İhsan Derelioğlu’nun kadro tercihine bakınca, Trabzonspor’da önceliğin kaybetmemek olduğunu anlamak güç değildi. Son beş maçını kazanan Beşiktaş’ın, ön alanda Abuobakar, Ghezzal, Redmond, Maxim, Masuaku gibi formda ve etkili isimlerine önlem almak, elbette önemliydi.
Öyle de oldu ilk yarıda... Larsen ve Peres’i sağ tarafta birlikte oynatarak, konuk ekibin bu kanattan atak başlatmasını engel olmayı planladı. Siopis orta alanda dinamo gibi çalıştı. Ayak basmadığı yer kalmadı. Sakatlığına karşın hocasından forma isteyen Abdülkadir Ömür bu bölümde hem rakibin geriden çıkışlarını bozdu, hem takımını öne taşımaya çalıştı.
Trabzonspor’un en beğendiğim oyuncusu Markovic idi. Çalışkan ve kaprissiz. Sadece işine odaklı. Ona eşlik edecek bir kaç arkadaşı daha olsa, hücum bölgesinde ses getiren bir takıma dönüşebilir Karadeniz ekibi.
Ev sahibinin taktik anlayışı, Beşiktaş’ı bozdu. Pozisyonu olmayan, zaman zaman tıkanan ve temposuz bir mücadele izledik ilk bölümde. İki takım adına çok top kaybı yaşandı. Tatsız tuzsuz idi her şey. Kimse kimseyi rahatsız edemedi.
Kötü günler geçiren Trabzonspor’un kaybetmeme planını anlarım. Lakin tam gaz giden siyah-beyazlıların düşük viteste kalması tuhaf geldi bana.
Rölantide geçen dakikalardan sonra oyun hareketlendi. Kazanmak için risk almak gerekir. İhsan Hoca’nın ilk hamlesi, Peres’in yerine Trezeguet’i sahaya sürmek oldu. Şenol Güneş ise Muleka ve N’Koudou ile karşılık verdi.
İkinci yarıda iki takım da kazanmak için daha fazla efor harcamaya başladı. Her an çok şeyin değişeceği bir hale büründü maç. Trabzonspor’un Abdülkadir Ömür, Markovic ve Bakasetas ile yakaladığı fırsatlar talihsizlikti. Hele 81. dakikada Beşiktaş savunmasında Colley’in inanılmaz müdahalesi vardı ki, kırılma anı bu idi.
Bir maç bu kadar farklı mı oynanır diye düşünüyor insan. İlk yarıda ölü toprağı serilmişti adeta. İkinci bölümde ise iki takımın kalecilerinin şovu vardı. Milli görevdeki rekabet, sahada da düelloya dönüştü.
Uğurcan ve Mert Günok’un sahne aldığı anlarda inanılmaz pozisyonlar yaşandı. İkisinin de çok iyi kaleci olduğuna inanırım. Ama dün gece Mert, kurtardıklarıyla Beşiktaş’ı deyim yerinde ise ipten aldı. İnanılmaz işler yaptı. Uğurcan’ın da hakkını yemeyelim. Son zamanlarda eleştirilen kaptan, müthiş bir geri dönüş yaptı. Konsantrasyonu ve müdahaleleri ile geceye damgasını vuran ikinci isim oldu.
“Ev alma komşu al” diye bir deyim vardır toplumumuzda. Futbola uyarlarsak, “iyi kaleci al” dememiz gerek.
Söylemeden geçemeyeceğim; bunlar derbi maçı değil. Biri İstanbul, diğeri Trabzon temsilcisi! Karıştırmayalım artık.