Transferde en çok ses getiren Galatasaray olsa da, en büyük sürprizi Fenerbahçe yaptı. Belhanda transferi kesinleşti derken, bir anda bu transferden vazgeçip, Emre ve Ziegler ile sözleşme yapan Fenerbahçe, bugün de Pierre Webo' yu renklerine bağladı.
Bu transferler sonrası taraftarların kafasında bazı sorular var. Fenerbahçe' nin oyun sistemi ne olacak? Fenerbahçe' nin futbolu nasıl olacak? Ezeli rakipleri de kadrolarını bir hayli güçlendirmişken, bu transferler yeterli mi? Bu sorulara cevap vermeye çalışalım.
Öncelikle bu transferler Aykut Kocaman' ın kafasındaki kontrollü 4-2-3-1' den uzaklaşmasını sağlamayacaktır diye düşünüyorum. Aykut Hoca 4-2-3-1 ile devam edecektir. Bu sezon Aykut Kocaman bazı maçlarda sergilenen kötü futbol sonrası özellikle ikinci yarılarda yaptığı değişiklikler ile 4-4-2' ye dönüş sinyalleri vermişti. Benzer bir durumun kalan maçlarda da söz konusu olabileceğini düşünüyorum. Fenerbahçe lig maçlarına, 4-2-3-1 ile başlayıp, maçın gidişatına göre 4-4-2 veya 4-3-3' e dönebilecek bir kadro kalitesine ve derinliğine sahip. Hatta kadro derinliği açısından "forvet" mevki hariç, Galatasaray' dan bile avantajlı konumda. Aykut Kocaman' ın elinde hemen her pozisyon için birden fazla alternatif var. Bu durum Aykut Hocanın maçların tamamında belirli bir şablonda oynamaktan ziyade esnek bir oyun anlayışı ile maçın gidişatına göre "diziliş" oluşturmasına imkan verecektir.
Aykut Kocaman' ın lig için kafasındaki ideal 11; 4-2-3-1 düzeninde, kalede Volkan, defans dörtlüsünde Gökhan, Bekir, Yobo, Hasan Ali, ön liberoda Mehmet Topal ve Meireles, önlerinde Emre, sağda Kuyt ve solda Caner, forvette Sow olacaktır. Sağ kanatta Mehmet Topuz' a forma verdiği karşılaşmalarda, sol tarafta Stoch ile başlayacaktır. Maçların gidişatına göre, oyuncu değişikliklerinde Cristian, Webo, Semih ve Salih' ten faydalanabilir. Maç içinde berabere giderken veya yenik duruma düşülmesi halinde 4-4-2' ye dönüş yapmakta tereddüt etmeyecektir. Bu durumda, Mehmet Topal' ı kenara alarak, Emre' yi geriye çekip, oyuna Webo' yu alarak çift forvetle gol arayacaktır. Yine bu tür durumlarda, Kuyt ve Caner' i kenara alıp, Mehmet Topuz ve Stoch alternatiflerini kullanmayı deneyecektir. İç sahada, ilk yarısını veya 60. dakikasını 2 farkla önde götürdüğü karşılaşmalarda ise sürpriz bir şekilde 4-3-3' e dönmeyi tercih edebilir. İleri üçlüde solda Sow, ortada Webo ve sağda Kuyt ile heyecan veren bir hücum hattı izlemek mümkün olabilir.
Avrupa maçlarında yukarıdaki 11' den tek fark, daha önce Atletico Madrid forması giyerken Avrupa Liginde oynamış olmasından dolayı forma giyemeyecek olan Emre' nin yerine Salih ya da Mehmet Topal' ın tercih edilmesi olacaktır. Emre' nin görev alamadığı Avrupa maçlarında, sağda Mehmet Topuz ve forvet arkasında Kuyt tercihini de görebiliriz. Maçların gidişatına göre yine yukarıda belirttiğimiz değişikliklere gidecektir.
Kupa maçlarında ve olası sakatlık ya da kart cezalarında ise Mert, Serkan, Cristian, Selçuk, Salih, Semih, Krasic, Orhan, Ziegler, Egemen ve Serdar forma şansı bulacaktır. Son maçlarda formu gittikçe düşen ve kendilerini bir türlü toparlayamayan ilk 11 oyuncuları Bekir, Kuyt ve Mehmet Topal' ın işi oldukça zor. Arkalarında en az onlar kadar kaliteli futbolcular bekliyor olacak. Forma rekabeti gerçekten üst düzeyde olacaktır.
Böylesi bir kadro zenginliği içinde işi en zor olan ise Aykut Kocaman olacak. Bunun iki sebebi var. Birincisi, artık formayı adaletle dağıtması gerekecek ve formsuz isimleri ısrarla oynatması mümkün olmayacak. Örneğin formsuz bir Kuyt' da ısrar etmek, kenardaki 2- 3 alternatifi küstürebilir ve taraftar tepkisine yol açabilir. Cristian' ın gözü kapalı forma giymesi de artık mümkün olmayacak. Koşan, mücadele eden ve formasının hakkını veren formayı almalı. İkincisi, artık başarısızlığın ve kötü futbolun asla mazareti olmayacak. Camia bu transferlerden sonra, Aykut Kocaman' dan mutlak başarı ve her şeyden öte "ruhlu" bir mücadele bekleyecektir.
Gelelim diğer soruya; bu transferler yeterli mi?
Aslında bu transferler oldukça yerinde transferler. Emre' nin hücuma dönük olarak oynatılması, hücuma dönük orta saha futbolcusu eksikliğini telafi edecektir. Ziegler' in transferi de üst üste maçlar oynayan Hasan Ali' yi rahatlatacaktır. Hatta Ziegler' in ilk 11' de başlaması futbol adına en doğrusu olacaktır. Ancak hocanın Hasan Ali' den ilk 11 için vaz geçeceğini sanmıyorum. Webo ise, bazı maçlarda Sow için alternatif, bazı maçlarda ise Sow' un yanında ikinci hücum silahı olacaktır. Vücudunu iyi kullanan, akıllı ve pozisyon becerisi yüksek olan Webo' da isabetli bir transfer olarak gözüküyor.
Tüm bunlara rağmen, transferde en sorunlu bölge olan stopere takviye yapılmamış olması düşündürücü. Serdar, Bekir ve Egemen tandem bilgisi ve becerisi sınırlı stoperler. Hava topu hakimiyetleri zayıf. Hızlı çıkan ve kanatları iyi kullanan tüm takımlara karşı zor durumda kalıyorlar. Pozisyon, zamanlama ve kademe hataları yapıyorlar. Yobo tandem bilgisi iyi ancak yavaş bir stoper. Üstelik hava toplarına da çok hakim değil. Yanında Bekir veya Egemen varken, rahat oynayamıyor. Yanındaki stopere güvenmediğinden, risk alamıyor. Bazı gerekli hamleleri yapamıyor. Rakibe önde basamıyor. Bu durumda, Fenerbahçe defans hattı hata yapmamak adına rakibi hep geride karşılıyor. Oysa rakibi ileride karşılamaları ve alan daraltmaları gerekiyor. Mevcut durumda Fenerbahçe takım olarak rakibe ilerde basmadığından ve defans dörtlüsü fazlasıyla geride kaldığından tüm yük ön liberolara biniyor. Meireles ve Mehmet Topal 'ın kötü futbollarının ve hücumda etkisiz olmalarının en büyük sebebi de aslında bu.
Son merak edilen konu, Fenerbahçe' nin futbolu nasıl olacak?
Emre' nin gelişi ile hücum etkinliğinin artacağı kanaatindeyim. Ziegler' de oynadığı karşılaşmalarda Hasan Ali' ye göre çok daha iyi bir hücum performansı sergileyecektir. Yani eskiye göre takımın daha fazla pozisyona gireceğini düşünüyorum. Ayrıca Ziegler ve Emre' nin transferleri taraftara moral verdi. Takıma da bir hava katacağı kesin. Bununla birlikte, takımın futbolunun müthiş bir değişim göstermesi mümkün değildir. Zira, esas sorun Hocanın kafasındaki futbol anlayışını sürdürmeye devam etmesi olacaktır. Bu kontrollü ve defansif anlayışa ek olarak, Fenerbahçe tandeminin hem defansif hem de ofansif kurgulardaki yetersizliği, bir üst seviyede total futbola izin vermeyecektir.
Aykut Kocaman' ın elindeki kadro ile iç sahada 4-1-3-2, dış sahada ise daha kontrollü bir 4-4-2 oynaması ve rakibe sürekli baskı kuran, bloklar arası mesafeyi daraltan ve hızlı pas yapan bir takım ortaya çıkartması gerekiyor. Ben hocanın yerinde olsam, iç saha maçlarında 4-1-3-2 oynatır; kalede Volkan, geri dörtlüde Gökhan, Egemen, Yobo, Ziegler, önlerinde defansif orta saha Meireles, orta dörtlüde Stoch, Emre, Salih, Mehmet Topuz ve ileri ikilide Webo, Sow ile başardım. Dış saha tercihim ise, daha kontrollü bir 4-4-2 olurdu. Kalede Volkan, defansta Gökhan, Bekir, Yobo, Hasan Ali, orta dörtlüde Caner, Meireles, Emre ve Mehmet Topuz, ileri ikilide Kuyt ve Sow ile başlamayı düşünürdüm.
Transferlerin camiaya yeni bir heyecan kazandırdığı kesin. Transferler kadar önemlisi, Aykut Hocanın Salih, Recep, Beykan, Krasic ve Semih' i kaybetmeden kazanmaya çalışması olacaktır. Bu kadar geniş bir kadro ile üç kulvarda devam eden Fenerbahçe' nin ve Aykut Kocaman' ın geleceğe daha özgüvenli bakması şimdilik mümkün gözüküyor.