Aziz Yıldırım' ın bu işi artık tatlıya bağla talimatı üzerine Pereira lige verilen arada RvP sorunu üzerinde düşünmüş ve kendince bir çözüm bulmuş. Çözüm tekrar 4-4-2' ye dönmek! Hem RvP hem de Fernandao oynamış oluyor ve sorun çözülüyor. Acaba bu sorunu çözerken, başka ne tür sorunları davet ettiğini hoca anlayabiliyor mu? Sanmıyorum.
4-4-2 sezon öncesi ve sezon başında haftalarca deneyip verim alamadığı bir taktik idi. Bu karşılaşmada, RvP sorununu, bu şekilde aşmaya çalıştı. Bunun sonuçlarını sahada gördük. Ligde haftalardır kazanmayı unutmuş, sıradan ancak iyi konsantre olmuş bir takıma karşı, sahada yine çok kötü bir Fenerbahçe takımı izledik.
Toplam piyasa değeri 33 Milyon Euro olan Kayserispor karşısında, topa sahip olma, koşu mesafesi, pozisyon sayısı, şut, isabetli pas, kazanılan ikili mücadele gibi bütün istatistiklerde geride kalan bir Fenerbahçe izledik. Fenerbahçe rakibini sadece sarı kart ve ofsayt gibi istatistiklerde geçti. Kaleci Volkan' ın çıkardığı toplar olmasa zaten "çok kötü futbol" yerine hangi terimi kullanabilirdik bilmiyorum.
Fenerbahçe' nin RvP' nin frikik vuruşu hariç hiç bir tehlikeli pozisyonu yok. Bu pozisyonda barajda boşluk oluşmasını sağlayan Fernandao' yu tebrik etmek lazım. Maçın tek güzel anı da bu goldü.
Hayatımda ilk defa bir karşılaşmada resmen futboldan soğudum. Topun oyunda kalma yüzdesi o kadar düşüktü ki, burada bir rekor kırılmış olabilir. Fauller, sakatlıklar, taçlar ve itirazlar nedeni ile oyun sürekli durdu. Hem Fenerbahçe takımı, hem Kayserispor takımı, hem de hakemler, bu maçla birlikte sanırım tarihe geçtiler. Futbol istatistikçisi arkadaşların yayınlayacakları verileri bekliyorum.
4-4-2 ile RvP sorununu çözmeyi başaran Pereira, bu karşılaşmada, Mehmet Topal' ın da maç boyu iki stoperin arasına girmesi ve Jozef Souza' nın da bunların hemen önünde kalıp, yerinden ayrılmaması ile aslında kaleci dahil, 7 savunmacı ile sahada yer aldı. Son 15 dakika hariç, bu şekilde rakibe de az pozisyon verildi, ancak son 15 dakika, takım direncinin düşmesi ile 6' lı, 7' li savunma bile açıklar verdi.
Fenerbahçe, böyle bir taktik ile, önde 4 hücumcu, arkada 6 savunmacı ile orta saha hakimiyetini tamamen Kayserispor' a bıraktı. Defanstan uzun toplar ile bu dörtlüyü topla buluşturmak ve kontralar ile gol aramak gibi bir taktik anlayış ile sahada olan Fenerbahçe takımı, orta saha boşluğu nedeni ile sürekli dönen topları kaybetti, sürekli adam kovalamak zorunda kaldı. Bu kovalama sürecinde, fizik yetersizlik de ön plana çıkınca, sürekli fauller ile rakibi durdurmak zorunda kaldılar. Bu da sarı kartlar olarak geri döndü.
İkinci yarıda, 48, 64 ve 80' de üç değişiklik yapan Pereira, RvP, Fernandao, Mehmet Topal ve Souza dörtlüsünü sürekli oyunda tuttu. RvP' yi 80' de alabildi. Oysa bunlardan en az 2 tanesini, 65'de alması gerekiyordu. Oyuna sonradan giren Alper, Ozan ve Diego, orta sahada hangi görevi, neden icra ettiklerini anlamadan dolaşıp durdular.
Fenerbahçe' nin saha içinde takım olmayı başaramadığını görüyoruz. Kimse kimsenin dilinden anlamıyor. Topu alan etrafında dönmeden pas veremiyor. Zaten bu etrafta dönme olayının en önemli sebeplerinden bir tanesi de pas atacak adam bulamamak. Futbolcular, öyle hareketsiz ki, orta sahada topu ayağına alan futbolcunun en yakınındaki arkadaşı 15- 20 metre uzakta oluyor. Bu hareketsizlik belli ki fiziksel güç eksikliğinden kaynaklanıyor.
Mehmet Topal ve Souza ile bu takımın ileri top taşıması, Nani, Markovic ve RvP gibi yeteneklere topu hızlı ve isabetli olarak aktarması mümkün değil. Her ikisi de adeta ikinci tandem gibi, stoperlere neredeyse 8-10 metre yakında top alıp veriyorlar. Yorumculuğu bir tarafa bırakıyorum 33 senelik futbol izleyicisiyim, böylesi bir taktik karmaşa, saha içi koordinasyonsuzluk ve sistemsizliği ilk defa görüyorum.
Böyle bir tabloda, Nani ve Markovic gibi ileride, üçüncü bölgede pas alması gereken kanat adamları, ikinci bölgeye gelip kendileri top taşımaya başlıyor ve fiziksel olarak tükeniyorlar. Fernandao ve RvP ise, zaten geriye yardıma gelmiyorlar. Bekler ileri çıkıp, geri koşamıyorlar. Böyle bir tabloda, tüm yük iki stoper ve iki ön liberoda oluyor. Onlar da zaten 10- 15 metrekare içinde oynuyorlar!
Fenerbahçe takımı iyi çalıştırılmıyor gibi gözüküyor. Antrenman konusunda sıkıntı olduğu yönünde sinyaller alıyoruz. Ben Aragones döneminden beri böyle güçsüz, böyle zayıf bir takım görmedim. Hoca ve ekibi antrenman konusunda ya yanlış antrenman yaptırıyorlar, ya da gerçekten takımı çalıştırmıyorlar.
Pereira' nın iyi bir iletişimci, pozitif bir insan olmasından dolayı kendisinden umutlu idim. Artık hiç bir umut taşımıyorum. 150 Milyon Euro' luk bir kadro, böyle sistemsiz, ağır, isteksiz, güçsüz, disiplinsiz ve hareketsiz bir takım haline nasıl gelebilir?
Pereira' nın kaderi Ajax ve Galatasaray maçlarında belli olacaktır. Ancak bu maçları kazansa bile, Pereira' nın kalıcı olacağı kanaatinde değilim. Aziz Yıldırım çok tecrübeli bir yönetici. Takımın bu halini görüyordur. Geçen sene İsmail Kartal ile birlikte yönettikleri ve çok eleştirdiğimiz o takım bile bu takımdan çok daha istekli, sistemli ve sonuç odaklı idi.
Aziz Bey ve Yönetime tavsiyem, devre arasına kadar yeni hocayı belirlemeleri.
Bu saatte macera aramaya gerek de yok. Futbol anlayışını Türkiye' de en fazla eleştiren kişi olmama rağmen, Fenerbahçe devre arasından itibaren yola Türk futbolunu ve Fenerbahçe' yi iyi bilen, rakipleri tanıyan, bu kadroyu daha iyi kullanabilecek Aykut Kocaman ile devam etmelidir (Ersun Yanal ile Başkan' ın bir araya gelemeyecekleri varsayımı altında). Ligde başarılı olacağı konusunda şüphelerim olsa da, Kocaman, Avrupa Liginde başarılı olacak taktik sistem ve disiplinleri bu kadro özelinde oturtabilecek bir hocadır.
Bu noktada eğer Aykut Hoca ve değerli Torku Konyaspor camiası ikna edilir ise, devre arasında yönelik hazırlıklara ve analizlere şimdiden başlanabilir. Aykut Kocaman, devre arasında takımın başına geçip, sonuç alma ihtimali en yüksek hoca adayıdır.
"3 puan alındı daha ne istiyorsun", "neden moral bozuyorsun" veya "Pereira hakkında yorum yapmak için daha erken" diyenler için şunu söyleyelim; futbolda hayal yoktur, gerçekler vardır. Sahada gözüken zaten kötü, ancak analiz sonuçları daha da kötü. Sadece puan tablosuna bakarak yorum yapan, hata yapar. Daha çok erken diyenlere, geçmişte Araganos, ikinci Daum dönemi, ikinci Aykut Kocaman sezonu ve geçen seneki İsmail Kartal dönemlerinde, 9- 10. haftalardan itibaren yaptığım değerlendirmeleri hatırlatabilirim. O dönemlerde de sezon sonu hüsran yaşanacağı konusunda erkenden uyarılar yapmıştım. Hoca değişikliği önemiştim. O sezonların sonunu biliyorsunuz.
Elbette yorumcu olarak futbolda her tahminimiz doğru çıkmıyor ancak hocalar ve performansları ile ilgili özellikle, 10. haftadan itibaren pek yanıldığımı söyleyemem. 10. haftaya daha var ancak ben tahminimi 2 hafta geriye çekmiş oluyorum. Yanılmak bize, anlayış ve büyüklük taraftara diyelim..
Tabi burada bu hocalara da haksızlık yapmayalım; böyle bir kadro (en azından hücum tarafında) hiçbirinin elinde yoktu. Böyle bir kadro, UEFA Avrupa Liginde yarı final oynanan sezon Aykut Hoca' nın veya geçen sene İsmail Kartal' ın elinde olsa acaba sonuç ne olurdu diye düşünmeyen yoktur herhalde.
Yönetim acilen B planı oluşturmaya başlamalı, zira görünen köy kılavuz istemiyor.