İki farklı geriye düştükten sonra Bursaspor için tek motivasyon geçen haftaki Antalyaspor maçı olabilirdi.
Trabzonspor’un 16 dakikada gelen Jaja patentli iki şık golü, yeşil-beyazlı tribünler kadar sahadaki Bursasporlu futbolcular için de büyük şoktu doğrusu. Savunmanın gerisine atılan iki top ve aynı savunmacıların inanılmaz iki hatası, Trabzonspor için böylesi zorlu deplasmanda müthiş başlangıçtı. Burak’ın ofsayt gerekçesiyle ağlara giden kurallara uygun golü de verilse, maç oyunun başında kopabilirdi.
Goller hem sahada hem tribünde inanılmaz gerilime yol açtı. Kuşkusuz liderlik şansı ve dakikalar ilerledikçe yenilgisizlik unvanının kaçıyor olması, taraftar kadar Bursasporlu futbolcuları da sıkıntıya soktu. Oysa böyle bir profesyonel anlayış futbolda yoktu!
Özellikle ikinci yarıdaki baskının sonuç vermemesi, erken gelecek golün çok şeyi değiştirebileceği düşüncesi, Bursaspor’u gerçek kimliğinden uzaklaştırdı. Trabzonspor, bu bölümde zor kazandığı topları özellikle kaleci Onur’un oyunu acele başlamatma isteği nedeniyle rakibe teslim etti. Oysa bu baskıyı kırabilmek için tempoyu düşürmek, orta alanı kalabalık tutmak ve kanatları kullanmak mantıklısı idi. Bu işi yapması gerekenlerden Giray, Selçuk, kanatlarda Serkan ve Cale ile Ferhat kendi yarı alanlarından çıkmakta zorlandı.
Trabzonspor savunması da çok güç anlar yaşadı. Giray arkadaşlarının açığını kapatmak için olağanüstü çaba gösterirken, hataya zorlanan Egemen, zaman zaman rakibe pozisyon verdi.
Bordo-mavili ekip her iki yarıdaki birbirinden farklı iki görüntüsüne rağmen üç puanla birlikte liderliği geri alırken, önemli şeyleri de öğrenmeye başladığını kanıtladı. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray karşılaşmalarının ikinci yarılarında gösterdiği direnç, kazanma isteğinin yansımasıydı. Tıpkı dün Bursa’da olduğu gibi. Bunu yaparken takım halinde yardımlaşması ve savaşması galibiyetten çok daha önemli bir getiri idi.
Son olarak Jaja’ya bir parantez açmadan geçmek, Brezilyalı oyuncuya haksızlık olur. Forvet arkası rolünü başarıyla oynarken, ani hücumlarda golü koklayışı ve son vuruşlardaki müthiş becerisi, ne kadar doğru bir transfer olduğunun anlaşılması için yeter sanırım.