Bu sezon, Fenerbahçe taraftarı açısından hem saha içi, hem de saha dışı unsurları açısından çok önemli bir sezon. Şampiyonluk sadece şampiyonluk anlamına gelmeyecek. Büyük bir kuşatmaya verilen cevap niteliğinde olacak.
Bu psikoloji, farklı moral ve motivasyon unsurlarını gerekli kılıyor. Maçın şüphesiz en renkli ve motive edici olayı Türk Sinemasının efsanesi Hababam Sınıfı filmi oyuncularının, seneler sonra artık klasikleşmiş karton şapkaları ile Kadıköy' e geri dönmeleri idi. Stat içindeki Hababam Sınıfı müziği, taraftarın müthiş coşkusu ile birleştiğinde, Hababam ruhunun geri dönüşüne şahit olduk.
Maça gelince, Avrupa seviyesinde bir futbol değil, ancak Avrupa seviyesinde bir mücadele izledik. Her iki takım da terinin son damlasına kadar, bazen sertleşerek mücadele etti. Hakemin, sertliğe fazlaca prim vermesi, topun oyunda kalma süresini artırdı. Maçın her iki yarısı da, hızlı, tempolu ve pozisyonlu geçti.
Maç boyu Fenerbahçe' de 3 önemli konu dikkatimi çekti. Birincisi, futbolcuların şampiyonluğu aşırı derecede istemeleri ve müthiş konsantre olmaları. Bu durum saha içi koşu mesafeleri ve mücadeleye olumlu yansıdı. İkincisi, bu istek ve motivasyonun hücum tarafında takım oyununa dönüşmüyor olması. Gerçekten de, başta Emenike olmak üzere, hücum hattında oynayan futbolcular, pozisyonları bencilce, iyi pas opsiyonlarını görmeden ve kendine oynayarak heba ettiler. Belli ki, aşırı konsantrasyon olumsuz etki yapmış. Meireles bile 30-40 metreden topu iki defa dağlara taşlara gönderdi. Üçüncüsü, Başta Emenike ve Sow olmak üzere, Fenerbahçe' li futbolcuların maçta 7-8 net gol pozisyonunu beceriksizlik ile heba etmesi idi. Bu denli büyük bir beceriksizliği Guiza döneminden beri görmemiştik.
Son 4 maçını kazanan ve çıkışa geçen Kayseri Erciyesspor takımı, Hikmet Karaman yönetiminde gerçekten de iyi bir takım olmuş. Maçtan hiç kopmadılar. Hatta maçın son 30 dakikasında, önde basarak, geride önemli açıklar verdiler. Bu onların buraya 1 puan için değil, 3 puan için gelmiş olduklarının kanıtı idi. İyi mücadele ettiler. Başta, kaleci Gökhan olmak üzere, Yasin ve Edinho, çok iyi performans gösterdi. Deneyimli Traore ve güçlü fizikleri ile Mangane- Diakhate ikilisi Fenerbahçe' nin bireysel becerilere sahip ve geniş alanlarda iyi oynayabilen forvetlerine en azından 70 dakika iyi müdahaleler yaptılar. Ancak Emre ve Mehmet Topal' ın gününde olmaları, Gökhan' ın sezonun en hareketli maçlarından birisini çıkartması ve Alves-Bekir' in isabetli ilk hamleleri, maçın genelde, Fenerbahçe kontrolünde geçmesini sağladı.
Bu maç ile Fenerbahçe ve Galatasaray arasında puan farkı 5 oldu. Trabzonspor maçından hükmen mağlubiyet kararı çıkarsa, fark 8 puan olacak. 8 puan fark şampiyonluk yolunda 9 maç kala önemli bir avantaj gibi gözüküyor. Ancak, Fenerbahçe hala futbol oynamıyor. Yanal sadece savaşan, motive ve istekli bir takıma sahip. Elindeki kadro, henüz olgun ve oturmuş bir futbol anlayışına sahip değil. Saha içinde bencilce hareketler yapan futbolcular uyarılmalı. Takım oyunu ön plana çıkartılmalı. Galatasaray maçına kadar kayıpsız gelen bir Fenerbahçe, o maçtan çıkartacağı bir veya üç puan ile şampiyonluğu büyük ölçüde garantiler. Bu farkta elbette Galatasaray' ın 3 kulvarda ilerlemesinin de payı var. Galatasaray fazla maç oynuyor ve bu durum, sezon sonuna doğru bir yorgunluğa sebep olabilir.
Hababam sınıfı ruhu Fenerbahçe' ye olumlu tesir etti. Oldukça keyifli anlar yaşadık. Bu organizasyonu kim planladıysa akıllı bir iş yapmış. Hem saha içini, hem de tribünleri olumlu etkiledi. Bu tür stratejiler, eğer abartılmadan, doğal şekilde hayata geçirilir ise, olumlu etki yapar.
Hababam ruhunun geri dönüşü camiada herkese mutluluk verdi. Bu büyük oyuncu kadrosunu ve başta rahmetli Kemal Sunal olmak üzere, aramızdan ayrılan diğer Hababam üyelerini saygıyla anıyorum.