Bursa Atatürk Stadı’nda 2 takımın kadro kalitesine baktığımızda Cim-Bom’un bariz şekilde üstün olduğunu görmek zor olmasa gerek. Bursa adına bu tip bir maçın kazanılması ancak rakipten daha fazla koşarak, bütün halinde hareket ederek gerçekleşebilirdi. Bu da Timsah için takım içi kuvvet dağılımının dengeli olmadığından dolayı çok zordu.
Çünkü Bursa’da sağ önde ve ön liberoda ciddi sıkıntı yaşandığı gibi, solda Tuncay’dan ve santrfor Pinto’dan bir türlü istediği verim alınamıyor. Bir takım için en önemli bölgenin savunma bloğu olduğunu düşündüğümüzde, bu yılın başında bu bölgenin tamamen değişmesi, Bursa adına büyük zaafiyetti.
Bu bölgeye yapılan transfer 3 yabancı oyuncu, kaleci Frey, stoper Civelli ve sol bek Taiwo’nun ortaya koydukları performansın da tam bir hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim. Bir de yeşil-beyazlıların en önemli değeri olan Serdar Aziz’in oynadığı bölgeye Civelli’nin transferi adeta yönetim zaafiyetidir. Eğer Timsah’ta merkezde oynayan Batalla ve Belluschi olmasa, inanın Bursa takımı düşmemeye oynayan sıra takımı olur. Bursaspor’un 70. dakikaya kadar en önemli atağını Belluschi’nin direkten dönen topuyla elde etmesi, benim görüşümü doğrulayan bir örnekti.
Timsah adına kötü giden oyunda ben bir Daum hamlesi beklerken, 70’te Alman hocanın Ferhat ve Enes hamlesi Timsah’ın takım hızını artırdığı gibi, oyuncuların rakibin 1. bölgesine daha cesur gitmesini sağladı. işte bu pozisyonlardan birinde Batalla‘nın boş durumda Enes’e bıraktığı topu 16 yaşındaki oyuncu 35 yaş olgunluğunda ağlara gönderdi. Galatasaray’ın oyunun son bölümünde fizik olarak düşmesi bence aşırı rahatlığın göstergesiydi. Sonuçta bu beraberlik Bursaspor’da hem moral hem de toparlanma adına ümidin oluşmasını sağladı.