01.01.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de 15 hafta geride kalırken liderliği Galatasaray göğüsledi. Fenerbahçe ve Beşiktaş zirve takibini sürdürdü. Geride kalan haftaları, takımları ve transferleri Erman Özgür Skorer'e özel açıklamalarda bulundu.
Bir kere şöyle bir durum söz konusu. Şampiyonluk adayı, doğasında şampiyonluk bulunan takımlar için Fenerbahçe'nin durumu biraz daha ilginç tabi. Çünkü sıfırdan bir takım oluşturdular. Erol Bulut'un önüne bol alternatifli, kaliteli ve birçok Anadolu kulübüyle oynanan maçı kolay çözebilecek bir takım oluşturdular. Fakat özellikle iç sahada bazı maçlarda oynanan oyun, Fenerbahçe camiası için çok tedirgin edici oldu. Skorlardan ziyade bu tip büyük camialar için oynanan oyundur esas. Aykut Kocaman örneğinde bunu yaşadı Fenerbahçe camiası. Şampiyonluğa oynarken bile bence oynanan oyunun yetersizliği Fenerbahçe camiasını tatmin etmedi. Kazanırken bile tatmin etmedi. O yüzden de Erol Bulut'un Fenerbahçe'de öncelikle oynanan oyunu düzeltmesi gerek.
Şampiyonluk adaylığı içerisinde Galatasaray'ın en güçlü oyunu oynadığını düşünüyorum. Çünkü forvet hattı, santrfor arkasındaki forvet attı hakikaten de topla ilişkisi iyi oyunculardan oluşuyor. Doğru oyunu oynayan takım Galatasaray gibi duruyor. Beşiktaş şu anda elindeki kadro potansiyelinin, yüzde 70'ini, yüzde 80'ini sahaya koyuyor diye düşünüyorum. Çünkü kadro kalitesi olarak bakınca; Fenerbahçe, Galatasaray, hatta Başakşehir'in biraz gerisinde. Başakşehir'in Şampiyonlar Ligi mecrasıyla beraber ligi götüremediği, Trabzonspor'un geçen sene şampiyonluğu kaybettikten sonra aynı kadro kalitesini koruyamadığı bir lig var.
Aşağı taraf şöyle söyleyeyim. Ben ilk defa rastlıyorum, çok sayıda takımla bir lig oynanmasına. Buna henüz hazırlıklı olmayan takımlar gözlemliyoruz. Kadro kalitesi çok düşük olan takımlar var. Denizlispor gibi yeni bir teknik direktörle kimyası oluştuğu anda çıkış yakalayanlar var ama bu uzun soluklu anlamda çok olumlu olmuyor. Zaten bizim futbolumuzda, teknik direktör değişikliği o kadar çok sık yapılıyor ki, birinin gidişini konuşmadan, ötekinin gelişini kutluyoruz. Enterasan şekilde bir takımdan ayrılan teknik direktörün, bir sonraki akşam üstünde başka bir takıma imza attığını görüyoruz. O yüzden buna çok akıl sır ermiyor. Sanırım dünyada da en kötü örneklerden bir tanesiyizdir diye düşünüyorum. Teknik direktör değişimi konusunda.
Burada deneyim zaten nedir? Büyük takıma gelirken hazır bir kadroya gelmedi. İskelet bir kadrosu yok Fenerbahçe'nin. Memnuniyetsiz geçen sezondan sonra geldi. Ali Koç'un da başarısız geçen 2 sezondan sonra, Fenerbahçe'nin kadro kalitesine yakışmayacak oyuncu transferleri, böyle hareketli bir transfer dönemi getirdi Fenerbahçe için. Erol Bulut da Alanyaspor gibi klasik bir Anadolu takımında Türkiye Kupası finali oynamış, başarılı bir teknik direktör olarak geldi. Aslında Fenerbahçe'nin transfer döneminde teknik direktöründen oyuncusuna kadar herkes kendi takımında çok başarılı sezonlar geçirdi. Hiç kötü sezon oyuncusu yok neredeyse. Belki Valencia, Peru Ligi'nde 1 gol atmış falan ama onu da Erol Hoca çok istedi ve hazır olduğu zaman da oynatıyor. Bunlardan oturmuş bir takım oluşturabilmek adına, bu oyuncular üzerinden 7-8 tanesini belirleyip ısrar etmek yerine, "ben her oyuncuya şans vereyim, her oyuncum hazır durumda olsun" mantalitesiyle hareket etti. Mesela Pelkas'ı 50 dakika, 55 dakika, 60 dakika iyi de oynasa kötü de oynasa oyundan aldı. Bu sefer sürekli oynamak isteyen oyuncular küsmeye başladı.
Sosa bunlardan bir tanesi, Pelkas bunlardan bir tanesi. Mert Hakan sezona oynayarak başlayamadı. Gençlerbirliği maçında iyi oynadı, tekrar kesik yedi. Erol Hoca mantalitesinde oyuncuların hazır olduğu şeklinde yaklaşılırsa mantıklı. Ama böyle olmadı Fenerbahçe'de. Oyuncular oynama pratiği, üst üste 4-5 tane 90 dakika oynamak isterler. Sosa'yı Trabzonspor'dan aldığın zaman Sosa, Trabzonspor'da 40 tane maç oynadı. Çoğu 90 dakika. Sen o oyuncuyu en üst düzeydeyken aldın. Ama sen 45-50 dakika oynatıp, alıyorsun oyundan. Bu şekilde oyuncuların, aldığın takımdaki performansına ulaşmasını bekleyemezsin. Novak için de aynı şey geçerli. Türkiye'de bir sol bek bir daha ne zaman 9-10 tane gol atacak. Çok özel bir Caner Erkin performansı var, Novak forma rekabetini kaybetmiş gibi gözüküyor. Novak, 7-8 maç bekleyip, oynadığı maçta kötü oynarsa da eleştiremezsin. Fenerbahçe'de bir çok problem var. Tisserand lider diyorsun, son 2-3 maçtır bireysel hata yapıyor. Gustavo, Ozan dışında "tamam" diyebileceğin oyuncu çok çıkmıyor. Caner'i de belki sayabilirsin.
Erol Hoca'yı şu yönden eleştiriyoruz; şu anda Fenerbahçe'nin en formda 3-4 oyuncusundan bir tanesi Caner. Beşiktaş derbisine Caner'siz çıktın. Açıklaması zor bir durum. Sosa'yla Caner savunma zafiyeti. Fenerbahçe savunma yaptırır zaten. Fenerbahçe savunma yapmaz. Fenerbahçe elbette savunma yapar ama top rakipteyken. Kadıköy'deysen oyun kontrolü Fenerbahçe'dedir. En formda oyuncunu Beşiktaş derbisinde oynatmazsan, kötü tercihtir. Maç sonu röportajlarında da büyük aksaklıklar var. Bir teknik direktörün maç sonu röportajı vermeden önce 10-15 dakika analizcisiyle istişare yapması gerektiğini düşünüyorum. Erol Bulut maç sonunda "biz de sorunu araştırıyoruz" dememeli. Burası Alanyaspor değil. 20 milyondan fazla insan senin ne dediğine bakıyor. "Benim çok planım var" diyorsun. İstanbul'da Konya ve Malatya senden daha çok topa sahip oluyor. Bu planını bize de açıkla da biz de bilelim o zaman. Problem burada. Erol Hoca'nın Ali Koç ve Emre Belözoğlu tarafından çok özgüveni var ama bir yerde onlar da tıkanırlar. Güçlü oyun dediğin zaman Galatasaray şu an çok güçlü. Beşiktaş potansiyelinin üstünde oynuyor. O yüzden Fenerbahçe puan olarak değil de oyun olarak hakimiyet kuramadığı sürece eleştiriler devam eder.
Çağdaş Atan'ı Alanya ile beraber değerlendirmek lazım. Alanyaspor kariyerinde düşüşe geçmiş oyuncuları kazanmayı başaran bir kulüp. Ozan Tufan güzel örneği. Şimdi Salih Uçan'dan devam ediyorlar. Gelen teknik direktörlere; hazır, doğru bir oluşumla beraber, iyi bir alternatifli kadro sunuyorlar. Sergen Hoca, Erol Hoca şimdi Çağdaş Atan. Bunun da biraz ekmeğini yiyor demeyeyim, tadını çıkarıyor diyeyim. Onlar da iyi teknik direktörler ama böyle iyi, alternatifli bir kadro yakalarsanız sizin de yeteneğiniz ön plana çıkıyor. Erol Bulut'u da parlattılar. Sergen Hoca zaten ön plana çıkıyor. Anadolu kulüplerinde çok çok önemli işler yaptı. Ben yayıncı kuruluşta Sergen Hoca'nın çok maçını seyrettim. Oyun okuması çok iyi bir teknik direktör. Oyuncu kazanma konusunda. Beşiktaş takımında şu anda herkes oynamaya hazır gözüküyor. Bunun da anahtarı Sergen Hoca'dan kaynaklanıyor. Çok başarılı bir teknik direktör olduğunu düşünüyorum. Hatta hatta Türkiye'de bir Fatih Terim gibi bir profil gelecekse, buna en yakın adayın Sergen Yalçın olduğunu düşünüyorum.
Şampiyonluğa oynayan bir takımın, genç kaleciyle bu işi götürebileceğini düşünmüyorum. Kaleci istemiyor olabilir. Bazı söylemler şu anda oynayan kaleciyi de rencide etmemek, performansını düşürmemek adına olabilir. Beşiktaş eğer şampiyon olacaksa, bu yarışın içinde olacaksa; iyi bir kaleciye ihtiyacı olduğunu düşünenlerdenim ben. Aboubakar şimdiye kadar çok iyi iş çıkardı. Larin belki kariyerindeki en iyi sezonlardan bir tanesini geçiriyor. Güven'i de kazanmak üzere Beşiktaş takımı. Aboubakar'ın annesi vefat etti, Allah rahmet eylesin. Gitti, maç ritmini zor kazanan bir oyuncuydu. Bu 2-3 haftalık aradan sonra biraz moral olarak geriye gitmiş olması, Aboubakar'ın dönüşünün nasıl olacağını bilemiyorum. O yüzden de bir santrfor konusunda ben de bir transferin olması gerektiğini düşünüyorum.
N'Koudou biraz istekli oynarsa, kanat forvete ihtiyaç yok. Gökhan Töre dönebilirse, bunlar hep iyi senaryolar. Beşiktaş'ta Gökhan Töre transferinin hiçbir hayrı olmadı. Beşiktaş'a gelmeyi çok istedi. Bazı oyuncu için doğrudur, bazı oyuncu için değildir. Arda Turan, Galatasaray'a gelmek istedi. Geldi ve katkı veriyor. Bunun için çok uğraştı. Gökhan Töre çok gelmek istedi. Ama çok fazla katkı veremedi. Belki bir fedakarlık yaparak geldi ama, yaptığı fedakarlığın karşılığında Beşiktaş hiçbir şey kazanamadı. Çok özel bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. Oynama istikrarı, anadolu kulüpleri senin karşında şu an anadolu kulüplerinde oynamış bir oyuncu var. Oralarda iyi oynasan bile, İstanbul'a geldiğin zaman lider oyuncu özelliğini ortaya koyamayabilirsin. Üzerindeki baskı az. 2 kazandın, 1 kaybettin. Bir şey olmaz ama burası çok başka. Burada köşe yazılarındasın, burada sürekli televizyonlardasın. Sürekli YouTube kanallarındasın. En ufak bir davranışın, performansın irdeleniyor. Burada baskıyı kaldırmak çok kolay değil. İyi örnekleri de var aslında. Sivasspor'da şampiyonluğa oynamış Emre Kılınç'ın Galatasaray'a gelir gelmez formasını hiç yadırgamaması ve çok iyi performans vermesi çok iyi bir örnek. Mert Hakan Yandaş'ın Fenerbahçe'nin dalgalı performansına kurban giden bir görüntüsü var. Oturmuş, istikrarlı bir Fenerbahçe olduğu zaman, o da belki formayı yakaladığı an istikrarı bulabilir ama Fenerbahçe'nin durumu çok karışık. Her hafta başka bir oyuncu performansını konuşuyoruz. Ya da Erol Bulut'un başka bir hamlesini olumsuz anlamda konuşuyoruz. Çok fazla değişiklik yapıyor, bazı oyuncuları erken çıkarıyor. Oturmuş bir kadrosu olmamasına rağmen her hafta farklı bir 11. Bir türlü Sosa'yı kazanamayışı. Bir sürü problemi var Fenerbahçe'nin. Buna rağmen iyi puan aldı. Aldığı puan, Erol Bulut'un tartışılmasını çok engellemedi.
Özel hayatında yaşadıklarını sahaya aksettiren ilk oyuncu değil ama bundan kurtulmak için bir yardım alıyor mu? Sergen Yalçın bu kadar oyuncuyu kazanmışken, Adem Ljajic için de bir adım attı. Fakat Adem Ljajic hiç Beşiktaş'a doğru yaklaşmadı. Kulüp açısından üzüntü verici. Beşiktaş, Adem Ljajic'in karşılığını alamıyor. Parasını ödemek zorundasın, bir yandan da. Öyle bir ekonomik dönemden geçiyoruz ki bir oyuncuya milyon eurolar verme lüksün de yok. Kazanmak istiyorsun, kazanamıyorsun. Beni yanıltmış nadir futbolculardan bir tanesidir. Sezon başında takım listeleri TFF'ye giderken, "Adem Ljajic yazılacak mı, yazılmayacak mı" diye bir tartışma oldu. Dedim ki "Adem Ljajic'in yazılmaması gibi bir lüksü yok Beşiktaş'ın" dedim. Çok pişmanım. Beni yanılttı. Yaptığı iş inanılmaz. Özel hayatını düzelteceksen, futbolunu düzelteceksen yaptığın işten keyif almak zorundasın. Adem Ljajic bundan bırakın keyif almayı, çok başka alemlerde yaşıyor. Bundan sonra artık antrenmanda bile göremeyecek olabiliriz. Yazık oldu Lens'e, Mirin'e, Douglas'a, Boyd'a. En azından Beşiktaş bir tanesini kadroda tutardı. Lens'in performansından memnun olmadığımı söyledim. Ama antrenmanına çıkışından, niyetinden şüphe edeceğim bir oyuncu değil.
Boyd'a daha çok yazık oldu. Trabzonspor maçında gol attı, Beşiktaş'a karşılaşmayı kazandıran anahtar oyuncu oldu. Hiç oynamayan Adem Ljajic'e kurban gitti. Bilemezsiniz Adem Ljajic'in de nasıl bir tavır sergileyeceğini. Bu konuda Sergen Yalçın'ın da çok hatalı olduğunu düşünmüyorum. Denersin oyuncuyu, konuştuğunda belki oyuncu inandırmıştır. Oğuzhan Özyakup ve Adem Ljajic'i kazanırsa Sergen Yalçın, oyuncu kazanma konusunda tavan yapmış bir teknik direktörden bahsedeceğiz. Oğuzhan'ı da kazanmak için Beşiktaş çok bekledi. Hala da tam olarak kazandığını düşünmüyorum, Sivas maçında attığı gole rağmen.
Büyük takımlarda oyuncular, teknik direktörünün oynatmak istedikleri oyuna inanırlarsa tamamdır. Yaptıkları işten keyif alırlarsa, o zaman iyi oyun gelir. Bu işi yapan oyuncular, bu işten keyif alınca iyi oyunlar çıkıyor. Son örneği; bana göre Şenol Güneşli Beşiktaş'tı. Şampiyon olurken, öyle oynadılar ki hep aynı oyun üzerinden. Bunu Ersun Yanallı Fenerbahçe, Nisan şampiyonluğunda yaptı. Bu özel oyunlardan sonra Erol Hoca'nın bugün oynattığı oyun tatmin etmez. Alanya'da başarılı olduktan sonra herkesi getiremedi mesela. Oraya Aurelio getirildi. Ama teknik direktörlük konusunda ne vereceğini veremezsin. Volkan da orada. Erol Bulut'un bu oyuncularla uyum içerisinde çalışıp, çalışmadığını biz bilemeyiz. Ama dışarıdan çok başarılı gözükmüyorlar. 4'ünün de aynı anda konuştuğu sahneler var saha kenarında. Oyuncu da burada biraz dağılır. Teknik direktörün biraz baskın olacak. Teknik direktörün konuşmadığı anlarda yardımcı antrenörün bir şeyi olur. Emre Belözoğlu soyunma odasına girer. Zaten 6 ay önce soyunma odasındaydı. Bunlar da bir sıkıntı yok ama herkesin aynı anda konuştuğu takımlarda teknik direktörün gücünü oyunculara yansıtması hiç kolay değil.
Güçlü oyunun tarifi şu; Belhanda, Emre Kılınç, Arda Turan ve Feghouli. Topla ilişkisi çok iyi, kolay top kaybetmeyen, top gelmeden düşünebilen, santrforu pozisyona sokmayı başarabilen bir gruptan bahsediyoruz. Kolay goller buldular, iyi galibiyetler aldılar. Şampiyonluğun anahtarını çözebilen oyuncuları var. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nden elenmeleri onları hırpaladı. Sakatlıklar, Covid. Galatasaray'da hiç bitmeyen bir şey var. Falcao gidecek mi? Belhanda gidecek mi? Diagne'yi satar mıyız? Feghouli ve Belhanda indirim yapacak mı? Hiç bitmeyen hikayeler var.
Galatasaray'da bunu hep görüyorum ben. "Yayıncı kuruluş bize karşı deyip" inanılmaz bir birleşme yaşayıp, şampiyon olurlar. Türkiye'de krizleri en iyi yöneten takım Galatasaray ve Fatih Terim. Türkiye'de az hata yapan takım Galatasaray. Galatasaray'da çok saha içi lideri var. Marcao çok beğendiğim bir stoper değil ama saha içi liderliğine soyunmuş gibi. Donk hangi pozisyonda oynarsa oynasın saha içi lideri gibi oynuyor. Taylan Antalyalı sezonun sürprizi. Transfer yapmanıza gerek kalmadı. Taylan Antalyalı çözdü orayı. Arda Turan maç temposunu yakaladı. Emre Kılınç gelir gelmez uyum sağladı. Diagne işin ucundan tutuyor ama yine de tutuyor. Falcao oynadığı zaman nadir de oynasa iş yaptı. Santrfor performansından memnun olmayabilirsin ama attıkları gol sayısına bakarsan yine iyi. Bu takımın 4. santrforu dediğin Oğulcan, Trabzonspor maçının yıldızı. Emre Taşdemir, Oğulcan Çağlayan, Emre Akbaba sahada ama Galatasaray çok güçlü bir oyun oynuyor.
Eşi benzeri olmayan bir döneme gireceğiz. Elindeki tüm oyuncuları kullanabilen teknik direktörler, biraz daha avantajlı olacak. Ben biraz burada taktiksel başarılardan ziyade, bireysel performansların ön plana çıkacağını düşünüyorum. Feghouli atacak bir tane, bitecek maç. Aboubakar atacak bir tane, maçı bitireceksin. 3 günde bir maç oynayacak oyuncuların geri düştükten sonra, maçı çevirecek fizik güçleri olmayabilir. Dayanıklılıkları bir parça sekteye uğrayacak. İlk golü atan takımların, maçı çevirme izni vermeyeceğini düşünmüyorum. Galatasaray, Fenerbahçe ve geride kalmış olsa bile Başakşehir'in kadro kaliteleri çok iyi. Beşiktaş'ta Sergen Yalçın'ın her oyuncudan sinekten yağ çıkarır gibi performans aldığı için, Sergen Yalçın performansı da yarışa Beşiktaş'ı ortak ediyor. Başakşehir puan olarak çok geride kaldı.
Trabzonspor'un bu kadro yapısıyla, o yarışa girebileceğini hiç zannetmiyorum. Abdullah Avcı'yı da kötü kadro mühendisliğine kurban etmemek lazım Trabzonspor'da. Çok kötü transferler. Kadro kalitesine yakışmayan transferler. Şimdi onların bir kısmını kadro dışı bıraktılar. Hala bir kısmı, yokluktan oynuyor. Abdullah Hoca ne yapsın? Abdullah Hoca 2 veya 3 transfer dönemi geçirmeden, istediği transferleri yapmadan eleştirmenin hiçbir anlamı yok. Transferleri Eddie Newton yapmadı. Çok iyi bir spor adamı. Görüşleri doğru ve güzel ama kredisi ne kadar? Bu kötü kadroyla iş yapamadı diye Newton'ın teknik direktörlüğünü eleştirmenin bir mantığı yok. Sosa, Novak ve Sörloth'u kaybettikten sonra, Pereira geçen seneki Pereira değil. Nwakaeme, Ekuban aynı şekilde. Abdülkadir Ömür sendeliyor. Saha içi liderlerini kaybettikten sonra, diğer oyuncuların falsoları ortaya çıktı. Trabzon'un bitmek bilmeyen bir taraftar fanatizmi vardır ki şehirde dolaştırmazlar adamı. Bir takım, altyapıdan bir oyuncu yetiştirir. Necip Uysal gibi 10 sene konuşulur. Her sene oyuncu yetiştiren Trabzonspor camiasında, taraftarın altyapıdan yetişen oyuncuya tahammülü yoktur. Abdulkadir Parmak gitmek istemiş. Hanımına kadar eleştiriler... Şimdi ne oldu? Top ayağına yakışan Abdulkadir Parmak'ı bile beğenmiyorsun. Kimi alacaksın? Kimle oynayacaksın? Trabzonspor'un 6 tane şampiyonluğuna, yabancı oyuncular mı şampiyon yapmış Trabzonspor'u? Hepsi kendi içinden yetiştirdiğin oyuncular. Trabzonspor 1 sene şampiyonluğa oynuyor, kaçırınca 5 sene daha eziyet çekiyor. Acaba suç kimde? Şampiyonluğa oynamış ama kaçırmış takımı dinamitlersen, sıfırdan başlamaya kalkarsan baş edemezsin onlarla. Trabzonspor'da Ünal Karaman'ı göndererek yanlış hamlelere başladılar, o günden sonra doğru bir hamleleri yok zaten.
Azardan ziyade Sumudica'nın oynatmaya çalıştığı oyuna çok uygun bir oyuncu grubu var. Güray Vural hem sol önde, sol bek oynayabilecek bir oyuncu. Mirallas gibi çok özel bir oyuncusu var. Maxim gibi şutörlüğü olan hem oyunu iki yönlü oynayan oyuncuları var. 3-5-2'nin en kilit oyuncuları tabiri caizse iç oyuncularıdır. Sol iç. Gaziantep'in orta sahası hem skora dokunuyor, hem işin savunma kısmında agresifliklerini konuşturuyor. Topla rakip sahada en az oynayan takım. Hiç evelemeden direk rakip kaleye giden takım olduklarını gösteriyor. Bunun karşılığını alıyorlar. Muhtemelen buna uygun da antrenman yapıyorlar. Sumudica'nın sezon sonunda sözleşmesi bitiyor. Antep'li yöneticiler, "Sezon sonu gelsin bakarız" demiş.
Çok ilginç. Anadolu kulüpleri için çok tercih edilebilecek bir teknik direktör. Bir kere çok renkli. Senin maçını da sadece Sumudica üzerinden izlettirir sana. Bakarsın ister istemez. Çok tercih edilen bir teknik direktör olacak. Bizde şu var başarılı olan teknik direktör ya da oyuncu değil de yöneticiymiş gibi gösteriliyor. Türkiye'de herkes futbolu biliyor. İnşallah Antep'te istikrarlı çalışır. Hiç vazgeçmiyorlar. Çok yukarılarda kalmasını beklemiyorum. İlk 3-4 arasında kalmasını beklemiyorum, inşallah beni yanıltırlar. Çift santrfor oynuyorlar. Top kendilerine geçtiği ve %60 topla oynadıkları maçlar olacak. Rakibini bozmak, skor üretmekten daha kolaydır. Favori gösterildikleri maçlar olacak. Kayseri, Denizli bazen Rize mesela. Bu takımlara karşı neler yapacak. Ligin daha 3'te biri.
Süper Lig'de şampiyonluk yarışında sürpriz beklemiyorum. Şampiyonluk yarışından çok düşmeme mücadelesinin renkli geçeceğini düşünüyorum. Bu sene 4 takım düşecek. Birbirine yakın çok takım var. Bu sene çok fazla final izleyeceğiz. Son 8-10 hafta çok fazla final izleyeceğimizi düşünüyorum. Ligin tadı tuzu olacak. Bu kadar fazla takımla oynanan ligin çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Alınan karar olağanüstü bir dönemden geçtiğimiz için kabul edilebilir gibi gözüküyor. Oyuncuları çok fazla zorlarsanız; sakatlık, oyun kalitesinin düşmesi gibi şeylerle karşı karşıya kalırsınız. Olacak. TFF'nin de sazı eline alması lazım. Ahmet Nur Çebi söyledi, Hasan Kartal destekledi. Kadrosuna yazamadığı ama parasını ödediği oyuncuları takımlar oynatmalı. 9 tane Covid'li çıktığı zaman hükmen mağlup olacağını söylüyorsun. Adamın yan sahada parasını ödediği ama listeye yazamadığı isimler var. Neden onları kullanamıyor? İnşallah bununla alakalı bir çalışma yaparlar. Beşiktaş; Mirin, Lens, Boyd ve Douglas'a 6-7 milyon euro para ödüyor senede bu oyuncuları neden kullanmıyor? Belki kulaklara kar suyu kaçırırız.
Adana Demirspor. Benim hayalim budur. Çok özel bir camia. Artık çıksınlar ve 2021'de inşallah Türkiye'nin en ateşli taraftar grubu olan Adana Demirspor taraftarını da Süper Lig'de görmek isterim. Pandemi bitsin gönül rahatlığıyla Anadolu'ya gideceğim.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!