Ağla Ronaldo ağla! (Attila Gökçe)
2014 Dünya Kupası’nda FIFA, hakemlerin kart göstermede biraz ağırdan almasını tavsiye (!) etti. Maçların nasıl çorbaya döndüğünü, hatırlıyoruz. 2016 Avrupa Şampiyonası’na da aynı felsefe egemen oldu. Efendim oyunun akışını bozmamak gerekiyormuş! O nedenle en sert faulleri, itip kakmaları bile görmedi Clattenburg. Dövmeleri görünmesin diye yaz-kış uzun kollu tişört giyen İngiliz hakem belki de “kol kırılır yen içinde” atasözümüzü uyguluyor. Hakeme takmak gibi derdim yok. Ama el insaf! Cristiano Ronaldo’ya sinsi ve sert darbeyle yüklenen Payet’e bırakın kart göstermeyi, faul bile vermedi centilmen! Majör turnuvalarda ev sahibinin azıcık desteklenmesini anlarım da, Ronaldo’a yapılan futbol dışı gaddarlığın seyredilmesini hiç anlayamam. Ronaldo’nun 17’de darbeyi alıp tedaviden sonra ancak 5 dakika dayanarak 25’de oyundan çıkması, finalin ruhunun çalınması demekti. Quaresma girdi oyuna. Beklenen inceliklerinden birini “bisiklet vuruşu” ile gösterdi. Lloris yemedi. Ama asıl beklenmeyen, doksan dakikaya damga vurup Portekiz’in ruhunu yeniden ayağa kaldıran kaleci Patricio oldu. Griezmann, Giroud, özellikle Sissoko vurdular, asla teslim olmadı. Gignac’la aranan umutlara da limon sıktı. Onu izlerken, Turgay Şeren abimizi anımsadım... Berlin’deki unvanını acaba Patricio’ya mı devretmişti? Evet daha çok top kullanan, pozisyona giren, şut atan, çerçeveyi (kaleciyi) bulan Fransa’ydı. Ama ev sahibi olmanın da dertleri var işte. Beklenti büyük... Baskı büyük.. Dakikalar uzadıkça Fransa sinirleniyor, Portekiz ise inanılmaz bir direniş gösterisi sunuyordu. Dahası, Ronaldo’nun sakatlanıp çıkması takıma ayrıca motivasyon kazandırmıştı. İnanılmaz dayanışma örnekleri verdiler. Pepe, Carvalho, Cedric, Guerreiro, ama ille de Nani... İlle de Quaresma, ille de Eder! Fransa, finallerde “harika çocuk” olarak takdim edilen Giroud’la, yıldız golcü Griezmann’la, Payet’le, Pogba ve Matudi ile büyük hayal kırıklığı yaşıyordu. Uzatmalarda Portekiz, önce Guerreiro’nun frikiği ile diş gösterdi. (Lloris’in en büyük kurtarışı) Sonra da Santos’un hamlesi, Eder’in inanılmaz sağ füzesi!.. Evet Ronaldo yine ağlıyordu. Ama gözyaşları mutluluktan dökülüyordu şimdi! Bazen ağlamak da güzel oluyordu! (Milliyet)