Yabancı sınırlaması hakkındaki görüşüm net, yabancı sınırlamasından yanayım.
Bu sınırlama elbette Galatasaray gibi iyi yabancılar transfer etmiş, iyi kadro kurmuş camialar açısından dezavantajlı olacaktır. Ancak Galatasaray bir istisna.
Diğer tüm kulüpler, yabancı transferinde sınıfta kaldı. Özellikle Fenerbahçe ve Trabzonspor son 10 senede yaptıkları kötü transferler ile adeta milyonlarca Euro' yu sokağa attılar.
Konuya tek bir camia açısından bakmayalım. Konuya Türk futbolu açısından bakalım. Ülkemize gelen yabancıların çoğu yaşlı, çaptan düşmüş veya Avrupa' da üst seviyelerde forma giymesi mümkün olmayan isimler. Türkiye olmasa zaten durakları Dubai ya da Katar olacak. Çin' de bile artık ikinci sınıf topçu almıyorlar.
Türk kulüp yöneticileri genelde işadamları. Birçoğu şirket yönetmeyi biliyorlar ama maalesef kulüp yönetiminde başarılı değiller. Çünkü spor kulübü yönetimi artık dünyada bilimsel yapılıyor. Dünyayı takip etmeyi, güncel strateji, yönetim ve pazarlama tekniklerine hakim olmayı, mükemmel iletişim sağlamayı ve akıllı karar vermeyi gerektiriyor. Bizimkiler bunları bilmiyor. Bilmeyince ne altyapı kuruluyor, ne scouting sistemi, ne de kurumsal yönetim sistemi. Kurumsallaşma olmuyor. Sonuçta kötü yönetim ve kötü transferler nedeniyle borçlar alıp başını gidiyor.
Türk futboluna çöreklenmiş bu insanlardan kurtulmak zor. Kurdukları ekosistemler ile yönetimi asla bırakmıyorlar. Nüfuzları ve ekonomik güçleri ile sağladıkları çıkarlar, adeta sadık müritler meydana getiriyor ve bu müritler de koltuklarını sağlama almada onlara sürekli yardımcı oluyor. Onları koruyor.
Bu tabloda, futbolumuzda yönetim kalitesini artırmak için elimizde araç sayısı sınırlı.
Kötü yöneticileri iyi yöneticiler yapamayacağımıza göre, onları dizginlemek, sınırlamak, kanun ve prensipler ile yönlendirmek en iyi çözüm.
Madem ki bir yöneticinin kulübü kötü transferler ile batırmasını önleyemiyoruz, o zaman kurallar ve düzenlemeler ile buna mani olabilir, ya da en azından makul sınırlar dahilinde tutabiliriz. Bu sayede, ülkemizin kaynakları ve kulüplerimizin geleceği heba olmaktan kurtulur.
Bunlardan bir tanesi de yabancı sınırlaması. Sayıca ve/veya yeterlilik kriterleri olarak sınırlama getirmek, bu kötü yöneticilerin hata yapma riskini de azaltacaktır. Ayrıca, Türk altyapılarına yatırım yapmalarını da teşvik edecektir. Ha burada şunu diyenler olabilir; yeteneksiz Türk futbolcuların değeri olması gerekenin on, yirmi katına çıkar. İşte bu noktada Devletimizin ve TFF' nin bazı ek düzenlemeler yapması şart. Yerli transferinde ve ücretlendirmesinde tavan ücret uygulanması, kulüp gelirlerinin en az yüzde 20' sinin altyapıya aktarılması zorunluluğu, bu aktarılan kaynakların vergisel açıdan giderleştirilebilmesi, altyapıya teşvikler, tıpkı iş dünyasındaki TURQUALITY destekleri gibi, yurt dışında altyapı yatırımları yapan ya da futbol okulları açan kulüplerin mali açıdan desteklenmesi, devletin amatör branşları desteklemesi, maç kadrosunda 2, ilk 11' de en az 1 U21 oyuncusuna yer verme zorunluluğu gibi bazı düzenlemeler getirilir ise, yerli kalitesi artar.
Futbol en az iş dünyası kadar ihracat potansiyeli olan, iş dünyasından çok daha fazla ülkemizi tanıtacak bir alan. Bu alana devletin ciddi el atması ve yatırım yapması gerekiyor. Bu iş kulüp başkanlarına bırakılırsa, kulüpler şantiye mantığı ile yönetilir ve markalar erir. Ayrıca kulüp yöneticilerinin, yönetime geçtikleri tarihten bu yana ortaya çıkacak kur giderleri, altyapı giderleri ve amatör şube giderleri haricindeki tüm zararlardan sorumlu tutulmaları da, hata yapmaları, hatta göreve talip olma risklerini de azaltacaktır. Tıpkı İspanya' daki gibi zararlardan sorumlu tutulmaları gerekli ki taraftarın ve ülkenin kaynaklarını çiftlik yönetir gibi harcayamasınlar.
Yabancı sınırlaması, bu önerilerimden bir tanesi. Tek başına bir anlamı olmasa bile, bir başlangıç teşkil eder. Yabancı sayısının sınırlı olduğu zamanlarda, ülke olarak tarihimizin en büyük başarılarını yakaladık. İyi yerliler ve kaliteli yabancılar ile Galatasaray ve Fenerbahçe Avrupa' da önemli işler yaptılar. Yine bu seviyeleri yakalamalıyız.
Ha son olarak bana şunu diyenler de olacaktır. Avrupa' da böyle bir sınırlama yok. Nasıl adil rekabet edeceğiz?
Etmeyelim kardeşim. Birkaç sene etmeyelim. Birkaç sene jenerasyon yakalamaya bakalım. Sahada skor derdinde, kupa derdinde olmayalım. Zaten ediyoruz da ne oluyor? Ne kazandık bugüne kadar? Avrupa Avrupa duy sesimizi.. diyerek sesimizi duyurabildik mi? Birkaç senemizi futbolumuzu yerli yetenekler ve jenerasyonlar ile ayağa kaldırmaya bakalım. Avrupa 'nın beş önemli ligine bir sıçrama tahtası olalım. Genç ve gelecek vaat eden yerliler kadar, yabancıları da yakalayalım. Bunları da geliştirip pazarlayalım. Dünyanın dört bir yanında futbol okulları açalım. Genç ve yetenekli isimleri yakalamak için yurt dışına yönelik scouting sistemleri oluşturalım. Futbolda menajerlerin ve aracıların sultasından kurtulalım.
Futbolumuzda artık Altınordu modeli ile yönetilen kulüpler çoğalmalı. Bu model ana model olmalı. İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu sloganı tüm futbolumuza hakim slogan haline gelmeli.
O yüzden sınırlamaya EVET diyorum.
Bu sınırlama nedeniyle, bu sene avantaj yakalamış olan Galatasaray'lı dostlarım bana sitem etseler de şunu biliyorum ki, Galatasaray güçlü bir altyapı kültürü olan bir takım. Bu sınırlama orta ve uzun vadede Galatasaray'ın lehine olacaktır.
Görüşlerinizi bertan.kaya@yahoo.com adresine veya twitter @bertankaya hesabım üzerinden bekliyorum.