Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dört gün önce deyim yerindeyse karşısında tel kadayıf gibi takım bulan Galatasaray’ın en büyük yanılgısı, kuşkusuz dünkü maçın çok daha kolay geçeceğini düşünüp, ciddiyetten uzak tutum içine girmesiydi. Nasıl olsa büyük balık küçüğü yutardı, üstelik bu kez kendi evinde ve seyircisi önünde!
Lakin ne Galatasaray o günkü Galatasaray, ne de rakip, ortama ve koşulları peşinen kabul etmiş bir Trabzonspor idi. Aksine, Avni Aker’deki farklı yenilgi sonrası ağır eleştirilerle onuru incinmiş, bu maçı onur meselesi yapmış takım vardı sahada.
Bordo-mavili ekip bu psikoloji ile çıktığı Telekom Arena’da müthiş direnç, özverili mücadele sergilerken, Galatasaray gol bulamadığı her dakika daha da gerildi. Bu tablo Trabzonspor’un işine geldi. Daha kontrollü oynayan, sabırla rakibi hataya zorlayan ve oyun disiplinini yitirmeyen konuk ekip, özellikle ikinci yarının ilk 20 dakikalık bölümünde üstünlüğünü kabul ettirirken, topu rakip alana daha zahmetsiz ve kolay taşımayı bildi. Selçuk’lu, Melo’lu, Engin’li Emre’li Galatasaray orta sahası kerken, savunma ile ikinci bölge arasındaki boşluğu doldurmak Colman ile Alanzinho’ya kaldı. Burak ilk yarıdakinin aksine topa çok daha fazla sahip oldu, yüzünü kaleye dönme fırsatı buldu. O Burak doksan dakika içinde öyle iki pozisyon buldu ki, Galatasaray dün akşam sahadan puansız ayrılmadı ise kuşkusuz bunu, ligin gol kralına borçlu idi.
Galatasaray’ın tüm riskleri alarak Trabzonspor kalesine yüklendiği çeyrek saatte rakip ceza alanında pozisyon üretemesinin nedenlerinden en önemlisi, bordo-mavili savunmanın ilk maçtakinin aksine aşırı motivasyon ile oynaması, dikkatli müdahalelerde bulunmasıydı. Bu karmaşa içinde Elmander, Necati ve Fatih Terim’in son umutla sahaya sürdüğü Baros’un son vuruşları yapacak fırsat bulması kolay değildi.
Trabzonspor takımı dün çok iyi oynamadı. Ama normal lig de dahil belki sezonun en mücadeleci, en hırslı görüntüsünü verdi. Tabii bir de önemli mesaj. Pazar günkü maçın ardından üstü kapalı olarak Trabzonspor’un yenilgisini eleştiren Aykut Kocaman dün akşamki maçı izledikten sonra ne düşünmüştür acaba? Pişmanlık mı, mahcubiyet mi, yoksa şampiyonluk yolundaki en önemli rakibine ağır darbe vuran Trabzonspor’a karşı şükran hissi mi? Bu kez sahada kadayıf değil, “beton helva” gibi bir takım vardı değil mi Aykut hocam?