derbisi... Lider Beşiktaş, tahmin ve yorumlarda kantarda ağır basan taraftı. Gelin görün ki, bazen evdeki hesap, çarşıya uymaz! Cim-Bom’un zirveye tutunma adına tek çaresi üç puandı, bunu da anımsatalım.
Nitekim, Fatih Terim’in onbirine bakıyorum, hem tecrübeli, hem de ‘saldırgan’ bir kadroyu sahaya sürdü. Bunun da karşılığını ilk yarıyı 2-1 önde kapatarak aldı. Lider Beşiktaş’ın kadrosu rakibi kadar geniş ve zengin değil, biliyoruz! Sergen Yalçın’ın forvette, Gökhan Töre’ye sarılması da bundandır! Oyunda kaldığı süreçte pek etkili olduğunu söylemek çok zor! Ki, Ljajic için de bu durum geçerli!
Aboubakar yok hükmünde! Derbi öncesi sakatlar zincirine N’Koudou ‘de eklenmişti. Kartal’ın bu negatif tabloda kuşkusuz en büyük avantajı, puan olarak kredisidir. Baskılı başlayan Beşiktaş, golü kalesinde gören yine Beşiktaş! Fernandes’in ara pasıyla savunmayı çizgi halinde yakalayan Babel, Ersin’in bacak arasından gol perdesini açtı. Böylesi kritik derbilerde bulduğunu atacaksın arkadaş, pozisyon üretmek zordur! Nitekim, Ghezzal’ın sağdan altıpasa kestiği topa, Larin yükseldi, tecrübeli golcü boş kale yerine topu auta gönderdi!
Kartal’ı biliyoruz, ‘pes’ kelimesi lugatında yok, geriye de düşse de yılmıyor, pozisyon üretimine dayalı oynuyor. Nitekim, 42’de Donk, Atiba’nın ceza alanı içinde ayağına bastı VAR’a takıldı. Hakem Cüneyt Çakır pozisyonu izledi ve beyaz noktayı gösterdi. Ghezzal, şık bir vuruşla skoru eşitledi. Ahhh be güzel adam Atiba ahhhh! Senin gibi tecrübeli bir oyuncu Falcao’yu topsuz alanda niye çekip, indirirsin! Atışı Falcao kulandı, ilk yarının skorunu belirledi.
İkinci yarı mı? Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz! Oyunu baştan sona domine eden Galatasaray idi... Beşiktaş’ın etkili kramponları, adeta susturucu takmış gibiydi! Kartal’ın o baş döndürücü pas trafiğinden yoksun oluşu, Aslan’ın iştahını kabartan en büyük faktör idi. Fatih Terim’in yedek kulübesi hamlelerle doluydu, nitekim etkili oyuncularını bu yarıda sahaya sürdü, Arda Turan’la farkı ikiye taşırken, maçın da skorunu belirledi.
Derbideki Beşiktaş’ın oyunu sakın ola kimseyi karamsarlığa sürüklemesin! Niye mi? Kalan iki haftada hala Kartal, rakiplerinin önünde ve puan kredisi var, eee bir de lider. Yani, şampiyonluk kupası hala Kartal’ın pençesinde. Görüyoruz ki, son iki hafta zirveyi kovalayanlar için bir hayli kritik ve de heyacanlı geçecek. Bu yarışa kalp mi dayanır arkadaş?
Çok sert, vura-kıra, ite-kaka bir derbi oynandı. İki takımın da birbirini oynatmamak için sarf ettiği enerji, iyi, keyifli oyun bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Ve çatışmayı Galatasaray hak ederek kazandı.
Baştan söyleyelim: Oyunun ilk yarısında 6 sarı kart, 2 penaltıya tanık olduk. Çakır’ın gösterdiği sarı kartlar doğru, penaltı kararları da doğru. Cüneyt Çakır, Donk’un Atiba’ya ceza alanındaki müdahalesini kaçırdı. Gözü yukarıda olduğu için yerdeki bu itmeyi göremedi. Orada da VAR devreye girdi. Daha önceki penaltı kararlarında VAR uyarısına yer bırakmayan Çakır bu defa Mete Kalkavan’ın çağrısına uydu ve Beşiktaş lehine penaltı noktasını gösterdi. Sonrasındaki Atiba - Falcao itişmesine de doğrudan penaltı karar verdi Çakır. Babel’in gol perdesini açtığı pozisyon da önce ofsayttı, sonra VAR’dan bozulup gol olarak değerlendirildi.
Fatih Terim, anlaşılan o ki oyuncularını Beşiktaş’a oyun kurdurmamak, pas yollarını kesmek ve rakibi ikinci bölgede tutup topu kazanarak hızlı hücumlarla rakip kaleye yönlenmek konusunda hem uyarmış, hem de çalıştırmış. Daha da ötesinde bu sezon çok fazla göremediğimiz “motivasyon”u Terim bu maçta hiç ihmal etmemiş. Bir de yordular Beşiktaş’ı… Hep topun peşinden koşan lider takım, önceki maçlarda olmadık biçimde nefes tüketti.
Galatasaray dün Rosier - Ghezzal bağlantısını kendi sol kanadında Babel ve Saracchi ile çok başarılı biçimde kapadı. İlk golü de oradan Babel’le kazandı. Beşiktaş’ın sol kanadında ise zaten fazla etkili olmayan N’Sakala, Galatasaray’ı zorlamadı, Larin’e de yardım edemedi. Galatasaray savunmasında da, orta alanında da çok çabuk ve etkili oyunuyla Beşiktaş’ı beklenmedik biçimde sarstı.
Sergen Yalçın ikinci yarıda Gökhan Töre ve Ljajic’i Dorukhan ve Necip’le değiştirdi. Sonra da Atiba ile Rıdvan’ı… Fatih Terim de Falcao- Muhammed’le başladı… Onyekuru ile Kerem’i, sonra da Emre’leri değiştirdi: Akbaba - Kılınç… Babel’le Arda’yı ve Fernandes’le Halil Dervişoğlu’nu…
Ve “kulübe” farkı Arda’nın golüyle hükmünü icra etti. Evet, Beşiktaş baştan itibaren topun sahibi oldu ama, oyunun sahibi olamadı. Ve ligin zirvesi kördüğüme döndü… Üçlü yarış finiş haftalarıyla devam edecek… Bakalım nasıl bitecek?