İki takımın dostluğu skora da yansıdı. Futbolun temelinde olan değişmez tek şey var. En az rakibin kadar koşacaksın. Çünkü senin bireysel kalitenin toplam kaliteye dönüşmesi buna bağlı. Bursaspor’un şampiyonluğunun sihri de buydu. Ben iyi futbolcuyum, yetenekliyim deyip mücadele içine girmezsen, rakibe üstünlük sağlayamazsın.
Bursasporlu bazı oyuncularda bu sıkıntıyı gördüm. Ertuğrul Sağlam’ın Volkan Şen’i ne kadar kadro dışı bırakması doğruysa, alt yapıdan aldığı İsmail’i de onun yerine oynatması o kadar anlamlıydı. Bu hamlesi için Sağlam’ı kutlamak gerekir. Bursaspor’da dikkat çeken bir faktör de Sercan’ın kulübede oturmasıydı. Bunun da tek sebebi olabilirdi. O da Sağlam’ın sistemindeki tek golcünün Turgay olması. Tamam Turgay attığı goller ve oynadığı futbolla hocasını haklı çıkardı. Ama her şeye rağmen gözler Sercan’ı aradı.
Karabükspor’da ise Yücel İldiz’in oyun anlayışı Bursaspor’u zorlayacak düzeyde değildi. Çünkü Bursaspor kontrolsüz öne çıkmadı ve savunmanın arkasında Emenike’nin koşu yapacağı alan bırakmadı. Zaten goller de biri penaltıdan diğeri ise Cernat’ın kişisel becerisi ile geldi.
Cernat’ın sakatlanıp ilk devrede oyundan çıkması Karabükspor’u sıkıntıya soktu ama, skor buldukları için özgüvenleri yerindeydi. Bursaspor’da ikinci devrede galibiyeti elde etmek adına Ertuğrul Sağlam, Insua ve Ozan yerine Ivan Ergiç ile Sercan’ı oyuna alması olumlu hamlelerdi. Son hamleyi de Nunez’le yapan Sağlam umduğunu bulamadı.
Ama beni asıl endişelendiren ikinci devre Bursaspor’un temposunun düşük olmasıydı. Sonuçta bugünlere bir bütün halinde gelen Bursa başka şeylere kafa yorduğu için futbola bir hafta ara vermiş.