Görünen köy kılavuz istemez
Bakın, Beşiktaş liderin beş puan gerisinde (dünkü maça kadar)... Demem o ki, Kartal ince bir çizgide, yarışın içinde kalmak istiyorsa -ki hedef o- her kayıp puan, eksi yazar, sıkıntı yaratır.
Van Bronckhrost’u bazen anlamakta zorlanıyorum. Sakatlık ve ceza olmadığı sürece oturmuş, taşlarla fazla oynamak, bu oyunda risktir, faturası ağır olur.
Tıpkı dün olduğu gibi!
Örneğin Onur Bulut, ilk kez 11’de sahaya çıktı. Peki, oranın gediklisi Svensson niye yedek arkadaş? Nihayet Rafa Silva’yı kanatlardan alıp, merkeze çekti. Geç kaldın, geç!
Hiç kırılma, darılma yok. Koca ilk yarıda Beşiktaş’ın oynadığı futboldan keyif alan ve mutlu olan var mı? Tempo yok, pas trafiği sıfırın altında, baskı ve pres ise hiç yok! Bu tabloda pozisyon üretimi elbette ‘kıt’ olur. Masuaku, bir kez ileri çıktı, pir çıktı, arka direğe topu kesti, Ernest Muçi, gelişine vurdu, Kartal’ı öne geçirdi.
Diyeceksiniz ki, Kasımpaşa ne yaptı? En azından savunmayı sağlam tuttular, ileri çıktılar, Mert’in koruduğu kaleye şutlar attılar, yani aradılar, denediler.
***
İkinci yarı mı? Valla, mücadele, heyecan ve stres tavan yaptı adeta. Kartal, bu yarıda rakibin baskısına vites yükselterek yanıt verdi. Peki, ilk yarıda neredeydeniz? Golleri yedikçe mi, aklınız başınıza geldi...
Bakmayın, Kasımpaşa’nın ligde inişli - çıkışlı grafik çizmesine... Tehlikeli takım, sağı-solu belli olmuyor. Dünkü skor tabelasındaki rakamlar, bunun en büyük göstergesidir.
Bir Beşiktaş’ın kadrosuna bakın, bir de Kasımpaşa’ya... Valla helal olsun konuk takıma... İkinci yarıdaki futbollarıyla galibiyeti fazlasıyla hak ettiler, alkışlıyoruz.
Beşiktaş için zirve ile fark sekize çıktı. Kapanır mı, kapanmaz mı, kocaman bir soru işareti! Bu ağır yenilginin artçıları uzun sürecektir, dilerim ben yanılırım. Ancak, ‘görünen köy kılavuz istemez’, yani Kartal, görünen köydür bence!