15.03.2022 - 07:36 | Son Güncellenme:
Galatasaray, Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında Beşiktaş'ı 2-1 yendi. Sarı kırmızılıların golleri ilk yarıda Kerem'in ayağından gelirken, Beşiktaş'ın tek golünü ise Rıdvan Yılmaz kaydetti. Maç sonrası spor yazarları dev karşılaşmayı değerlendirdi.
ÇILGIN MAÇ - ŞANSAL BÜYÜKA/ MİLLİYET
Çok uzun zamandır hiçbir derbide böyle “çılgın“ bir başlangıç görmedim... Hem Galatasaray, hem Beşiktaş “ya hep ya hiç“ diye oynamaya başladı... Beşiktaş “fırsat bu fırsattır“ diye, yorgun bulacağını sandığı Galatasaray‘ın üstüne gitti... Ama Galatasaray‘da maç yorgunluğundan, yol yorgunluğundan eser yoktu... Bir Beşiktaş geldi, bir Galatasaray... Savunmalarında oyalanmadan, orta alanlarında fazla dolanmadan, kestirmeden, rakip kaleye gitmeye çalıştılar... Beşiktaş, Rosier ile yokladı... Omar, tam çizgi üstünden akıllara zarar bir top çıkardı... Kaleci Pena gene bir mucize kurtarışa imza attı... İlk yarının sonraki dakikaları Galatasaray‘ın oldu... Önce Kerem yokladı, kaleci Ersin topu karşıladı... Mustafa‘nın kafa vuruşu kılpayı dışarı gitti... Galatasaray hızıyla, hırsıyla Beşiktaş kalesini deli dalgalar gibi dövmeye başladı...
Türkiye’nin hatta Avrupa’nın en hızlı, en çabuk oyuncularından biri olan Kerem, Rosier her Galatasaray atağında içeri girince, sol kenarda istediği boş alanları o kadar çok buldu ki... Nitekim Kerem ilk golde topla buluşup vuruşunu yaparken, Rosier başta, Beşiktaş savunmasından tek adam Kerem‘in yanında yoktu... Ben diyeyim 5 metre, siz deyin 10 metre, koca savunma kendileri için en büyük tehlike Kerem’den bu kadar uzak kaldılar... İkinci Kerem golünde, klasik bir Beşiktaş stoper krizi vardı... Vida seyretti, Necip seyretti, Kerem aradan yükselip hem kendinin, hem takımının ikinci golünü attı... Bu golden once Mustafa’nın asist öncesi Umut’tan topu faulle söküp sökmediği tartışılacaktır... Buna faul çalan hakem çıkar mı, elbette çıkabilir... Ama günümüzün futbolunda oynatana da “niye oynattın“ diyemeyiz...
Galatasaray ilk yarıyı o kadar yüksek volümle oynadı ki, ikinci yarıda voltaj düşürmesi kaçınılmazdı... Nitekim öyle oldu... Beşiktaş oyunu dengeledi, hatta kontrolü eline aldı... Buna rağmen golü kaçıran gene Galatasaray oldu... Mustafa Muhammed’in şutunda Vida topu çizgiden çıkardı... Beşiktaş adına da Larin‘in çok yakından vurduğu kafanın auta gidişi vardı... Aslında Önder Hoca, oyunun başında yapacaklarını, ilk yarının sonlarında ve ikinci yarıda yaptı... Orta sahayı daha dirençli Josef ile takviye etti, hücum zenginliği olan Rıdvan Yılmaz‘ı oyuna kattı... Nitekim Rıdvan, girdikten kısa bir süre sonra, hem de sağ ayağıyla golü attı...
Rıdvan‘ın şutunu bacak arasından kaçıran Barcelona kahramanı Pena’ya bu golü yemek yakışmadı... Unutmayalım, Beşiktaş ataklarında rakip futbolcuların bacaklarının arasına kafasını sokan, adeta “ölümüne“ oynayan Nelsson, savunmanın ve takımın lideri gibiydi... Elbette çıkana kadar Kerem... Türkiye‘de tutulması mümkün değil... O kadar çabuk, o kadar hızlı, o kadar farklı... İlk yarısı Galatasaray‘ın, ikinci yarısı Beşiktaş‘ın olan çılgın bir derbi izledik... Galatasaray o ilk yarıda rakibini deli dalgalar gibi dövmenin ödülünü topladı, Beşiktaş maça yanlış ve dirençsiz bir onbirle başlamanın faturasını ödedi...
TEK TARAFLI GÖSTERİ - ATTİLA GÖKÇE / MİLLİYET
Süper Lig’in marka değerini (!) dilimize dolayıp dudak büküyoruz ya… Yine de heyecan dolu, oyun akışına, gollere ve sonucuna saygı duyulacak maçlar oynanıyor… Göztepe-Trabzonspor (2-4) Kayserispor-Konyaspor (2-3) gibi… Alanyaspor-Fenerbahçe (2-5), Adana Demirspor - Sivasspor (2-3) gibi maçlar… O oyunların ortak özelliği takımların skor tabelasına razı olmaması, skoru değiştirmek için inanılmaz çaba göstermesi ve alkışlanacak gollerle akışı tersine çevirmeleriydi. Galatasaray-Beşiktaş derbisi o maçlara benzemedi… O maçlar iki tarafın da birbirine meydan okuduğu maçlardı. Derbi ise tek taraflı bir karşılaşma oldu.
Nou Camp’da Barcelona’ya taş koyup yenilmeden, gol yemeden, gol pozisyonlarına da girerek kıymetli bir beraberlik alan Galatasaray, sanki maçın üçüncü devresini oynuyormuş gibi uyumlu, enerjik, yüksek tempolu bir gösteri takımı gibiydi. Beşiktaş, rakibine ayak uyduramadı. Baskıya karşı direnmek istedi, beceremedi… Dahası, Atiba, Ghezzal, Teixeira gibi güvenilir kaliteli oyuncularından da beklediğini alamadı. Galatasaray savunması ile forveti arasında uyumlu, anlaşmış, verimli bir oyun sergiledi. Beşiktaş takımı zaman zaman rakibine müdahale edip topu kazansa da iki pas yapamadan top kayıplarıyla geri düştü. Kazandıkları kornerler de var. O atışları hiç kullanmasalar daha iyi olurdu. Hiçbir verimli çalışma yapmadıkları ortaya çıktı.
Önder Karaveli, bazen, 20 saniye var adam değişikliğini daha sonra yapalım derken gole yakalanıyor. Bazen de paniğe kapılıp, dün olduğu gibi, devre arasını beklemeden, 39’da iki oyuncu birden (Kenan-Larin, GüvenBatshuayi) değiştirebiliyor. Bu erken değişikliklerin, farkın büyümesini önlemek üzere telaş hamleleri olduğunu düşünüyorum. Yine de Atiba’nın Josef’le (Dk.46), Teixeira-Rıdvan (Dk.79) yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Oyun akışındaki değişiklik de 80’den sonra gerçekleşti. Rıdvan’ın sağ ayağıyla attığı gol, tabelada geç kalmış değişiklikti. Şunu da söylemeli: Beşiktaş sezonun en kötü maçlarından birini oynadı. Bu derbinin öncesinde ezeli rakiplerin maç erteleme konusundaki gereksiz polemikleri, uzun uzun birbirleriyle yakın geçmişin Avrupa puanları üzerine sert ifadelerle dolu açıklamaları da dostluk ve rekabet geleneklerine hiç uymadı. Kötü örnekler oluşturuldu. Elbette tartışmaların oyun kalitesi ya da skor üzerinde etkili olduğunu söyleyemeyiz. Ortamın bulandığını ve gerildiğini anlayalım, yeter. Galatasaray dün hak ederek kazandı. Mustafa Muhammed’in asistleriyle şık goller atan Kerem, günün kahramanıydı. Sezon boyunca sürdürdüğü parlak kariyer öykülerine bir sayfa daha ekledi. Onu alkışlıyoruz. Tüm futbolcular, üst üste taraftarın gurur duyacağı, özlediği güzel oyunlar sergilemiş oldular. Domenec Torrent de iki maçla herhalde otoritesi, yetkinliği ve yeterliliği konusundaki tartışmalara dünkü maçla son noktayı koymuştur. Pena mı? Keşke iyi bir transfer organizasyonuyla Muslera ile birlikte 1 yıl geçirmelerini sağlasalar... Barça bırakır mı? Sanmam ama denemekte yarar var.
ÖNDER HOCAYA YAZDI / BİLAL MEŞE - MİLLİYET
Galatasaray’ın iç hatlarda pek iddiası kalmadı; varsa, yoksa onlar için Avrupa... Nitekim Barcelona gibi bir devle aslanlar gibi mücadele etti, gol yemeden İstanbul’a geldi. Beşiktaş’ın tutunacağı tek dal kaldı, o da ilk dörde girmek... Ne var ki, bu kafayla, bu oyun yapısıyla, bu yanlış kadro tercihleriyle ilk dörde nasıl girecek ben de merak ediyorum! Bak Önder hocam, rakibinin hiçbir iddiası kalmasa da, derbi derbidir, ona göre takımını hazırlayacaksınız, ona göre oyun stratejisini belirleyeceksiniz, ona göre sahaya ideal onbirinizi süreceksiniz. Öyle son dakika hamleleri pek işe yaramıyor maalesef! Kenan Karaman’a nasıl 39 dakika sabır gösterdin Önder hoca, merak ettim doğrusu? Tamam son haftalarda Kenan’da biraz kıpırdanma oldu, eyvallah... Ama elinizin altında Larin ve Batshuayi gibi oyuncular varsa ki var, niye onları 11’de sahaya sürmezsiniz. Artı Souza hazırsa, niye yedek? Bu tip derbilerde kozlarınızı kenarda saklamak yerine sahaya süreceksiniz, yani topunuzla - tüfeğinizle hazır olacaksınız, yoksa yenilgiye davetiye çıkarırsınız hocam! Futbol böyle bir şeydir hocam, hatalı onbir ve hatalı iki gol yiyorsa takımınız eleştirilere de açık olacaksınız. Dedik ya derbi derbidir, öyle de oldu gerçekten, tempo yüksek, top bir o kalede, bir bu kalede, pozisyonlar gırla. Çizgi üzerinden çıkarılan ve direkte patlayan toplar, hepsi var, her iki takımın da. Tabii ki bu pozisyonlarda iki kalecinin müthiş kurtarışlarını da unutmayalım. Gelin görün ki ilk yarıda çizgiyi geçen iki top var, onlarında sahibi Kerem Aktürk. Asistler mi, Mustafa Muhammed... İlk gole bakın, Mustafa’yı üç oyuncu marke ediyor, etmesine de topu uzaklaştırmayı beceremiyorlar, Ersin ne yapsın?
Larin, Batshuayi ve Souza hamlelerinin ne kadar işe yaradığını ikinci yarıda daha iyi gözlemledik. Nitekim Beşiktaş ikinci yarıda topla oynama yüzdesini eşitledi, öne de geçti, rakibin baskısına da set çekerken, Larin’le ciddi bir pozisyon yakaladı, atamadı. Ne var ki oyuna ikinci yarıda giren Rıdvan Yılmaz, 85’te Ghezzal’ın asistinde yay üzerinden sert vurdu, kaleci Pena’nın bacak arasından topu filelere göndererek farkı bire indirdi. Uzatma dakikalarında Nelsson’un Larin’i hava topunda formasından çekmesine ne diyeceğiz eyyy Atilla Karaoğlan! Hadi o süzemedi VAR’daki Yaşar Kemal Uğurlu sen ne iş yaparsın? Gözlerinize perde mi indi, ayıptır, günahtır, Beşiktaş’a gelince maşallahınız var sus-pussunuz! Maçın özeti mi? Valla Önder hoca ikinci yarıyı dikkatli izlemeni öneririm sana; oyuncu hamlelerinden sonra Kartal’ın nasıl değiştiğini göreceksin? Yanlış kadro tercihin, Kartal’a faturası ağır oldu!
GALATASARAY BÜYÜLEDİ - OSMAN ŞENHER / MİLLİYET
Galatasaray, deplasmandaki Barcelona maçında futbol olarak ben geliyorum mesajı vermişti. Üç gün sonra Barcelona gibi bir dev ile rövanş maçı oynayacaklar. Ne yalan söyleyeyim dün gece böyle bir tempo yapacaklarını, takım olarak bütünleşeceklerini, 90 dakika oyundan düşmeyeceklerini beklemiyordum. Defansta Nelsson ve Marcao resmen devleştiler. Her iki bek Van Aanholt ve Omar hatasız oynadılar. İlk yarıda öyle bir futbol ortaya koydular ki, atılan golleri bir kenara koyun kaçan yüzde yüz diyeceğimiz en az üç pozisyon var. Mustafa Muhammed resmen resital yaptı. Beşiktaş defansına öyle bir baskı uygulayıp hatalar yaptırdı ki, Kerem’in attığı iki golde de en büyük pay kendisinindi. İkinci yarı o güzel futbolunu devam ettirdi Mısırlı oyuncu... Gol vuruşu da yaptı ama Josef çizgiden çıkardı. Feghouli 45 dakika sahada kaldı ama gerçekten Galatasaray takımının beyniydi. Beşiktaş defansının arkasına mükemmel toplar attı. Oyunun yönünü devamlı değiştirdi. İkinci yarı herhalde hocası Barcelona maçını düşündüğü için Faslı futbolcuyu oyundan aldı.
Taylan, Berkan her geçen hafta futbollarının üzerine koyuyorlar. Dün gece de devamlı savaştılar, orta sahada sürekli üstünlük sağladılar. Bu çocukların biraz da teknikleri iyi olsa Avrupa’da her takımda oynarlar. Kerem attığı iki müthiş gol haricinde devamlı gol aradı. Çok etkiliydi. Rosier’i bayağı hırpaladı. Fazla hücuma çıkartmadı. Bu futbolu devam ederse mutlaka Avrupa’nın büyük takımlarına gider. Cicaldau, iyi niyetle mücadele ediyor. Berkan ile Taylan’dan fazla bir üstünlüğü yok. Feghouli’nin yaptığı işi maalesef yapamıyor. Sonuçta, dün gece 45 binin üzerinde taraftar vardı. 12. adam futbolcularla bütünleşti. Görüntü mükemmeldi. Kolay değil Beşiktaş gibi iyi bir takım karşısında çok zor dönemden geçerken üç puan almak. Bu arada teknik direktör Torrent’i de kutlamak lazım. Beşiktaş, ilk yarı etkisizdi ama ikinci yarı onlar da skoru eşitlemek için bayağı mücadele ettiler. Son senelerde seyretmediğimiz kadar güzel, tempolu bir derbi maçı izledik. Her iki takıma da teşekkür etmek lazım