Maçtan sonra birlikte izlediğim gruba bir yorum yaptım; "Bu tablo Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım düzeninden dolaylı ya da doğrudan menfaat sağlayan kişilerin eseridir" diye.
Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman, bu güruh... Ortak noktaları özeleştiri yapmamak. Aşırı ve anlamsız bir özgüven, suçu sürekli dışarıda aramak, düşman üretmek, şanssızlık veya haksızlık odaklı yorumlar yapmak, etraflarını da buna inandırmak. Bunlar da diğer ortak noktaları.
Şimdi dönüp baktığımda, dünkü rezaletin, ki başka kelime bulamıyorum, suçlusu olarak üstü kapalı taraftarı işaret ediyor bu güruh. Güruh diyorum lütfen kimse alınmasın, aklı, fikri hür olmayan kişilere başka ne denebilir ki?
Son iki Beşiktaş ve dünkü Akhisar maçı sonrası futboldan biraz anlayan herkes şunları net olarak görür:
1- Taraftar gelmiyor çünkü sahada bir şey görmüyor. Başkan ve Teknik Direktöründen memnun değil. Kadro kalitesinin farkında. Gelmediler, rakibe ve hakeme baskı kurulamadı, bundan kaybettik açıklaması bence saçma ötesi! Taraftar artık psikolojik olarak hatalardan, kötü seçimlerden, kötü futboldan usandı. Ben taraftara gerçekten hak veriyorum.
2- Fenerbahçe teknik direktörü ısrarla stoper istedi. Yönetim almadı, alamadı. Eldeki stoperler Neto, Skrtel, Roman... İkinci sınıf dersem umarım alınmazlar. Kimse kusura bakmasın ama Fenerbahçe' nin stoperi asgari Kjaer seviyesinde olur. Şu anki stoperlerin rakip takımın stoperi Mustafa Yumlu'dan ne fazlası var? Aksine Mustafa' nın özverisinin onda biri yok. Biri Akhisar'da oynuyor, diğeri benzer bir yetenek ve kalitede ama Fenerbahçe' de. Şimdi böyle bir tandem ile şampiyonluğa oynuyorum demek abesle iştigaldir.
3- Fenerbahçe' nin oyuncu profili ve teknik direktörün onlara yaptığı yükleme, ileri ve dikine değil, top çevirerek yana ve geriye paslar ile, orta sahada alan kazanarak yavaşça ilerlemek ve rakibi ceza yayına sıkıştırmak üzerine kurulu. Bu sebeple topu alan ya yana, ya geriye veriyor. Boş alana koşu, araya kaçma, dikine pas, uzun pas, vb. çeşitli aksiyonlar yok. Çünkü bu takımın hocası bu takımı böyle oynatıyor. Topu alan ileri değil, ya yana, ya geriye yöneliyor. Öne dripling yapmayı dahi unutmuş bir futbolcu topluluğu. Bu elbette oyuncu kalitesinin düşüklüğü ile de ilgili ama hoca da bu tabloda pay sahibi.
4- Fenerbahçe fizik olarak da kötü. Görüntü sizi aldatmasın, bir iki futbolcu diri olduğundan ve kompakt oynandığından takım çok koşuyor gibi gözükebilir, ama takım genelde belirli dar bir alanda koşuyor sadece. Sınırlı bir alanda. Bu sebeple, topu kanatlara açan, hızlı çıkan, iyi pas yapan takımlar çökertiyor bu sahte fiziksel görüntüyü. Fenerbahçe' nin pres gücü sınırlı, 10-15 dakika ya yapabiliyor, ya yapamıyor. Josef ve Mehmet hariç ikili mücadele kazanma oranı düşük. Aykut Kocaman' ın antrenman teknikeri benim açımdan her zaman soru işareti. Bu nedenle futbolcuların hareketleri yavaş, hızları düşük, adam geçme imkanları yok, araya kaçma imkanları yok. Sprint sayıları az. Ani hızlanmaları mümkün değil. Bu kontrollü oyun ile sadece bunların üstü kapatılıyor.
5- Aykut Kocaman bahane bulan bir teknik direktör. Bir kez olsun kendisini adam akıllı eleştirmedi. Yok hakemler, yok taraftar, yok şanssızlık. Böyle bir insanın, kendi doğrularına saplantı derecesinde bağlı birinin, doğru muhakeme yapıp, doğruları bulma şansı çok düşük. Oysa futbolun doğruları kendi doğrularından çok farklı.
Fenerbahçe taraftarının aklı ile alay etme dönemi bitti. Taraftar net olarak yönetimi de hocayı da kadroyu da protesto ediyor. Bu tabloyu hak etmediler. Sonuna kadar haklılar. Neyse ki Fenerbahçe' nin sorunlarını anlayan, dünya futbolunu iyi bilen, basiretli bir Başkan adayı var da, tek başına herkese umut oluyor.