Mert Günok, Osimhen ve vicdan!
Hafta başında ülke olarak tarifsiz bir acı yaşadık.
Bolu Kartalkaya’ya sömestre tatili için kayak yapmaya giden çocuklar, gençler ve aileleri yüzyılın en trajik yangınında yaşamlarını yitirdi.
Canımızı yakan diğer konu ise, toplum olarak bizi biz yapan değerlerden uzaklaşıp facia üzerinden ayrışmamız oldu.
Yaşamımıza girdiği günden beri sosyal medyanın duygudan ve maneviyattan yoksun, tamamen görgüsüzlük ve maddiyat üzerine kurulu düzenine hizmet eden trol zihniyeti; felakete neden olan sorumluluların tespiti aşamasında basiretsiz ve insafsız iddialarla 78 canımıza saygısızlık etmeyi becerdi.
Küle dönen otelin yanı başındaki tesislerde, insanların hiçbir şey yaşanmamış gibi kaymaya devam etmeleri de vicdanları sızlattı.
Futbol camiasından ise iki örnek kazındı zihnime;
İlki Beşiktaş Kaptanı Mert Günok’un Athletic Bilbao galibiyetinden sonra takımı üçlü çektirmek için tribünlere çağıran taraftara, “Bugün yumruk yok. Ole yok. Sevinç yok. Tamam mı? Sadece alkış var” diyerek uyarması ve Bolu faciasında kaybettiğimiz insanların anısına saygı göstermesi idi.
İkincisi magazin sayfalarına düştü. Galatasaray’ın golcüsü Osimhen’in “ulusal yas” ilan edilen gün, gece kulübüne giderek arkadaşları ile eğlenirken, gazeteciler tarafından görüntülenmesine verdiği tepki.
Ne düşündüğünü veya hissettiğini sorgulamıyorum. Kendi tercihidir.
Ancak fotoğrafını çeken meslektaşlarımıza saldırdıktan sonra görüntülerin silinmesi için rüşvet teklif etmesi, yaşadığı pişmanlığı ve ruh halini anlatmaya yeter sanırım.
Trabzon’a kaç Visca geldi?
Edin Visca, Trabzonspor formasını giymiş en değerli yabancı oyunculardan biridir gözümde.
Oysa kimler geldi kimler geçti değil mi?
Futbol aklı ve yeteneği bir yana, insan olarak harika bir karakter Bosnalı yıldız.
Bordo-mavili takıma geldiği günden bu yana en ufak bir problem çıkarmamış, sakatlıkları dışında hazır kıta beklemiş, fedakârlığı ve profesyonelliği ile örnek olmuş futbol emekçisidir.
Kötü oynadığı maçlarda ıslıklanmayı dert etmemiş, ekmeğini yediği kulübe ve kurallarına sadık kalmıştır.
Sonuçta Trabzonspor’da 100. maçına çıkma onuruna ulaşmıştır.
Visca hafta içinde yeni sözleşme imzaladı. Pazarlık yapmadı, tereddütsüz kabul etti sunulan koşulları.
Ve misyonunu açıkladı; “Bundan sonra saha içinde ve dışında daha fazla sorumluluk alacak, genç kardeşlerime ve yeni gelen arkadaşlarıma Trabzonspor ruhunu, bu kentin anlamını anlatmak görevim olacak.”
Bizden biri böyle içten ve samimi konuştu mu bugüne dek?
Camiayı iyi bilenlere soruyorum; geçmişte bu denli özverili davranan, giydiği formaya ve havasını soluduğu ülkeye saygı duyan kaç futbolcu sayabilirsiniz?
Edin Visca, Trabzonspor tarihine adı altın harflerle yazması gereken kahramanlardan biridir nezdimde.
Muslera’yı üzen dünkü çocuklar!
Kalecilik futbolun en zor mesleğidir. Onlar yalnız adamlardır.
Yıllarca olağanüstü performans gösterir, bir maçta hatalı gol yer ve kötü insan olursun.
Tıpkı Galatasaray file bekçisi Fernando Muslera’nın Dinamo Kiev maçında yaşadıkları gibi.
Statta onu ıslıklayanların yarısı, Muslera, Galatasaray kalesine geçtiğinde ortaokula yeni başlamış ergendi.
14 yılda 7 lig şampiyonluğu ve 17 kupa kazanmış bir takım kaptanına reva görülenler haksızlıktır, vefasızlıktır. Bunca çirkinlikten sonra Muslera’nın gönlünü nasıl alırsınız bilemem ama; kırılan kalplerin onarılması zordur!
Saygı ve özlemle
“İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar.” - Uğur Mumcu