Bir takım 4 günde bu kadar mı değişir? İlk 45 dakikadaki Bursaspor'u tanımak gerçekten güçtü. Bursasporlu oyuncuların kalitesini bilmesem, "sahada başka takım var" diyeceğim.
Ürkek, çekingen ve güvensiz oldukları her hallerinden belliydi. Anlaşılan Şampiyonlar Ligi'ni gözlerinde çok büyütmüşler. Rakip bizim Süper Lig'de olsa orta sıralarda oynayacak bir takım. Sadece iyi savunma yapıp, iyi mücadele ediyorlar. Fizik güçlerini de ikili mücadelelerde çekinmeden ortaya koyuyorlar. Ortak topların büyük çoğunluğunu kazanmalarının sebebi de buydu.
Bursaspor'la arasındaki en önemli fark, fiziksel gösterge oldu. Bursaspor takımı öyle bir gol yedi ki, kaleci Ivankov, Ali Tandoğan ve Stepanov topa hamle yapmadan bekliyor, topa giden Naismith ayağının dışıyla sadece dokunuyor ve gol oluyor. Yenen bu gol Bursaspor takımına yakışmadı.
Tek hedef UEFA?Avrupa Ligi
İlk devre Ergiç'in sakatlanıp çıkması, oyuna Insua'nın girmesi Bursaspor'un şansı oldu diyebiliriz. Topu taşımada ve ikinci bölgeye geçmede sıkıntı yaşayan Timsahlar, Arjantinli'nin topla olan beceresinden ve dikine oynama özelliğinden dolayı ikinci yarıda Rangers'ın sahasına yerleşti, üstünlüğü de ele geçirdi. Fakat bir türlü rakibin katı savunmasını aşamadı.
Sercan'ın, fizik gücü yüksek Rangers savunmasının içinde tek santfor olarak oynaması yanlıştı. Onun yerine Turgay görev yapsaydı, Sercan arkadan gelerek daha etkili olabilirdi.
Sonuçta Şampiyonlar Ligi arenasında tecrübesizlik ve acemiliğin kurbanı olduk, iki maçta sıfır çektik. Gruptan çıkma şansımız artık çok az, sadece UEFA Avrupa Ligi'ne gitmek için mücadele etmeliyiz.