Trabzonspor’un ne futbolu, ne saha sonuçları tatmin ediyor bu sezon. Tek hedef kalmıştı, Türkiye kupası. O macerada da öldü öldü dirildi.
Her şeyin bittiği denen maçın son saniyesinde tura tutundu, sonra ilk uzatmanın bitiminde yalancı bahar gerçek oldu. Vicdanım rahat etmez, çok yazık oldu Gençlerbirliği’ne.
Son dönemlerde soruyordum; “Bu takım Süper Ligde kimi yenecek?” diye. Orası ile sınırlı kalsa iyi. Dün akşam bir alt ligde mücadele eden Gençlerbirliği karşısında öldü dirildi bordo-mavili ekip.
Berbat zemin bahane olamaz. Koşullar iki takım için de geçerli idi. Başkent temsilcisi haddini bilerek, oyun planına sadık kalarak hep turu istedi. Genç Melih harika bir golle rakip savunmacılara toprak saha dersi verdi.
Sonuca bakınca akla şu soru geliyor; “futbolun adaleti var mı?” Yok. Olsa, Oltan’ın 55. dakikada bir metreden yaptığı vuruşta top ağları bulur, Trabzonspor tüm hedeflerine ve değerlerine vedaederdi. Sonrasında yaşanacaklar mı? Önlenemez bir tufan!
“Hayat memat meselesi” denen maçlar vardır. Trabzonspor taraftarının sabrının taştığı ve yönetim ile teknik direktörü “istifaya” çağırdığı bölümde, Gençlerbirliği takımı o tarihi dilekçeye mühür vurabilirdi.
Ve ilk uzatmanın kader anları. Tanıdık bir “Visca-Trezeguet” işbirliğinde yine son saniye golü gelince, hikayesi ile neticesi asla örtüşmeyen bitiş düdüğü, Trabzonspor cephesinde çok can yakacak savaşı önledi.
Başkan Ertuğrul Doğan ve teknik direktör Abdullah Avcı yaşamlarının en sıkıntılı, en kritik ve kader maçını yaşadı eminim.
Günü kurtardılar fakat, sezonun sonuna dair hiç de umut verici bir izlenim vermedi takımları.
Bu maçın özelinde dikketimi çeken tek olumlu şey; ayağının tozu ile takıma katılan Meunier’in performansı. Kariyeri belli. Kalitesini top her dokunuşunda gösterdi. Aranan sağ bek. Hücum yanı ciddi bir açığı kapatacak.
Keşke benzer transferler sezon başında doğru referanslar ile yapılabilse idi.