06.11.2022 - 09:25 | Son Güncellenme:
Galatasaray, Spor Toto Süper Lig'in 13'üncü haftasında Beşiktaş'la karşı karşıya geldi. Heyecan dolu müsabaka sarı-kırmızılıların 2-1'lik galibiyetiyle tamamlandı. Beşiktaş'ın dev derbiden puansız ayrılmasını spor yazarları değerlendirdi. Usta kalem, Beşiktaş'ıntecrübeli futbolcusu hakkında çarpıcı ifadeler kullandı.
İşte Galatasaray - Beşiktaş derbisi sonrası yapılan değerlendirmeler...
SAVRUK OYUN BURUK'A İŞLEMEDİ / ATTİLA GÖKÇE
Garip bir derbi izledik. Okan Buruk yönetiminde bir türlü istediği oyunu ve golleri çıkaramayan Galatasaray, dün hem de Beşiktaş gibi ezeli rakibi karşısında hem istediği oyunu oynadı hem de beklediği golleri attı. Haftalardan beri özel yaşamındaki sıkıntılar nedeniyle performansı da tartışılan İcardi ise günün golcüsü oldu.
Beşiktaş’ı izlerken garip durumlara tanık olduk. En önemlisi, oyuncuların çoğu panik halindeydi. Kontrolsuzdular. Topla buluşmalarında pas öncelikli değillerdi. Savurup uzağa vuruyorlardı. Savruk oyunda topu çabucak ve kolayca kornere atıyorlardı. Maç boyunca bir pas zinciri oluşturamadılar. Üst üste üç pas yaptıklarını hatırlamıyorum. Evet, hepsi de iyi niyetliydi ama, hayatın her alanında olduğu gibi iyi niyet futbolda da yetmiyordu.
Şenol Güneş’in gelir gelmez ayağının tozuyla 5 gollü Ümraniye galibiyetinden umutlananlar, Hoca’nın pozitif enerjisiyle bu maçta da çok fazla beklenti içine girdiler. Ne var ki Beşiktaş sanki hocası ile hiç çalışmamış gibi hem bireysel, hem de takımca kötü bir oyun sergiledi. Hayal kırıklığı yaratan tablolara tanık olduk. Ne savunmada yerleşim alışkanlığı, ne orta alanda baskın ve yaratıcı hamleler, ne de forvette yardımlaşmalı akıllıca planlanmış hücum kurguları izleyebildik. Tam da bu satırları yazarken, Cenk Tosun’un uzaktan isyan edercesine şutladığı topu Muslera’nın güçlükle kornere attığını gördük… Peş peşe iki kornerden de yararlanamadı Beşiktaş. Beşiktaş’ın en golcü oyuncusu Weghorst da vasat altı günündeydi. Cenk’in şutundan sonra o da bir hamle (!) yaptı ama, Galatasaraylı savunmacının baskısı altında ancak dışarı vurabildi.
Şenol Hoca’nın maçı sakin bir duruşla izlediğini söyleyelim. Sanırım oyuna enerji katmak yerine ders çıkardığı konuları sıraya koyuyordu. Rosier, Umut ve NKoudou’nun çıkışları zaaf yarattı. Son on dakikada Beşiktaş kornerler kazandı ama beraberlik aradığı golü atamadı. Aksine “ailece” hücum ve gol arayışına kendilerini kaptırdıkları dakikalarda Galatasaray’ın savunmada kazandığı toplarla hızlı geçiş fırsatları yakaladığını da not etmeliyiz.
Okan Hoca’ya da bakalım. Dördüncü dakikada Weghorst - Nelsson temasında dördüncü hakemin yanından öfkeyle “sarı kart” beklediğini işaret etti… Oysa Halil Umut Meler faul de vermemiş taç atışına hükmetmişti.
Beşiktaş açısından İsmael Güneş değişikliğinden sonra takımın eksik ve yetersiz yanlarıyla bu maçı kazanması beklenemezdi. Ama Galatasaray açısından hem Okan Hoca’yı hem de yerli-yabancı tüm oyuncuları rahatlatan özgüven kazandıran oyun ve sonuç ortaya kondu. Nelsson, Oliveira, Mertens Rashica çok başarılıydı. Takımın tümü kaliteli bir mücadele sergiledi. Kısacası Cim Bom hak etti.
ICARDI'Yİ BOŞ BIRAKMANIN BEDELİ / BİLAL MEŞE
Derbilerin havası da, suyu da farklı oluyor, heyacan bir tık yukarı çıkıyor. Bu tip derbilerde skor tabelası üzerine öngörüde bulunmak için falcı olmak gerekiyor.
Baskıyı yaparsanız, rakibinizi sahasından çıkarmazsınız, golü de bulursunuz. Gelin görün ki, bu oyunda evdeki hesap çarşıya pek uymaz!
Şöyle Galatasaray - Beşiktaş derbisinin ilk yarısını gelin bir kantara koyalım hep beraber, adına yakışır bir derbi oldu mu sizce?
Galatasaray baskılı başladı, Beşiktaş ise oyunu kontrol edip, rakibini yorma hesapları içindeydi, ne var ki bunun çok uzağındaydı! Kartal’da aksayan dişlilerin fazlalığı da bunda en büyük faktördü. Örneğin Rosier, geçmişini mumla aratıyor, sakatlandı çıktı. Souza’nın varlığı - yokluğu tarşılır. Kaldı ki Kartal’ın sol kanatta bir uçağı var, Nkoudou, onu da iyi kullanamadılar maalesef!
Sahaya şöyle baktığımız zaman, boy avantajı Beşiktaş’tan yanaydı... Nitekim bu farkını ilk yarıda bir kez kullanabildi, Saiss’in indirdiği topu Cenk Tosun golle taçlandırdı. Icardi’nin bazukasından gelen golde ise sadece bir oyuncu değil, ailecek hatalıdıydılar.
Hakem Halil Umut Meler mi? Sarı kartlık pozisyonlar var, nedense kullanma gereğini duymadı! Örneğin Barış ve Boey ile Weghorst’un sararmaları gerekirdi, yanılıyor muyum Meler!
Yahuu arkadaş, Aslan’ın gol yollarında en büyük silahı Icardi, o adamı boş bırakmaya gelir mi? Icardi yükseliyor, ne karışanı var, ne edeni. İkinci yarı çıkıyor, boş pozisyonda golünü çakıyor! Stoperler ne iş yaparsınız? Ayıp, böyle bir gol yemek size yakışıyor mu?
Bu gol mücadeleyi üst seviyeye çıkarırken, Icardi ve Kerem’in iki şutunun da direkten döndüğünü anımsatalım. Şenol Güneş’in oyuncu hamleleri Kartal’ı biraz ayağa kaldırırken, Muleka bir fırsatı değerlendiremedi. Önce Cenk Tosun’un uzaktan orta şut karışımı vuruşu var ki, Muslera parmaklarıyla kornere tokatladı. Ya Weghorst, ayağına gelen fırsatı cömertçe harcarken, Mert’in Rashica’nın şutunda başarılı bir kurtarış yaptığını da ekleyelim.
İşin özeti, Galatasaray hak etti, zirveye tırmandı, Güneş’li Kartal ise ilk yarıdaki kötü oyunun bedelini ödedi. Ancak lig uzun bir maraton, bu köprünün altından daha çok sular akacak, karalar bağlamının anlamı yok!