BAŞKAN' IN AÇIKLAMALARI
Bugün Başkan Aziz Yıldırım’ ın Şansal Büyüka’ ya yaptığı açıklamaları okudum. Ardından, Yönetim olarak yeni teknik direktör olarak İsmail Kartal’ ı açıkladıkları basın toplantısının görüntülerini izledim. Başkan burada da bazı açıklamalar yaptı. Bunlar gün boyu yayınlandığı için detayına girmeyeceğim.
Başkan özetle, medya mensupları, eski hocalar ve kendisini eleştirenlere sert bir çıkış yaptı. İsmail Kartal’ ın göreve başladığını ve başarının hocaya, başarısızlığın kendisine ait olduğu açıklamasını yaptı.
Başkan’ ın gereğinden sert bir üslup ile kulübe geçmişte başarı ile hizmet vermiş hocaları gereğinden ağır eleştirmesinin psikolojik nedenini anlayabiliyorum. Başkan sadece Yanal değil, diğer hocalar ile olan ayrılıklarda da ne kadar haklı olduğunu ortaya koymaya çalıştı, zira şimdi bunlar da sorgulanmaya başladı. Aldığı kararların ne denli isabetli olduğunu açıklamaya çalıştı. Camiada Yanal’ ın gönderilmesi sonrası sürpriz bir şiddetle yükselen memnuniyetsizliği bastırmaya çalıştı.
Bu noktada, Aziz Yıldırım haklıdır veya değildir, bunu tartışmayacağım. Bence hiçbir kurumsal kulüp böyle yönetilmez. Hiç bir kurumsal yapıda, kararlar böylesi şekilde alınmaz. Krizler böyle kötü idare edilmez.
Bunları bir tarafa bırakıp, sayın Başkan’ a kendi açıklamaları üzerinden bazı sorular soracağım. Bu soruların cevabını kişisel olarak değil, camia adına bekliyorum.
SORULAR
· Fenerbahçe profesyonel futbol takımının, sözde tek yetkili olan teknik direktörü sezonu 25 Haziran 2014 tarihinde açmak isterken, neden hocanın bu kararının arkasında durmadınız? Neden futbolcuların daha geç başlama talebini koşulsuz kabul ettiniz? Hocanın otoritesini sarsmış olmadınız mı? Sizin ifadenizle takımı iyi çalıştırmayan bir hoca sezonu neden erken açmak istesin? İşe neden erken başlamak istesin?
· Madem hocanın zaaflarını biliyor ve hoca ile çalışmak istemiyordunuz, neden sözleşmesini 2 yıl uzattınız? Neden sezon sonu kendisi hakkında olumlu demeçler verdiniz? Geçtiğimiz sezon sonu oldukça başarılı bulduğunuz hocayı, bu sezon başında neden başarısızlıkla suçluyorsunuz?
· Bir sezon öncesinde doğru dürüst hücuma çıkamayan, pozisyon bulmayan, bütün maç boyu top çeviren bir takımın, bir sonraki sene pres yapan, 90. dakikalara kadar hırsla maçlara asılan, bol pozisyona giren, hücum futbolu oynayan, rakiplerini ezip geçen bir takım haline dönüşmüş olmasında, Ersun Yanal’ ın nasıl payı olmaz? Senelerce taraftarı kahreden bir futbol anlayışını, üstelik hemen hemen aynı kadro ile, bir sene içinde tamamen değiştirmek mucizesi kendiliğinden mi olmuştur? Fizik kondisyon kendiliğinden mi artmıştır. Taktiği futbolcular kendileri mi belirlemiştir. Saha içi organizasyonları antrenmanlarda kendileri mi çalışmışlardır? Yoksa bu başarıyı bazı nefesi güçlü dostların manevi destekleri mi getirmiştir?
· Bu kadar stresli bir dönemde, futbolcuların Kocaman sadakati ve sevgisi halen devam etmekte iken, dıştan Fenerbahçe ile bu denli uğraşılırken, ateşten gömleği giymiş bir adamın, rakibine 8 puan fark atarak takımı şampiyon yapmış olması küçümsenecek bir başarı mıdır? Madem takımı “karakter sahibi” futbolcular şampiyon yaptı, neden daha önceki sezonlarda inisiyatif kullanıp bu denli büyük bir başarıyı yaşatmamışlardır? Neden önceki 2 sezonda, hemen hemen aynı futbolcular ile Galatasaray’ ın hegemonyası kırılamamıştır? Neden lig tarihinin en büyük zaferlerinden biri Yanal döneminde yaşanmıştır? Bu tesadüf müdür?
· İddianıza göre, Fenerbahçe’ yi önemsemeyen, işini ciddiye almayan, taraftarı takmayan bir teknik adam, neden hayatını riske atıp, ezeli rakip Galatasaray ile stres düzeyi yüksek bir maçta 6 stent ile futbolcularının başında sahaya çıkar? Bu özveriyi başka hangi hoca gösterdi?
· Futbolcular ve İsmail Hoca başarılı olamaz ise sorumluluk benim diyorsunuz. Ezeli rakibiniz, sizden önce 4. yıldızı takar ise, başarısızlığı kabullenmenizin ne gibi bir önemi olur? Kabullenmeniz neye yarar? Bu travmayı, Fenerbahçe taraftarından özür dileyerek geçiştirebileceğinizi düşünüyor musunuz? Şampiyonluk gelmez ise istifa etmeyi düşünecek misiniz?
· Biri 100. yılda takımı şampiyon yapıp, ardından Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynatmış olan, diğeri oynattığı futbolu ve lig performansını beğenmiyor olsam da Avrupa Liginde yarı final oynatmış olan, sonuncusu da en yakın rakibine büyük fark atarak kritik bir sezonda takımını şampiyon yapmayı başarmış olan bu hocalara, başarısız demek ne denli mantıklı? Madem keramet sizde ya da futbolcularda, bahse konu bu başarılar, bu hocalardan önce neden sağlanamamıştı?
· Yıllarca Alex’ e güvenerek ve onun önerdiği menajerlere dayanarak transfer yapıldı mı? Son 15 yılda yapılan hatalı transferlerin maliyeti kimin sırtına binmiştir? Bu kayıpları kim karşılamıştır? Guiza, Josico, Maldonado, Krasic, Dia gibi yabancı ve en az bunlar kadar faydasız fiyasko yerli transferlerin astronomik maliyetleri ortada iken, Yanal’ ın ve Kocaman’ ın istifa ettiği sezon başında talep ettiği futbolcuların maliyetine neden bu kadar hassasiyet gösterdiniz? Fenerbahçe’ nin mali güçlük altında olmasında 3 Temmuz sürecinin etkisi olduğu malum. Peki, bunun dışında uzun yıllardır süre gelen kötü transferler ve kötü mali yönetim de bir diğer sebep olabilir mi?
· Madem genç futbolculara bu kadar önem veriyorsunuz ve Salih konusunda hocaya sitem ediyorsunuz (bu konuda bende ediyorum haklısınız) neden son 15 senede altyapıdan A takımda istikrarlı bir şekilde forma giyebilen tek bir futbolcu dahi çıkmamıştır. Olcan, Okan, Beykan, Recep, Salih ve diğer gençler neden birer birer kaybolmaktadır? Bu çapta büyük bir kulüp neden üretken bir altyapı oluşturamamıştır? Kötü transferlere harcanan astronomik paralar neden altyapıya harcanmamıştır? 15 senede bir dönüşüm sağlanamaz mıydı? 15 sene iyi bir altyapı oluşturmak ve futbolcu çıkartmak için kısa bir süre midir?
· 16 senedir, sürekli futbolcular haklı, hocalar haksız olabilir mi? Futbolcular ile yakın ilişkileriniz, hocaların otoritesine zarar veriyor olabilir mi? Antrenmanlara karışmak, taktik önermek, kadro seçmek, soyunma odalarına inmek gibi faaliyetler bir spor kulübü “Başkanının” görev tanımı içine girer mi? Dünyada büyük kulüplerde örnekleri var mıdır?
Bu soruları Sayın Başkan’ a ve kararlarına muhalefet etmek için sormuyorum. Bu soruları, Başkan’ a büyük bir sevgi ve sadakatli bağlı olan değerli Fenerbahçe taraftarlarını kızdırmak için de sormuyorum. Sayın Başkan’ ın bu kulüp için yaptıkları ve yapacakları adına umutlu olan, kendisini pek çok konuda takdir eden bir Fenerbahçeli olarak soruyorum.
Bu sorulara tatmin edici bir cevap almayı bekliyorum. Bu cevapları milyonlarca Fenerbahçeli de bekliyor. Bu soruları sadece İstanbul değil, Anadolu’ nun dört bir köşesinden bana sürekli soran okuyucularım ve takipçilerim adına soruyorum.
Ersun Yanal ile hiç tanışmadım. Hiç sohbet etmedim. Kendisi ile bir hukukum da yoktur. Kendisini, “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözüne uygun olarak değerlendiriyor ve başarılı buluyorum. Bence Yanal Fenerbahçe’ de başarılı olmuştur. İşini iyi yapmıştır. Lafa söze bakmam. Sonuca bakarım! Başkana hoş gözükmek için, bir kısım medya mensubu gibi arkasından saydıracak değilim.
Bu olayda Yanal ile yolların ayrılmasına değil, bu şekilde ayrılmasına ve krizin bu denli amatörce yönetilmesine karşı çıkıyorum. Esas tepkim kurumsal yönetimden uzak uygulamalara. Esas tepkim kurumsallaşmadan uzaklaşmaya. Çünkü Fenerbahçe, artık kurumsal yönetim ile yönetilmesi gereken bir büyüklükte.
ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM
Bir parantez de futbolcular için. Profesyonel bir futbolcunun görevi aldığı paranın hakkını vermektir. "Futbolcular duygusal insanlardır, onları sevmek, motive etmek, şefkat göstermek gerekli" argümanının arkasına sığınmak mantıklı değildir. Sizlere soruyorum, hangimiz çalıştığı iş yerinde işimizi yapmak için ek motivasyon, sevgi ve saygı görüyoruz? Para alıyoruz ve karşılığında emek veriyoruz. Bazen duygusal olarak etkilensek de işimize yansıtmıyoruz. Yansıtırsak ve performansımız düşerse işten çıkartılıyoruz. Sevilmesek de, sayılmasak da bazı ortamlarda çalışmak zorunda kalıyoruz. Bizlerin neredeyse 1000 katı yıllık geliri olan bu arkadaşların (Allah daha da artırsın) bu sevgi, saygı ve liderlik beklentilerini anlamakta zorluk çekiyorum. Kardeşim paranı alıyorsun, çık işini yap. Birde seni motive etmek zorunda mı hocalar? Senin kaprislerini çekmek zorunda mı? Seni pohpohlamak zorunda mı? Biraz profesyonel olun artık. Bu ülkede açlık sınırı altında yaşayan milyonlar var. Yakaladığınız bu fırsatı iyi kullanın ve şükredin. Başta Emenike olmak üzere, Kuyt ve diğer futbolcuların açıklamalarını ve hocanın arkasından yaptıkları yorumları da ayrıca kınıyorum. Hele de Emenike’ yi Yanal aldırmışken! Gidenin arkasından konuşmayın ki giderken arkanızdan konuşulmasın! Gidene teşekkür edin ve işinize bakın.
Sayın Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin çok yoğun olduklarını ve cevap vermeye zaman ayıramayacaklarını biliyorum, ancak düşük bir ihtimal de olsa, Sayın Başkan veya kulüp yönetimi tarafından bu sorulara yanıt verilir ise, bu yanıtları da bir sonraki yazımda paylaşacağım.
Not: Sayın Başkan ve Yönetimin İsmail Kartal ile devam kararının, bu kriz ortamında verilebilecek en doğru karar olduğunu düşünüyorum. İsmail Hocaya şans verilmesi bence doğru. Bazen efsane liderler ve büyük başarılar bu tür krizler sonrası ortaya çıkar. Fenerbahçe' nin öz çocuğu olan İsmail Hocaya başarılar diliyorum. Başarılı olacağına inanıyorum.
bertan.kaya@yahoo.com