14.09.2020 - 13:21 | Son Güncellenme:
Süper Lig başlarken, spor yazarı Cem Dizdar Skorer TV'den Nergis Aşkın'ın sorularını yanıtladı. İşte o röportaj: - Fenerbahçe'nin transferlerini, Emre Belözoğlu'nun politikasını ve Erol Bulut'u yorumlar mısınız?
- Bu çok karışık bir şey. "Erol Bulut bizi çok yoruyor" dediğin anda, geçmiş dönemlerindeki antrenman eksiklerini de anlatmış oldun. Demek ki yorulmaya alışkın olmayan bedenlerle karşılaşmışlar ya da kim söylediyse o sözü; o kadar yorgunluğa alışık birisi değilmiş. Yunan kondisyoner Pantelis Pantelopoulos çok özel birisi. Antrenmandaki halini ve tavrını görüyorum. O tür kondisyonerlerin elinden oyuncuların kaçması kolay değil. Bizim antrenmanlar, sanıldığı kadar da güçlü antrenmanlar değil. O nedenle sanki izleyenler zor bir lig izliyorlarmış havası yaratsınlar da, öyle şeyler olmuyor. Oyunun kalitesi, seviyesi belli.
Erol Bulut; iki takım Malatyaspor ve Alanyaspor ile buraya gelmiş. İkinci devrelerinde takımları türbülansa girmiş bir teknik direktör ama bir düzen içerisinde takımı oynatan, birkaç tane planı olan, çeşitli oyuncularla oynanabileceğini gösteren bir teknik adam. Fenerbahçe'de ne yapabilir, ne yapamaz çok kestiremiyoruz. Onun için antrenman planları biraz farklı oluyor.
Teknik adamlar ilk devre boyunca kendilerini korumaya alır. Takımdan uzaklaştırılmamak için öncelikleri; alabilecekleri kadar galibiyet almak. Bu planlarla hareket eden teknik adamların; daha önceki performanslarıyla, Fenerbahçe performansını düşünmek çok gerçekçi gelmiyor. Fenerbahçe'de kazanamazsan gidersin. Galatasaray, Beşiktaş, Chelsea, Manchester United, Barcelona için bu böyle çünkü bunlar yatırım takımları.
Büyük paralar harcanıyor, büyük transferler yapılıyor. Özellikle bizdekiler çok borçlular ve maç kayıplarına tahammülleri yok. Sürekli kazanmak zorundalar, borçlarını kapatmak için. Esasen bizim sistemimiz, bu borçtan dolayı birbirini öğüten bir sisteme dönüşüyor. Bu 4 takımın, mümkünse 4'ünün yukarıda kalması lazım. İlk 5'te, ilk 6'da sürekli kalması lazım. Yarışmada puanlarının yakın gitmesi lazım ki; bundan yayıncı memnun olsun, sponsorlar memnun olsun. Geçmiş senelerde o ara açılıyordu. Fenerbahçe düşerdi, yukarı tırmanmaya çalışır; sona doğru ligdekiler kaybetmeye başlayınca yukarı doğru çıkardı. Bunlar Fenerbahçe gibi bir büyüklükte kabul edilebilir şeyler değildi. Erol Bulut'la ne olur? O da şimdi, puanlarla yukarıya doğru gidip, 5 maç 10 maç kazanarak, önce yerini garanti etmek, sonra farklı oyunların icraatini tesis etmek istiyor.
Emre Belözoğlu'nun Fenerbahçe'deki durumu, kaydı yaptığımız an itibariyle belli değildi. Fenerbahçe'nin Emre Belözoğlu diye bir çalışanı var, fakat çalışma niteliğini bilmiyoruz. Kimi gazeteciler; sportif direktör yazıyorlar. Niye yazdıklarını ben de bilmiyorum. Fenerbahçe Kulübü, bir sportif direktör açıklamış değil henüz. Gazeteciler bunu neden zorluyorlar gerçekten anlayamıyorum. Olmayan bir unvanı, bir kulüp çalışanına neden atfediyorlar. Belki de olsun isteniyor.
Böyle bir hava, atmosfer oluştu. Sporfif direktörlük lisansı olduğu için; ki o da garipti. Sportif direktörlük lisans kursunda Emre Belözoğlu konuşmacılardan biriydi. Hem kursiyerdi, hem konuşmacıydı. Enteresan bir ülke burası böyle tuhaflıklar oluyor. Komik yani bu olup biten. Ama ülke bu komiklikleri kaldırıyor. Semih Özsoy görevden yakın bir zamanda ayrıldı. Kim, niye, nasıl yapıyor ben kendi adıma çok anlamış değilim.
Fenerbahçe, Ali Koç başkan seçildikten sonra; belirli periyotlarla, sürekli görüş değiştirerek yoluna gitti. Bugün geldiği noktada; en baştaki tezlerinin, artık 2 tur 360 derece dönüp tam tersine gelmiş durumda. Sadece çok transfer yapmış olmanın, beklenti anlamında artısı oldu. Bence yine belirsiz bir sezona giriyor. Beklenti olmasının nedeni, çok transfer yapmış olması. Aldıkları oyuncuların çoğu, ligin tanınmış, derinlikli oyuncuları.
36-37 yaşındaki oyuncularla, 20 yaşındaki Ferdi gibi oyuncuların kondisyonunu ayarlamak, kondisyonerler için çok zordur. Yaş ortalaması yüksek takımlardan oyuncu çıkaramamamızın sebebi, yaş ortalamasına uygun antrenman planlarının olmamasıdır. Fenerbahçe bence ligin ilerleyen dönemlerinde bunun sıkıntısını yaşayacak, çünkü lig uzun. Takım sayısı arttığı için, kimsenin anlamadığı belirsizlikler olacak.
Seyircisiz bir lig olacağı için, taraftar etkisi gibi bence çok anlamsız olan, bir önem atfedilen, olumlu etkisinden çok, yıkıcı etkisi olan bir şey bizde taraftarlık. Topu ayağından kaçıramazsın. Öyle bir hata yapamazsın. Hata yaparsan, takımı bozmak için tribünde hazır bekleyen bir kitle vardır. Fenerbahçe'de bu kitleden çok çekmiş Frey var. Dilimizi anlamadığı için. Teknik direktör kadrosunun daha kolay karar vermesi kolay olacaktır. Kütle kalabalık, belirli sayıda oyuncularla antrenman yapmak gerekiyor ki antrenmanın kalitesi yükselsin. Yoksa bu kalabalıkta antrenman olmaz. Herkes topu kendisine ister. Erol Bulut'un bu işin altından kalkacağını düşünüyorum.
Bildiğim, öğrendiğim şöyle; bütün idmanları kendi yönetmek istiyor. Bunu biraz her zaman sorunlu bulurum. Her şeyi takip ettiğinizde, bir çok şeyi gözden kaçırmış olursunuz. Yanınızdaki parçalara güvenerek, onların bilgileriyle kendi bilgilerini birleştirebilir. Fenerbahçe'de öyle bir hava görmüyorum. Her koşulda Fenerbahçe şampiyonluk adayıdır zaten.
- Beşiktaş'a geçelim... 'Sergen Yalçın'lı bir Beşiktaş'ı tam anlamıyla bu sezon izleyeceğimizi düşünüyorum. Kendi kadrosunu oluşturmaya başladı. Forvet eksiği var. Aboubakar yok dediniz' ama...
- Transfer haberleri, menajerlerin yönettiği haberlerdir. Kulüplerin yönettiği, teknik adamların yönettiği haberler değildir. Çok azı öyledir. Aboubakar haberi varsa da bazı menajerlik ilişkileri yönetiyordur.
- Kalinic'in transfer edileceği iddia ediliyor. Sergen Yalçın'ın istediği Welinton ve N'Sakala transferleri de çok konuşuldu.
- Ondan da emin olma N'Sakala'yı bence istememiş olabilir. N'Sakala yönetici transferi olabilir. Ben Sergen Yalçın'ın N'Sakala'yı istediğinden çok emin değilim. Welinton'u istemiştir. N'Sakala'nın Erdal Torunoğulları transferi olduğunu biliyorum. Lig devam ederken, N'Sakala belirlenmişti. Parasını normal buluyordu yöneticiler, bence astronomik. Çünkü 1 milyon 750-1 milyon 850 bin euroları normal saymak gibi eski yanlışlarla davranıyoruz. Welinton, Sergen Yalçın'ın tasarrufu olabilir.
Sergen Yalçın santrforun kim olduğunu tarif etmedi. Cisse, Kalinic santrfor. Hepsi ayrı tipte oyuncular. Oyunu tarif edip, ona göre oyuncu aramak varken. Biz oyuncuya göre bir oyun imal etmeye çalışıyoruz. Beşiktaş'ın 3 tane santrforu var. Larin, Umut Nayir ve Güven Yalçın var. Bu 3 oyuncuyla, ayrı oyunlar oynayabilirsin. Güven Yalçın'la takım kısa hücumculara evrilebilir. Çok çalışkan bir çocuk. Cyle Larin, Umut Nayir ve Güven'in karmasından bir ikinci oyun imal edebilirsin ama bizde sürekli bir yetersizlik var. Ligde takım üçüncü olmuş. Bunlarla geçen sene oynamış olsaydık, algıyı düzeltebilirdik. Onlarla oynamış olsaydı, N'Sakala'yı talep edilmezdi. Rıdvan Yılmaz'ın yedeği imal ederdi takım.
Beşiktaş sezon başı hiç hazırlık maçı yapmadı. Bazı antrenmanlar yaptı. Her takım gibi antrenman yaptı. Bu sadece Covid-19'la ilişkilendirilecek bir şey değil. Bir takımın testlerinin maliyeti 10 bin liraymış. Zikredilen paraların yanında hiçbir şey. Trabzonspor'un Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyeceği %90'ının üzerinde bir ihtimalle biliniyordu. Beşiktaş hiçbir hazırlık yapmamış Şampiyonlar Ligi'ne gidebilirim diye. Yüzde 10 ihtimal değildi ki Trabzonspor'un gidemeyeceği.
Biraz orada öngörü eksikliği. Fenerbahçe'de olduğu gibi, bütün bunlar ortadayken bir kestirimde bulunmak benim için zor. Galatasaray için de kestirimde bulunuyorum. Tek güvendikleri şey şu olur "Biz büyük takımız, diğerleri nasıl olsa tökezler". İzlediğim Beşiktaş bende umut vermiyor. Daha yolu var, biraz daha oynaması lazım. Bence kulüplerin sosyal medyadaki tuzaklara düşmemesi gerekiyor.
Biraz daha zamana ihtiyacı var. Ben beden dilinden bunun kolay olacağını düşünmüyorum. Sergen Yalçın'ın basın toplantılarında geçen senenin 3-4. haftalarındaki Abdullah Avcı'nın ruh halini gördüm orada. Böyle olmaz bu iş. Her eleştiriyi, karşılamakla olmaz. Eleştiri sözlerle değil, sahadaki oyunla, icraatla karşılanır. Balotelli bence gereksiz bir oyuncu çünkü paran yok. Formayla falan olmaz. Gereksiz şeyler bunlar. Oynar ama gerek yok. Niye Hollanda ya da Belçika'ya gitmez de Balotelli, Türkiye'ye getirilmeye çalışılır. Forma satışından gelen para kulübe değil, üretici markaya yazar. Büyük gelirlerdeki küçük paylardan bir tanesidir. İnsana anlata anlata, futbol ekonomisi böyle bir şeymiş gibi lanse ettiler. Böyle oyunculara ülkenin ihtiyacı da yok. Almanya'daki gençleştirme örneğine bakmalıyız. Balotelli gelse Sergen Yalçın oynatacaktı.
Şenol Güneş, Beşiktaş döneminde stoperlerinden birini sabah idmanda gördü. Bilmiyordu o stoperin geleceğini. Teknik direktör; takımın kontratlı elemanını oynatarak yükseltmek sorumluluğundadır. 10 nokta transferini ne yapacaksın? Elindekilerle oyna. Bir teknik adam, elindeki kadroyu beğenmiyorsa; onun bilgisini sorgularım ben. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzons 1-2 oyuncuda sıkıntı görür, bu asla 3-4-5 olamaz yani. 35-36 yaşındaki futbolcularla 2-3 senelik bir planlama kuramazsın. Beşiktaş'ta mesela bir çok oyuncu gitti. Takım gençleşecek derken yine aynısı oluyor. 30-31 yaşındaki oyunculara tecrübe diyorlar. Bir ülkenin her yerinden tecrübe akar mı? Biraz gençlik, atletizm aksın. Ülkenin temel sorunu her şeye aç, bilgiye tok.
Hiç kimse bir şey öğrenmek istemiyor. Bilgiyle hiç kimsenin işi yok. Almanya'da gol bilgiyle atılıyor. Denizin diğer tarafına geçtin, 45 dakika PAOK'ta topu göremedin. Ne oldu? Bilgiyle oynanıyor bu oyun. PAOK takımının yarısı yoktu ama ne oynadılar gördün. Devrede Oğuzhan'ı oyuna alınca bir şeyler yapmaya çalıştın.
- Galatasaray şu aralar biraz sessizliğini koruyor ama en çok Arda Turan transferini konuştuk. Eski Arda Turan'ı görebilecek miyiz? Falcao'yu izleyebilecek miyiz?
- İkisini de bilmiyorum açıkçası. Eski bir şeyi ancak heykelde görürsün açıkçası. Gittin Roma'ya heykeller var. Heykelde olur o, insanda olmaz. İnsan yaşlanır, kası zedelenir, dünya algısı değişir. İnsan olgunlaştı artık oyuna da, futbola da farklı gözle bakıyor. Doğru olabilir. Bunda bir sorun yok. Arda Turan aynı zamanda yaşlandı da. Şampiyon olan takımda çok az süre aldı. O bir yılı kaybetti. Arda Turan becerikli, yetenekli, oyun bilgisi var, İspanya'da üst düzey iki takımda süre aldı. Bir gün ayakkabıyı tekrar çıkarmayacağının da garantisi yok. Hakeme ayakkabı fırlatmayacağının garantisi yok. Bilmiyoruz çünkü olgunlaştığını kabul ediyoruz.
Bir gece, sabahları karakolda magazin haberlerine konu olmayacağının da garantisi yok. Bunların hepsi takımın gidişatına bağımlı şeyler olacak. Arda Turan'ı da, Falcao'yu da görsem iyi olur. Bu benim kestirebileceğim bir şey değil. Ülkenin atmosferi buna müsait değil. Arda gibi popüler hayatların, bu atmosferde kendi hayatlarını doğru süzgeçten geçireceklerini hiç zannetmiyorum. Büyük ihtimalle, gözleri sosyal medyada. Aynı zamanda bunlar futboldan öte başka işlerde de para kazanıyorlar. Bütün bunlar oyuncuları zihnen bir yerlere götürüyor. Diyelim ki bitcoin aldık, sahada oynarken bir yandan da aklımız bitcoinde oldu. Bitcoindeki, bankadaki param. Futbolun dışında da başka tür hayatları olduğu için kafaları çok çabuk karışıyor. Zihinsel donanımları da sallantıya müsait olduğu için ben ön göremiyorum.
Zaten Arda Turan yaşındaki bir futbolcuya da bu kadar bel bağlanmaz. Belirli maçlarda, belirli periyotlarda takıma katkı veren isim olur. Geçen seneden Adem Büyük. Bir oyuncudan 5-6 maçtan fazlasını bekleyemezsiniz. Arda Turan bir insan. Sadece Galatasaray oynamıyor. Galatasaray bir takımla oynuyor. Ryan Donk'a karşı bir analizi var. Adlar artık yetmiyor. Messi de yetmiyor artık. Cristiano Ronaldo da yetmiyor artık. İtalya'ya yetiyorsa, Şampiyonlar Ligi'ne yetmiyor. Tamam oynarlar, bunları izlemek çok zevkli ama takım için yeterli değil. Kalıcı ve sürdürülebilir bir futbol için bu yeterli olmuyor. Ryan Giggs 40 yaşına kadar oynadı. Manchester United dünyanın en iyi takımıyken, nerelere kadar indi. Böyle de düşünmek gerekiyor. Balotelli de olduğu gibi reklam ve sponsorluk görünümlerini arttırmak için yapılan transferler. Wesley Sneijder, Didier Drogba transferleri Ünal Aysal döneminde sadece saha içi skor için değil, kulübün reklam ve sponsorluk ilişkilerinde görünülürlüğünü arttırmak içindi. O nedenle Fenerbahçe'nin borsadaki ilgili kağıdı yükseliyorsa, o üst üste transferlerle artı değer üretmiş o ara kendine.
Borsa işlerini anlamıyorum ama mutlaka bir artı değer üretmiştir kendi adına. Falcao'yu göreceğimizi zannetmiyorum, Arda Turan'ı da belirli maçlarda göreceğimiz gibi. Bence orada biraz kalbine girebilirlerse, ayırt edici oyuncu biraz Mbaye Diagne olabilir. O hala potansiyelli genç, bir dönemi bekliyormuş gibi. Ama takım yardım ederse olur. Trezeguet'in, Kemal Özdeş'in takımında olduğu gibi olursa, olabilir. Değişik bir şey oldu Galatasaray'da. Albert Riera'nın gelişini merak ediyorum. Çünkü teknik direktöre biat eden, teknik direktörün yanında suskunlaşan bir şey oluyor. Epey bir süredir üst düzey teknik adamlarla antrenmanlara çıkmış oradaki ilişkileri bildiğini düşünmüş Albert Riera, gelip burada bize benzemezse Fatih Terim'e yardımcı olacağını düşünüyorum. Bize benzeme riski de yok değil. Belki benim gibi aksidir. Ben hocasına çok müdahale eden antrenörler de tanıyorum. Bizde ağırlıklı olarak yardımcılar çok suskun. Bizde maç başlar, teknik adam onun çizginin köşesinden geri gelmez. Arada bir su içmenin dışında, yedek kulübesine gelip fikri birliktelik var gibi gelmiyor bana. Fatih Terim'in meseleleri yeni katkıyla daha çok önemseyeceğini düşünüyorum.
- Çok yoğun geçecek bir Süper Lig izleyeceğiz. 21 takım, 40 maç haftası. Gözlemlediğimiz kadarıyla geçen sezonki gibi Anadolu takımlarının da ilk sıralarda olduğu bir sezon izleyecek miyiz?
- Ben izleyeceğimizi düşünüyorum. Bu kadar çok takım olunca birkaç tanesi, özellikle 5-7 arasında olacaktır. Sadece Trabzonspor artı üç İstanbullu'nun forse ettiği bir lig olmaz. Sonuçta izlediğimiz Sivasspor, Fenerbahçe'ye kaybetmiş olsa da geçen seneki oyununun benzerini oynuyor. Birkaç tane ayrıntıyla orada yapabileceğini düşünüyorum. Alanyaspor'da birkaç tane giden oldu. Gidenlerin hepsinin yerine tarama yapan bir takım. Merih Demiral gitse de Welinton'u bulup getiriyorlar. Welinton, Alanyaspor'da farklı, Beşiktaş'ta farklı olur. Sonuçta Alanyaspor hep kendi alanında oynuyor. Yeni gelenlerden Karagümrük'ü izlemek lazım. Ligin diğer kalanlarından; geçen seneki oyunları aşabilmek için transferler yapıyorsa teknik adamlar ben orada her zaman sıkıntı görürüm. Geçen seneki oyunu türevleyebilecek, bu oyun geliştirilir diyeceğim takım sayısı bizim ligimizde biraz az. Başlarda; 5-10 maç birileri bir şeyler yapıyor.
Ligin sonuna doğru kim kalır şu an kestiremedim. Lig çok uzun, arası az. Biz çabuk yorulan insanlarız . Bak hemen yorulmuş Fenerbahçeliler. O yorgunluk, ötekinin yaptığını anlatmıyor. Başakşehir zaten olgun bir takım. Chadli 31 yaşında. Demek ki onların başka bir planı var. Yine şampiyon olma, potada olmak istiyorlar ki bence ilk 4'ün en aday takımlarından biri. Orada da 1-2 maç kırılırlar ise, Okan Buruk'un o süreçleri kaldırabileceğini düşünmüyorum. Zaten Okan Buruk, Rıza Çalımbay, şimdi görevde değil ama Aykut Kocaman hakemlerden en çok şikayet eden teknik adamlardır. Teknik adam, hakemlerden çok şikayet ediyorsa, öz eleştiri mekanizması yeterince çalışmıyordur. Rıza Çalımbay geçen sene hep yarışta olduğu için çok az hakem sitemi duyduk. 2-3 maç kaybetsin hemen başlıyorlar. Sorunun kendinde olmadığını düşünüyorlar. 3 İstanbullu artı Trabzonspor, Başakşehir, Alanyaspor. Böyle bir 6-7 yarışı tarifi yapıyorum."
Haftalık net canlı iddaa kaybına %10'a varan iade! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!