Saha içinde ‘centilmen’, oyunu kuralına göre oynayan, tribünleri kışkırtmayan, hakemlere destek olan futbolculara adeta hasret kaldık! Neticede bu oyun temaslı oyundur, doğasında var. Ne var ki, öyle futbolcular görüyoruz ki, darbe ayağına geliyor, yüzünü tutuyor. Küçük bir darbe alıyor, 8 takla atıyor, sahaya dönüyor, at gibi koşuyor!
Nereye varmak istiyorum; centilmenlik bir özelliktir, herkeste göremezsiniz. Her yıl tüm dünyada düzenlenen ‘Fair-Play’ yarışmaları var, bu özelliği taşıyan sporculara ödüller veriliyor. Fair-Play’in kısa anlamı; dürüst oyun, dürüstlük, etik davranıştır. İstanbulspor-Trabzonspor maçında bir kare var, yıllarca unutulmayacak, gerek arşivlerde gerekse, belleklerde yerini koruyacaktır.
Biliyorsunuz yarıda kaldı o maç, İstanbulsporlu bazı oyuncular Başkan Ecmel Faik Sarıalioğlu’nu ikna etmek için yoğun uğraş verdiler! Simon Deli, Fildişi Sahilli futbolcu, başkanın önünde diz çöktü, eline sarıldı, adeta yalvardı. Gelin görün ki takımın sahadan çekilmesine engel olamadı!
Simon’un bu davranış biçimi sporun ruhuyla müthiş örtüşüyor, bunun içindir ki Fildişi Sahilli futbolcu benim penceremden ‘Fair-Play’in en büyük adayıdır. Biliyorum ki TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) bu tabloya duyarsız kalmayacaktır.
Nokta atışı transferler lazım
Beşiktaş’ın futbol takımı konusunda kafam karmakarışık. “Doluya koysam almıyor, boşa koysam dolmuyor” misali, nereyi tutsam elimde kalıyor arkadaş!
Kartal’daki negatif tablonun temelinde birçok faktör var. Gerek yabancı oyuncu transferindeki planlama hataları ve yanlış tercihler, gerekse teknik direktör konusunda yaşanan trafik, yani enflasyon... Sizin anlayacağınız say say bitmez!
Tribünlere bakıyorum, Kartal hızla kan kaybediyor, boşluklar çığ gibi büyüyor! Örneğin Gelibolu’da Beşiktaş sevdalıları çoğunlukta, gelin görün ki, Kartal’ın izlenebilirliği her geçen gün azalıyor! Bu tarihi ilçede lüks bir otelin salonu var, Beşiktaş’ın maçlarını iki ay öncesine kadar izleyenlerin sayısı fena değildi. Son oynanan Hatayspor-Beşiktaş maçında salona baktım, bizim masada benimle birlikte dernek başkanı Hakan Pehlivan ve Ahmet Üçer, bir de Egehan adında minik bir taraftar var, hepsi o kadar!
Tribünlerin boşalması Kartal için en büyük tehlikedir, onları yeniden maçlara çekmenin yolu da yeni yönetimin dış transferde izleyeceği politikadır. Elbette Başkan Hasan Arat ve yönetimi bu durumun farkında, nitekim söylemlerine de yansıyor. İşin özeti Başkan Arat ve ekibinin zamana ve krediye gereksinimi var, kaldı ki taraftarlar bu konuda vefalıdır, merak etmeyin, yeter ki nokta atışı transferler yapılsın!
Eurocup şampiyonluğu neden olmasın?
Beşiktaş’ta her şey o kadar da negatif değil, örneğin potada güzel işlere imza atıyorlar. Futboldan umudunu kesenler, salonlara koşuyor, Beşiktaş Emlakjet’in yükselen basketbolu salonları dolduruyor. Her ne kadar hafta sonu deplasmanda derbi kaybetmiş olsa da bu takımda hayat var, hiç pes etmiyorlar. Genel Menajer Nedim Yücel ve Başantrenör Dusan Alimpijevic şu ana kadar harika işlere imza attılar.
Başkan Hasan Arat’ın bu düzeni bozmamak için Şube Sorumlusu Umut Tahir Güneş’le yola devam etmesi önemli bir adımdır. Kartal’ın potada en büyük hedefi kuşkusuz Eurocup şampiyonluğu olmalı. Arat’ın koyduğu Euroleague hedefine ulaşmak için en kestirme yol budur. Zor mu, tabii ki… Ama Beşiktaş taraftarı takıma bu kadar inanmışken, her maçta tribünlere koşarken, Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes gibi iki rakibi devirmişken neden olmasın?
Rüzgar esse Torreira yerde!
Süper Lig’in zirvedeki iki ortağının maçı, “dağ fare doğurdu” misali geçti. Her iki takıma gönül verenlerin tıpkı bizler gibi mutlu olduklarını sanmıyorum! Mücadele ve pozisyon üretiminden çok hakemin çaldığı faul düdükleri derbiye damga vurdu, sarı kartlar da havada uçuştu! 45 faul düdüğüne ne demeli, derbinin kalitesini dibe çekti, bizlere ızdırap çekmek düştü!
Artı futbolcular bırakın hakeme yardımcı olmayı bir kenara, gerilimi artırmak için ellerinden geleni yaptılar maalesef! Bakın Torreira’yı beğenirim, formasının hakkını veriyor, ne var ki, rüzgar esse, kendini yere atıyor, bu sahneler iyi futboluyla asla örtüşmüyor. Bir de hakem kararlarına itiraz yok mu, maşallah her düdüğe toplu olarak gidiyorlar, bırakın itirazı topunuzu oynayın kardeşim!
Güzel sözler
“Dahiliğin mutlak bir sınırı vardır, aptallığın asla...” - ALBERT EINSTEIN