Fenerbahçe haftalardır kötü. Geçen sezonki sistemli, amaçlı, arzulu futboldan eser yok. Mehmet Topal, Kuyt, Gökhan haricinde kimsenin mücadele etmeye isteği yok. İsteği olsa enerjisi yok. Bloklar arası mesafeler çok açık, defansta adam paylaşımı kötü, boş alanlara hareketlenme yok, pas isteme yok, pres yok, top kaybı çok. İşin en acı tarafı haftalardır gol pozisyonu bile yok.
Bir tarafta 132 milyon Euro' luk bir takım, diğer tarafta 25 milyon Euro' luk rakibi. Futbol olarak bakıyorsun, düşük değerdeki takım, kendisinden neredeyse 6 kat üstün olandan daha istekli, azimli, bilinçli, becerikli futbol oynuyor.
Neden?
Çünkü hocası Fenerbahçe' ye yetmiyor.
Ersun Yanal rüştünü ispatlamış bir hoca idi. Öyle ya da böyle bir ağırlığı vardı. Bir sistemi, felsefesi, antrenman programı vardı. Futbolcular sevmese de saygı duyuyordu.
Arap İsmail iyi insan. İyi bir yardımcı antrenör. İyi Fenerbahçe' li. Tüm takım seviyor. Ama..
Sistem, felsefe, antrenman tekniği, disiplin açılarından kafalarda soru işaretlerine neden oluyor. Haksızlık etmek istemem ama son haftalarda izlediğimiz futbol bu fikri güçlendiriyor. Aksi olsa, Fenerbahçe haftalardır böyle oynamaz. Aksi olsa, futbolcular geçen seneye göre bu denli düşüş yaşamazlardı.
Gerçi bunun da önemi yok.
Nasılsa Fenerbahçe' yi hocalar değil, Başkan ve futbolcular şampiyon yaptı!
Futbolcuları görüyoruz! 3 Temmuzdan bu yana vefa sebebi ile sürekli korunup kollanan futbolcular..
Ersun Yanal' ın hocalığını tartışan, emeğini hiçe sayan, haksızlık yapanların tercihini ve bu tercihin sonuçlarını da görüyoruz.
Genelde yorumcular köşeli yorum yapmaz, riske girmez, skor üzerinden giderler. Ben köşeli yorum severim. Suya sabuna dokunurum. Risk alırım. Çünkü futbolu iyi bilirim. 37 senedir, futbolun iyi bir takipçisiyim. Elbette bazen hata yapıyor, yanlış yorumlarda bulunuyor ve ters köşe oluyorum. Ama genelde de tespitlerim doğru çıkar. Tahminlerim başarılıdır.
Kimse alınmasın ama bu Fenerbahçe, İsmail hoca ile bu sene şampiyon olamaz. Şimdiden söyleyeyim, bu Fenerbahçe, bu hoca ve bu zihniyetteki futbolcular ile 4. yıldızı takamaz. Ha böyle giderse ne olur, Aziz Yıldırım Samandıra' ya kamp kurar, Azizsilinleri yapar, devre arası 3- 4 tane ciddi takviye yapar, belki bir hareketlenme olur ama sonucu şampiyonluk olur mu, sanmam!
Kerameti kendinden ve futbolculardan sananlar feci yanılıyor. Yanal, bu futbolcuların yetenekleri ve yetersizliklerini göz önünde bulunduran ve Türk futboluna uygun bir sistem ile büyük başarı kazandı. Yoksa Yanal' ın elindeki kadro da mükemmel bir kadro değildi. Aynı kadroydu. Aynı eksikler vardı. Ama o elindeki malzemeden iş çıkardı. Çünkü Yanal bir sistem hocası. Gazlama veya motivasyon hocası değil. Kendisinden önceki ve sonraki hocaların yapamadığını yaptı, bu kadroya uygun sistemi getirdi ve başarı sağladı.
Dediler ki, keramet hocada değil. Biz yaptık! Ne yaptıkları ortada!
Maçın teknik analizine bakarsak, Fenerbahçe' de üç temel sorun var.
1. Bloklar arası çok açık. Çünkü blokların birlikte hareket etme, koordine olma, eş zamanlı ileri- geri çıkma yeteneği yok. Bu beceriyi kim kazandıracak? Hoca. Bu olmayınca, rakip elini kolunu sallaya sallaya geliyor, orta sahayı geçiyor, pozisyona giriyor.
2. Takımın fizik gücü hiç iyi değil. Müthiş bir düşüş var. Futbolcular sabit, hareketsiz, boş alana hareketlenme yok. Herkes ayağına pas bekliyor. Sow, Diego, Alper, Emenike, Alves sahada yürüyor. Hiç bir pozitif katkıları yok. Fiziksel direnci, kondisyonu, gücü kim artıracak? Hoca. 5' e 2' lerle bu iş olmaz. Geçtiğimiz sezon ağır antrenman yapmaktan şikayet eden kadro, bu sene resmen göbek bağlayacak. Ağır antrenman yapmayı sevmeyen kadro, elbette Yanal' ı istemez.
3. Futbolcular işi ciddiye almıyor. Hocalarını çok seviyor ancak bence saymıyorlar. Hoca artık aileden olmuş. Onlardan biri olmuş. Bir tek Başkan' dan çekiniyorlar. O da her koşulda arkalarında duruyor. 3 Temmuzun vefası, profesyonelliği öldürüyor. Bu denli maç seçen, konsantrasyonu düşük bir kadroyu motive etmek için İsmail Kartal ne yapabilir?
Bence, bu futbolun tek sorumlusu var o da sayın Yıldırım. Zaten sorumluluk benim demişti. Şimdi yol yakınken bence İsmail Hocayı da üzmeden, daha da kırmadan, kurtlara yem yapmadan bir çare bulmalı, devre arasına bırakmadan gereğini yapmalı. Çünkü İsmail Hoca bu camiaya lazım. Ama eski görevinde. Yoksa çok geç olacak. Geç olmadan, Mustafa Denizli alternatifini devreye sokmak lazım. Bence henüz dere kenarında iken, bu işi Mustafa Hoca ile devam ettirmek lazım. Dere geçilmeye başlanırsa, Mustafa Hoca bile çare olmayacaktır.
Bu tabloda en az sorumluluğu olan kişi İsmail Kartal. Yardımcı antrenörlüğü layıkıyla yapıyordu. Geldiler rahatsız ettiler adamı. İyi yaptığı işten ettiler. Kurtların önüne attılar.
Yazık ettiler. Çünkü İsmail Kartal iyi bir insan. İyi bir Fenerbahçe' li. İyi bir antrenördü.
Son söz de kurumsallaşma ile ilgili.
Haber doğru mu bilmiyorum ama söylenen o ki Fenerbahçe CEO' su Hasan Hakkı Yılmaz istifa etmiş. Nedeni, kulüpte bazı eski çalışan ve yöneticilere söz geçirememe, istediklerini yapamama, otorite sağlayamama. Hiç şaşırmadım. Daha önceki CEO Ersalman' da 1 sene duramamıştı. Fenerbahçe kurumsallaşmak istese bile kurumsallaşamaz. Nedeni ortada. Buna imkan verecek bir iklim, bir liderlik yok. İlişkiler kurumsal değil. Şu anki yönetim anlayışı ile kurumsallaşma birbirine zıt. Gerçek hayatta kurumsallaşma, kurumsal yönetim, kurumsal performans artırma gibi alanlarda çalıştığımdan bu konuda yorum yapma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Merak edene de uzun uzun ve bilimsel olarak açıklarım kulübün bu şartlarda neden kurumsallaşamayacağını. Hatta iyi niyeti ve Fenerbahçe sevgisinden şüphe etmediğim Sayın Başkan arzu ederse bu konuda Yönetim Kurulu' na bir seminer de verebilirim.
Bence bu hafta kaybedilen üç puandan çok şu sorgulanmalı: Ersalman, Zico, Alex, Kocaman, Yanal, Yılmaz, Kiğilı ve onlarca diğer isim neden gidiyor ya da gitmek zorunda kalıyor? Bunların hepsi haksız mı? Hepsi de hatalı mı? Hepsi de kötü mü?
Yoksa?
Yoksanın cevabını korkusuzca, hakkaniyet ve vicdan çerçevesinde verdiğimizde, Fenerbahçe bugünkünden çok daha ileri bir noktaya gidecektir. Kral çıplak demeden, daha iyisini de hak etmiyoruz!
Kaybedilen 3 puan telafi edilir, kaybedilen sağduyu asla edilemez.