İstikrar diyerek yola çıktı Ali Koç. Aile şirketlerinden, dünyadaki başarılı futbol kulüplerinden öyle görmüştü. Hatta size şampiyonluk değil, istikrar ve ayakları üzerinde duran bir kulüp vaat ediyorum diyerek seçildi. Üstelik sokağın ve kongre üyelerinin ezici desteği ve ittifakı ile...
Geldiğimiz noktada, Ali Koç'un istikrardan anladığı ile bizlerin anladığı farklılaşmaya başladı. O kısa vadede başarısızlığı da istikrar uğruna kabul edilebilecek bir şey olarak gördü. Taraftar ise başarısızlığı ancak vizyonlu bir gelecek için kabul etmişti. Gelecek senelerde üst üste şampiyon olmak için bu sezon belki 2., 3., 4. veya 5. olmak, hatta ligi 6. bitirmek dahi kabul edilebilirdi. Taraftar buna çoktan razıydı. Ya küme düşmek?
Ali Koç kendi kafasındaki istikrarda inat etti. Direndi. Yapılması gerekende çok ama çok geç kaldı.
Şimdi ortada vizyonlu bir gelecek değil, rezil bir tablo var. Şampiyon olmamayı bu camia kabul eder ancak küme düşmemeye oynamak dersen kimse senin arkanda durmaz. Taraftar istikrara evet derken, şüphesiz başka şeyi kast ediyordu.
Fenerbahçe tarihinin en başarılı olması beklenen Başkanı, sportif açıdan tarihin en kötü Başkanı olarak emin adımlarla ilerliyor. İşin mali tarafında ekibi ile neleri göğüslediğini bildiğimizden, sempati ve desteğimizi koruyoruz. Onun yaptığı yiğitliği sayfalarca anlatsak, hala eksik kalır. Böyle bir enkazın altına girmek ve altında kalma pahasına omuzlamak. Buna kimsenin diyecek lafı yok, olamaz.
Ancak gelinen noktada hakkaniyet adına bir şeyler söylemek zorundayız. Fenerbahçe'nin çıkarları için Başkan Aziz Yıldırım'ı nasıl eleştirdiysek, büyük beklentilerimizin mimarı olan Ali Koç'u da eleştireceğiz.
Şu ana kadar gidilen yol yol değil. Sportif direktör, antrenörler, teknik direktör, transferler, kadro dışı kararları vs. hepsi de hatalı. Bunları uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Hatalı. Kadro zaten kötüydü, şimdi bir seviye daha altta.
Peki ne yapmalı?
1- Türkiye'yi tanımayan Comolli, başarılı kariyerine rağmen çok büyük bir hata oldu. Comolli ile Fenerbahçe sportif açıdan iyi yönetilmiyor. Buraya çok etkili bir sportif direktör şart. Koç, Comolli'ye çok güvendiğinden ve Comolli'nin dış bağlantıları güçlü olduğu için yönetim kurulu danışmanı olarak devam edebilir. Buna kimsenin lafı olmaz. Ancak Comolli'nin takımı yönetmesi ve teknik adam seçimine karışması kabul edilemez. Bu tabloda onun sorumluluğu da en az Cocu kadar büyük.
2- Cocu ile yollar haftalar önce ayrılmalıydı. Geç kalındı. Bu saatten sonra yeni hocadan verim almak zor. Mucize beklenecek. Bu mucizeyi macerada aramak yerine, doğrusu kendisinin futbol felsefesine şiddetle karşı olsam da, Aykut Kocaman ile anlaşılmalı. Aykut Kocaman bu kötü kadroyu en azından ligde bırakabilecek veya orta sıralara oynatabilecek tek isim. Takımı tanıyor. Ertesi yıl için planlama yapılıp zaman kazanılmış olur. Ancak Kocaman tek yetkili olmamalı, camianın futbolun içinden gelen, futbol vizyonu ve iletişimi iyi, babacan büyüklerinden birisi de futbol şube sorumlusu olarak dışarıdan görevlendirilmeli.
3- Kocaman tercih edilmeyip, taraftarın yoğun istediği üzere Ersun Yanal tercih edilecekse, mutlaka bir sportif direktör ile gelmeli. Tek başına bu yükü kaldıramaz. Bu kişi kesinlikle Alex olmalı. Alex De Souza, Fenerbahçe futbol takımı ile yönetim arasında köprü olabilecek en iyi isim. Ülkeyi tanıyor, vizyonlu ve camiada kredisi sonsuz. İşi öğrenip gelecekte iyi bir teknik direktör alternatifi haline de gelebilir. Bu görev en çok ona yakışır. Ersun Yanal- Alex ikilisi bence başarı için son derece iyi bir formül olur.
4- Devre arası için transfer planlaması yeni hoca ile birlikte yapılmalı. Devre arası mutlaka doğrudan ilk 11'de forma giyebilecek kalitede 4-5 isim kadroya antrenman döneminden evvel katılmalı. Takas ve satışlar ile böyle bir operasyon yapılamaz ise, mutlaka ek kaynak bulunmalı. Bu kadro gerçekten de ilk 5'e oynayabilecek bir kadro değil.
5- Kadro dışı futbolcular affedilmeli, takıma dönmeli, takım içi huzur, güven ve barış ortamı acilen tesis edilmeli.