Biz böyleyiz, zoru severiz
Elbette büyük turnuvalara katılmak önemli bir başarıdır. Fakat asıl olan ‘misafir’ değil, ‘kalıcı’ olmaktır! Sıkıntı da burada yatıyor, sürekli uçurum kenarlarında turladığımız elemeleri anımsıyorum!
Neyse ki bu kez başardık, son 16’ya adımızı yazdırdık. Maçlar öncesi Portekiz’in yanı sıra Türkiye kağıt üzerinde favoriydi. Ancak Gürcistan’ı yenerken çok zorlandık, Portekiz’e kaybettik ve umudumuzu Çekya maçına taşıdık.
Çekya’yı tanıyoruz, fizikli ve yüksek toplarda etkili olduklarını cümle alem biliyor. Böylesi bir rakip karşısında topu yere indirerek başladık maça... Montella’nın 11 tercihini tartışacak halimiz yok, savunma malum, sıkıntılı, diğer bölgeler yeterli ve de etkili.
Maçın 20. dakikasında Barak’ın çift sarıdan kızarması, bu zorlu maçta adeta piyangoydu bizim adımıza. Nitekim ayağa paslarla, eksik kalan rakibimizi zorladık. Ne var ki ilk yarıda kilidi açamadık. Mert Günok’un kritik kurtarışlarını da not düşelim.
Çilingir arıyorduk, nihayet 51’de bulduk. Kaptan Hakan çaprazdan uzak köşeyi görürken, yüz ifadesi çok şey anlatıyordu. Kuşkusuz bir isyandı, anlayanlara! O telaş yok mu, stresi de birlikte getirir her zaman. Hakan’ın golünden sonra 10 kişiyle ofansa dönen Çekya, 66’da Soucek ile skoru eşitledi.Ancak Mert’e Chory tarafından yapılan yüzde yüz fauldü. VAR inceledi, Rumen hakem golü verdi. Ahh Mert ahh, bırak topu tutma, yumrukla gitsin güzel adam!
Kovacs tuhaf bir hakem, eli cebinden çıkmadı, sarı üstüne sarı, fırsat bulsa iki takımın tamamına kart çıkaracaktı!
75’te Kerem ile birlikte sahaya giren Cenk, diken üstünde olduğumuz anlarda 90+4’te mükemmel bir gol attı, ay- yıldızlı ekibimizi 16’ya taşıdı.
İşte biz buyuz arkadaş... Şartlar ne olursa olsun, zoru başarmayı seviyoruz. Helal olsun alın terinize, yüreğinize, seviyoruz sizleri, yolunuz açık şansınız bol olsun. Durmak yok, yola devam, yeni hedef Avusturya!
Bu arada seni de seviyoruz Montella, düşman değiliz asla...