Aykut Kocaman Fenerbahçe'den gelen teklifi kabul edip geri dönme kararı aldığında 28 Mayıs 2017'de kendisi için şu satırları yazmıştım:
"... Son olarak Aykut Hocam, bu yazıyı okuyorsan, lütfen Fenerbahçe' ye gelme. Kendine yazık etme. Kaldığım yerden diyerek hayallere kapılma. Dünya futbolu çok farklı yöne gitti, Fenerbahçe taraftarı çok yıprandı, camia artık sportif başarısızlıklara çok duyarlı, sahada yavan futbol görmek istemiyor.
Yani faktörler lehine gözükmüyor.
Konyaspor ile kendi sistem ve felsefen ile, beş yılda çok önemli işler yapabilirsin. Ancak bu felsefe ve sistem Fenerbahçe'de olmaz. Olamaz. Hele de sayın Başkan ile hiç olmaz. Çünkü o da futboldaki başarısızlıktan çok yıprandı. Ona da tahammül azaldı. Yarın ilk kötü sonuçlarda, sen günah keçisi olursun.
Arkanda durabilecek kadar kredisi olan biri de yok. Hocam sağduyulu, akıllı, bence öngörülü birisin. Fenerbahçe senin için ateşten gömlek. Gel Konyalıları da üzme, Konyaspor' da kendi sınırların ve imkanların içinde bir "futbol ekolü" meydana getir".
Maalesef haklı çıktım. Pek çok konuda olduğu gibi..
Aykut Kocaman kimyasının uyuşmadığı bir camiada, hem kendi zaman kaybetti, hem de Fenerbahçe'ye kaybettirdi. Oysa onun kendisine yüzde yüz sahip çıkacak, kendisine 4-5 sene zaman tanıyabilecek, daha sabırlı, daha iddiasız ama potansiyeli olan bir kulüpte olması gerekiyordu. Konyaspor doğru adresti. Her sene üzerine koyarak, ilk 6'yı hedefleyerek, Başakşehir gibi üç büyüklere kafa tutabilecek kendi tabiri ile "antrenör takımı" oluşturabilirdi.
Şu anda Konyaspor ile kendi felsefesi arasında bir uyuşma olduğunu görüyorum.
Konyaspor taraftarı iyi futboldan, göze hoş gelen futboldan ziyade maçları kazanmak istiyor, en kötü bir puan almak istiyor. Beklenti Fenerbahçe taraftarından çok farklı. Fenerbahçe maça hakim, oyuna hakim, rakibe baskı koyan, agresif, hücuma dönük oyunlar beklerken, Konyaspor camiası hedef ve imkanları çerçevesinde makul futbol, makul oyun, sonuç bekliyor. Aykut hoca için keyifli bir beklenti ortamı.
Yalnız bu sene Kocaman için zor sene. Çünkü Rıza hocanın bıraktığı takım ve oyun sistemi Kocaman’ın sistemine çok ama çok ters. Rıza hocanın takımı topla oyunu sevmiyor (Konyaspor ligde 14. sırada), sert ve faullü oynuyor (ligde 3. sırada), pasla oyunu tercih etmiyor (12. Sırada), toplam ve isabetli şutta da pek iyi sıralamalarda değil. Daha ziyade sürpriz baskılar ile top kazanıp, kontra ve doğrudan paslar ile gol arayan bir ekip. Topu ayakta tutma, pasla rakibin sahasına yerleşme gibi Kocamanvari bir felsefeye sahip değil. Tüm bu tabloya rağmen atılan 17, yenilen 14 gol var ve ligde 10. sırada olan bir takım görüyoruz. Lig ikincisinin 6 puan gerisinde bir takım.
Belli ki Rıza hoca geride enkaz bırakmadı. Eğer kendi felsefesini birkaç haftada oturtmayı başarırsa, ilk 6 içinde yarışı götürme şansı olabilir. Tabi kendi felsefesine uygun transferlerin de devre arası yapılması lazım. Sanırım yönetimden böyle bir güvence aldı ki, geri dönüşü kabul etti.
Şimdi Konyaspor yönetimi hoca ile uzun vadeli (5-6 sene) anlaşmalı. Kanaatim odur ki, Aykut Hoca bu tür bir uzun vadeli yaklaşımı kabul etmeyebilir. Kendisini gelecekte gördüğü konum buna izin vermeyebilir. Daha yüksek noktaları, belki de Avrupa'da bazı iyi takımları çalıştırmayı hedefliyor olabilir. Ancak olması gereken bu. 2.5 sene ne Kocaman ne de Konyaspor için yeterli bir süre değil.
Aykut Kocaman’a Konyaspor’da başarılar diliyorum.