Maç öncesi her iki teknik adam da maçın zor geçeceğini ve 1 puandan fazlası için kora kor bir mücadele gerektiğini biliyorlardı. Bu bilinçle sahada yer alan iki takım, birbirlerine 90 dakika boyunca göz açtırmamaya çalıştılar. Orta alanda yaşanan müthiş mücadeleye rağmen her iki takım da takım savunmasında büyük açıklar verdi. Maç boyu her iki takımın da 4' er tane net gol pozisyonu vardı. Fenerbahçe gibi 8 defansif özellikli oyuncu ile (Gökhan- Bekir- Yobo- Hasan Ali- Caner- Meireles- Topal- Cristian) sahaya çıkmış bir ekibin Kayserispor' a bu kadar pozisyon vermiş olması mutlaka irdelenmeli.
Prosinecki, Şota' dan devraldığı takıma mücadeleci bir kimlik kazandırmış. Genç ve fizik gücü yüksek, dayanıklı bir 11 ile sahada Fenerbahçe' nin pas yollarını iyi kapadılar. Her eski futbolcu, teknik direktör olunca, futbol kişiliğinden birşeyleri takımına yansıtırmış derler. Gerçekten de Prosinecki, kendi futbolculuğunda bizlere izletmeye alıştığı sonuca dönük, dikine oynamayı seven ve hırslı futbol kimliğini Kayserispor' a aşılamaya başlamış. Maç boyu kenardaki hırsı, heyecanı ve enerjisi görülmeye değerdi. Prosinecki, futbolcu olarak en beğendiğim futbolculardan biriydi. Umarım teknik adam olarak da benzer bir başarıyı gösterebilir.
Fenerbahçe, son 10-15 maçtır zaten hücumda çok etkin değildi (Gençlerbirliği ve Mönchengladbach maçları hariç) ancak iyi savunma yapıyordu. Bu maçta iyi savunma özelliğini de kaybetti. Esasen, Fenerbahçe Cristian ile ilk yarıda ve ikinci yarının başında yakalanan iki pozisyondan bir tanesini değerlendirse, daha dikkatli, rakibi kollayan ve dengeli bir futbol ile skoru koruyabilirdi. Yani klasik "Aykut Kocaman futbolu" bu maçın da başarı ile tamamlanmasını sağlayabilirdi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Aykut Kocaman kendi futbolunu oynayıp rakibe üstünlük kurmaya değil, rakibin futbolunu bozup, yakalanan pozisyonları değerlendirip, skoru korumaya dayalı bir futbolu tercih ediyor. Kayseri gibi zorlu bir deplasmanda aldığı 1 puana üzülmüş olacağını sanmıyorum. Zira, Aykut Hoca kaybedilen her puanın telafi edilebileceği ve tüm maçların basitçe bir istatistik olduğu inancına sahip. Bu açıdan bakıldığında kaybedilen 2 puan, hem hocanın hem de takımın motivasyonu üzerinde olumsuz bir etki yaratmamıştır.
Aykut Kocaman' ın kenar yönetimi ve performansı sezon genelinden çok farklı değildi. Takımını her zamanki oyun anlayışı ve her zamanki sistem ile sahaya çıkardı. Kaybedilen 2 puanda, bu maç özelinde bir taktik hatası yoktu. Ancak Cristian' a yine 4-2-3-1' in forvet arkasında yer vermiş olması maçın kaderini dolaylı olarak etkiledi. Aykut Kocaman Cristian' dan bir Alex yaratmaya çalışıyor. Futbolcusuna çok güveniyor ve onu çok seviyor. Hatta, Cristian' ı kendisi getirmiş olduğundan, onun da diğer bazı isimler gibi kaybolmasına izin vermek istemiyor. Aslında Meireles' in transferi hocanın planlarını bozdu. Cristian' a yer açmak zorunda kaldı ve hocanın Cristian üzerindeki ısrarı Fenerbahçe' ye her maç büyük zarar veriyor. Cristian ne defansif ne de ofansif açıdan yeterli bir futbolcu değil. Bu durum formsuzlukla da açıklanamaz. Cristian bir ön libero için yeterince sert, maç başına 11-12 km mesafe koşan bir oyuncu değil. İleri dönük bir orta saha olabilmek için yeterince yaratıcı, ayaklarına hakim ve süratli değil. Cristian, belki de iyi bir yedek bile değil. Ama Kocaman' ın gözünden düşmek bir yana, formu dipte olsa da hep formayı alıyor. Kasımpaşa' ya gönderilmiş olan Özer' den oyuna katkı anlamında hiç bir üstün yanı ve meziyeti yok. Aykut Kocaman' ın Cristian tercihi Fenerbahçe' yi hem savunma hem de hücumda 1' er kişi eksik bırakıyor. Zaten hücum yönü zayıf bir takım olan Fenerbahçe, Cristian ile iyice etkisizleşiyor.
Oysa ki, Fenerbahçe maça 4-4-2 gibi bir düzende başlasa ve Sow' un yanına Semih' i koymuş olsa, bu çift santraforlu sistemde Kayserispor' un en zayıf halkası olan savunma 4' lüsünü bir hayli zorlayabilirdi. Semih sırtı kaleye dönük olarak ayakta top tutup, doğru noktalara servis yaparak oyunu açabilir, ayrıca presi ile Kayserispor' un geriden oyun kurmasını önleyebilirdi. Hatta Cristian' ın yakaladığı pozisyonları kolaylıkla gol yapabilirdi. Elbette bu durum Sow' un daha fazla boş alan ve fırsat bulması demek olacaktı ki, skor tamamen farklı olabilirdi.
Elbette bugün alınan sonuçta Kayserispor takımı ve hocası Prosinecki' nin de büyük emeği var. Çok sert ve kora kor bir oyun ortaya koydular. Rakiplerinin adından çekinmediler. Saha ve seyirci avantajını da kullanarak, cesur ve açık bir futbol sergilediler. Bu emeğe saygı göstermek gerekiyor. Kayserispor Fenerbahçe' ye karşı futbolun tüm gereklerini yerine getirdi. Biraz tecrübesizlik, biraz da takım savunmasının hatalarından, 4 pozisyon verdiler. Takım Prosinecki' ye ve Prosinecki de Türk futboluna alıştıkça, savunma yerine oturacaktır.
Yazılarımı takip edenler bilirler, kişisel olarak büyük saygı duyduğum ve sevdiğim Sayın Kocaman' ın futbol anlayışını pek beğenmiyorum. Yanlış olduğuna inandığım bir şeye, camiada şu an mevcut bulunan mahalle baskısından korkarak, doğru demem mümkün değil. Aykut Kocaman' ın kendi düşüncesi çerçevesinde birşeyler yapmaya çalıştığından ve iyi niyetinden asla şüphe etmiyorum, hatta bir Fenerbahçe taraftarı olarak kendisine sempati de duyuyorum ama futbola bakış açılarımız çok farklı. Ben Fenerbahçe' nin rakibin oyun anlayışına göre şekil almasına karşıyım. Fenerbahçe rakibe kendi oyununu kabul ettirmeli. Belki ilki daha sağlam ve garantili bir oyun tarzı ama zevk vermiyor. Kontra atak futbolu ile arasında çok ince bir sınır var. Bu futbolun futbola gerçekten siyaset üstü bakan ve objektif olabilen milyonlarca kişi tarafından da tercih edildiğini sanmıyorum.
Esasen bakıldığında Fenerbahçe' nin önünde bu tür puan kayıplarını telafi etmeye yönelik çok fazla sayıda maç var. Bu noktada panik yapmayı gerektiren bir durum olmadığı ortada. Üstelik en ciddi rakibi Galatasaray' da sorunlar yaşıyor. Ancak yine de Fenerbahçe' nin ligde bulunduğu yeri bir başarı olarak görmüyorum. Fenerbahçe sezon sonuna kadar Aykut Hocanın kafasındaki futbol felsefesi ile devam ederse şampiyon da olabilir, ligi 4. sırada da bitirebilir. Bence esas sorun burada. Belirsizlik çok fazla.
Son olarak yazımın başlığına istinaden her iki takımın aldığı 1' er puanın sezon sonunda her iki takım için de kaybedilen 2' şer puan değil, kazanılmış olan "kocaman" birer puan olmasını diliyorum. Umarım bu puanları aramazlar.