Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan’ı açık sözlü olması nedeniyle kutluyorum.
Kulübün içinde olduğu ekonomik durumu, transfer politikalarını ve geçmişte kendisinin de dahil olduğu yanlışları dürüstçe söylemesi, alışık olmadığımız bir tarzdı.
“Sabah akşam borç ödemek için uğraşıyoruz” dedi Doğan. Doğrudur, hataların bedelidir bu tablo. Şampiyonluk uğruna o kadar açıldı, o denli hesapsız davrandı ki eski yönetim, şimdi hesap vakti geldi.
Ertuğrul Doğan’ın bu koşullarda göreve talip olmasının cesaret işi olduğunu söylemiştim. Çünkü kulübün ekonomik olarak hangi noktaya geldiğini en iyi bilenlerden biridir kendisi.
Hafta içinde düzenlediği sohbet toplantısında sözünü ettiği her sıkıntı, Trabzonspor’un bundan sonraki hedefleri ve vizyonuyla ilgili ip uçları içeriyor.
Gerçekleri kabul etmek
Bir; orta vadede öncelik, kulübü borç batağından kurtarıp düzlüğe çıkarmak.
İki; herkesin gönlünden şampiyonluk geçse de, mevcut ekonomik koşullarda pahalı ve üst düzey transfer beklenmemeli.
Üç; futbol takımı bütçesi gelir-gider dengesi sağlanıncaya kadar küçülecek. Ancak rekabet gücünü yitirmeden yarışın içinde olacak bir kadro şart.
Dört; Uğurcan Çakır ve Abdülkadir Ömür gibi Trabzon’nun evlatlarının hakkı yendi, iyileştirme yapılmasına rağmen yabancı oyuncularla aralarındaki gelir farkı kapanmadı. Bu da performanslarına olumsuz yansıdı. İyi teklif gelirse kariyerlerinde yeni sayfa açmalarına izin verilebilir.
Ertuğrul Doğan ve ekip arkadaşlarını zorlu bir süreç bekliyor. Lakin hayal satmayacakları da ortada. Başkanın verdiği mesaj sadece camiaya değil. Takıma ve teknik ekibe de üstü kapalı uyarılarda bulunuyor.
Trabzonspor’un içinde olmayacağı bir şampiyonluk yarışı düşünemiyorum. O yüzden her aşaması doğru planlanmış, hataya yer verilmeyecek, özenli bir çalışma gerekiyor.
Doğan’ı samimi buluyor ve başarılı olmasını diliyorum.

Haberin Devamı

Neden kapatıldı?

Türkiye Okul Sporları Federasyonu kapatıldı. Gerekçesini bilen de yok, açıklayan da. Okul çağındaki çocukları ve gençleri spora yönlendirmek amacıyla 2005 yılında kurulan federasyonun faaliyetlerini, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü yürütecekmiş.
Federasyonların özerkliği noktasına gelmek kolay olmadı. Tam da yarın yapılması gereken, ancak ertelenen olağanüstü genel kurul öncesi bu kararın alınması manidar geldi bana. Umarım mantıklı bir açıklaması vardır.

Haberin Devamı

Kendi düşen ağlamaz

Türk futbolunun içler acısı halini anlamak için meslektaşım Mustafa Anıklı’nın perşembe günü Milliyet Spor’un manşetine oturan haberini okumanız yeterli.
Dört büyük kulübün bankalar konsorsiyumu ile yaptığı anlaşmaya göre gelirlerinin yüzde 50’sine kasaya girmeden el konulacak. Borçlar o kadar büyük ve ödenmez hale gelmiş ki, tefeciye para kaptırmış tüccarlar gibi dükkanı kapatmadan hayatta kalmaya çalışacak kulüpler. Gelirlerin çoğu da faize gidecek. En öncelikli kalem ise vergi borçları olacak.
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in itiraf ettiği gibi, “kendi parasına hükmedemeyecek” hale geldi kulüpler. Transfer yaparken bile icazet almaları gereken kurumlar var artık.
“Kendi düşen ağlamaz” demişler. Bu denli sorumsuzca davranan, kendi çıkarları adına camialarını bataklığa sürükleyen başkan ve yöneticiler olduğu sürece, Türk futbolunun düzlüğe çıkmayacağı kesin.
Edirne’den ötesi mi? Boşuna hayal kurmayalım, aramızda çelik çomak oynamaya devam edelim.

Haberin Devamı

Büyükekşi rakipsiz!

Haftaya Türkiye Futbol Federasyonu olağan genel kurulu var. Görülen o ki, Mehmet Büyükekşi’nin dışında bir başkan adayı çıkmayacak. Kimse cesaret edip elini taşın altına koymadığına göre buna seçim değil, gereğinin yapılması diyebiliriz.
Büyükekşi’yi bir yıllık görevi boyunca kah eleştirdim, kah övdüm. Aynen devam edeceğim.
Kalfalık dönemi bitti. Bundan sonraki unvanı yapacağı tercihlere bağlı.
Kimseye mavi boncuk dağıtmak zorunda değil. İhtiyacı da yok. Yenilenecek tüm kurulları belirlerken daha adaletli ve gerçekçi olması, herkese eşit durması, liyakate önem vermesi, sadece kendi geleceğini değil Türk futbolunu da etkileyecektir.
Unutmamak gerek, bu değirmen kimleri öğütmedi ki?

Çiçek ve bahar

“Bir çiçeği öldürebilirsiniz, ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.” - Che Guevara