Yazıya başlamadan bu yazıyı kopyalayıp, bilgisayar veya telefonunuzda saklamanızı öneriyorum. Zira maçları, taktik sistemleri, hocaların felsefelerini ve performansları yorumlarken, buradaki bilgilerden faydalanabilirsiniz.
Futbol sürekli gelişen bir spor.
Futbol içinde taktik sistemler, anlayışlar, oyun yapıları, antrenman sistemleri, futbolcuların sahip olmaları gereken özellikler de zaman içinde değişiyor.
1860' lardan 1900' lü yılların başına kadar İngiltere' de ortaya çıkan 1-27 ve 2-2-6 taktik düzenleri çok poülerdi. Bu sistemler İngilizler tarafından ortaya atılmıştı. 1900' den 1940' lara kadar, dünyada yine, İngilizler' in ön plana çıkardıkları 2-3-5 sistemi vardı. Görüldüğü üzere, 1940' lara kadar futbol sadece hücum tarafı ile ön planda olan, takım oyunundan ziyade bireysel yeteneklere, driblinglere ve uzun toplara dayalı bir spordu. 1930' lu yılların sonlarına doğru dünya futbolunda defans konusu dikkati çekmiş ve bazı İtalya orijinli futbol teorisyenleri ve teknik direktörlerin ortaya 1-3-3-3 (Verrou) sistemini ortaya koymaları ile, futbolun savunma tarafında da bazı taktik sistemler tartışılmaya başlanmıştır.
Bir süre sonra, 1940' lı yıllar ile 1950' lerde ise, WM/SISTEMA adı verilen 3-2-2-3 ve WW/METODO adı verilen sistemler popüler olmuş, bu sistemleri 1950' lerin başından sonuna kadar popüler olan PELE/DIREITA adı verilen 4-2-4 benzeri sistem ile, MM adı verilen 3-2-3-2 sistemleri takip etmiştir.
Bu sistemler, 2-3-5' in hakimiyetine son vermişlerdir.
1953' te efsane Macaristan takımının İngiltere' yi Wembley' de müthiş bir şekilde yenmesi futbolda taktik konusunun ana konulardan bir tanesi olarak kabul edilmesine sebep olmuştur. Taktik, başlı başına başarıya etki eden bir faktör olarak değerlendirilmiştir.
Bu dönem Macaristan tarafından oynanan WM temelli, oradan devşirilmiş olan 4-2-4, WM' nin kendisi, WW ve MM' in hakimiyetine son vermiştir.
1953 'teki o efsane maçtan sonra, yukarıdaki WM, WW, MM sistemlerine ek olarak Macaristan futbol ekolü olarak ortaya çıkan, WM temelli 4-2-4 (ARANYCSAPAT) sistemi hücumda en önemli taktik olarak 1960' ların ortalarına kadar ağırlığını korumuştur. Farklı liglerde, farklı takımlar, bu sistemleri kullanmaya devam etmişlerdir. Bu dönem, futbol sistemlerinde önemli bir reform ve revizyon dönemi olarak anımsanır.
Öte yandan, kadrosu 4-2-4 oynamak için yeterli futbolcu kalitesine sahip olmayan, bireysel becerisi düşük, pas yüzdesi vasat olan takımlara sahip ülkeler ve liglerde, güçlü takımları sahada fırtına gibi estiren bu 4-2-4 'e karşı bir sistem üretmek ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Öyle ya, her takım o dönem itibariyle 4-2-4 oynama kapasitesine sahip değildir.
Tam bu ihtiyaç ortaya çıktığında, bu sistem ile baş edebilmek amacı ile yeni bir sistem, hem de kökenleri 1930' ların ikinci yarısı ortaya koyulmuş olan Verrou' ya dayanan bir sistem dünya futbolunda ortaya çıkmıştır. Kökenleri 1930' ların sonu ve 1940' lara dayanan, çoğunlukla İtalya futbol ikliminde yeşermiş olan Catennacio 1950' lerden, 1960' lara kadar alternatif, 1960 'ların başından sonuna kadar da Inter takımının önderliğinde ana akım bir futbol sistemine dönüşmüştür.
1960' ların başından itibaren, Brezilya 'nın futbolda ağırlık koymaya başlaması ile, WM temelli tüm ofansif ve defansif taktik sistemler, demode olmuştur. 1966-1970 arası Ajax takımı 4-2-4' ü yeniden yorumlayıp, devam ettirmiş olsa da, Brezilya tarafından geliştirilmiş olan 4-1-3-2 sistemi, 1966' dan, 1970' e kadar başarı ile uygulanmış, Catenaccio ile birlikte, 4-2-4' ün sonunu getirmiştir.
1970' den de 1982' ye kadar da Brezilya temelli 4-1-3-2; 4-2-3-1' e evrilerek, bu ülke ve bu ülkeye futbol açısından yakın ülkelerin tercih ettikleri bir sistem olmuştur.
1965' te ortaya teorik temelleri atılmış olan 4-4-2' nin bir varyasyonu olan 4-2-3-1, yetenekli orta saha oyuncuları ve yetenekli forvetler ile, öldürücü bir silaha dönüşmüştür. 1966- 1982 arası, futbolda bireysel yeteneklerin nasıl fark yaratabileceğini gösteren en önemli dönemlerin başında gelmiştir. Burada Brezilya ekolüne ayrı bir sayfa açmak gerekir.
1970' lerde, Latin futbolunda 4-1-3-2 temelli futbol fırtınası eserken, Avrupa futbolu buna, 1965' lerde müthiş futbol adamı Rus Victor Maslov tarafından üretilmiş olan 4-4-2, Hollanda menşeili Total Futbol ve İtalya menşeili Zona Mista ile cevap vermiştir.
1970' lerin başında 4-2-4' ten, Total Futbol' a geçen, bu futbolu icat eden Ajax takımı ve bu takımın temellerini oluşturduğu Hollanda Milli Takımı, 1970-1980 arası, Total Futbol' un başarıyla uygulanmasını sağlayan öncüler olmuşlardır. Bu dönemde Total Futbol, 4-3-3 ve 1-3-3-3 şeklinde farklı varyasyonlar ile oynanmıştır. Bu dönemde Avrupa' da popüler olan bir diğer futbol akımı ise, Catenaccio' nun bir miktar farklılaştırılması ile elde edilen ve farklı bir felsefeye sahip olan, Zona Mista, 1970' lerin başından, 1980' lerin sonuna kadar İtalyan takımları ve bu kültürden etkilenen ülkelerin takımları için benimsenmiş ana futbol sistemi olmuştur. 1982 Dünya Kupasında İtalya bu sistemi uygulamıştır.
4-4-2 ve Total Futbol sistemleri ile pres yapma, rakibe baskı yapma, alan savunması ve savunmayı önde kurma felsefeleri ve oyun kurguları da dünya literatürüne girmiştir. Çoğu kişiye göre modern futbolun mimarı, 4-4-2' nin mucidi Maslov' dur. Oyunun savunma tarafında rakibe oynayacak daha az alan ve zaman bırakma üzerine kurulu bu sistemlerde, futbolcuların bireysel yetenek ve fiziksel güç' e ek olarak, kondisyon ve hız kazanmaları gereksinimi ortaya çıkmıştır.
1970' lerde dünya futbolunun, İtalyan, Brezilyalı ve Hollanda' lı futbol teorisyen ve teknik direktörlerince domine edildiğini söylemek hatalı olmayacaktır. Bu dönemin hakim futbol sistemleri Zona Mista, Total Futbol, 4-4-2 ve 4-1-3-2/ 4-2-3-1 olmuştur.
1980' li yıllarda, Hollanda ve o ekolü benimseyen ülkeler Total Futbol' a 4-3-3 perspektifli olarak devam ederken, Brezilya' da 4-4-2 temelli sistemlere yöneliş başlamıştır. İtalyan' lar ise Zona Mista felsefesinde revizyon yapmışlar ve defansif bir 4-3-3' ü ortaya koymuşlardır. 1980' lerin sonunda adı Milan ile anılacak ve makine düzeni ile çalışan bir 4-4-2 ortaya çıkmıştır. 1980' lerin şüphesiz sürpriz taktiği 3-5-2' dir. 1980' lerden bugüne dünya futbolunda ana akım sistemlerden bir tanesi olan 3-5-2, Arjantin' in meşhur teknik direktör Carlos Bilardo tarafından 1986' da bu sistem ile oynatılması ile dünyada en popüler dönemine girmiştir.
Esasen WM, MM ve 4-1-3-2 temelli bir sistem olan ve Total Futboldan' da ciddi izler taşıyan 3-5-2, orta saha hakimiyeti ile dönemin popüler 4-4-2' lerine ve Catennacio temelli Zona Mista' lara karşı üretilmiş, doğru oyuncu kalitesine sahip takımlarda oldukça da başarılı olmuştur. Bu sistemde 3 tane farklı özellikle ve farklı kanatlara göre ayaklarını kullabilen merkez savunmacı, 2 tane de ileri geri gidebilen, hem savunma hem hücum özellikleri taşıyan, kondisyonlu kanat adamı gerekmektedir. Yüksek oranda oyuncu kalitesine dayanan Total Futbol ve 3-5-2, her takım tarafından başarı ile uygulanması mümkün sistemler olmamıştır. Eldeki oyuncu kalitesine göre tercih edilmiştir. Federal Almanya ve sonrasında Almanya, bu sistemi o yıllarda denemiş ve oldukça başarılı sonuçlar almıştır.
1990' larda, 3-5-2, farklı varyasyonlar ile 4-4-2 (4-2-2-2 magic rectangle) ve defansif 3-5-2 (5-3-2) ve defansif 4-3-3 çok tercih edilen sistemler olmuştur. Bu dönemde Barcelona Total Futbol ekolünü devam ettirmiş, 1988' den 1995' e kadar ağırlıklı olarak 3-3-1-3 sistemi ile sahada yer almıştır.
Dünya futbolunda esas kırılma, endüstriyel futbolun geliştiği 2000' li yıllarda olmuştur.
Bu döneme yani 2000' lere kadar futbol taktikleri; "seyir keyfi ve bireysel yeteneklere alan açma", "geniş alanda takım oyunu" ve "dar alanda defansif oynayarak sonuç alma" eksenli 3 ayrı felsefenin, birbirlerini yenmek adına dönüşüm ve değişime uğradığı dönemler olmuş iken, 2000' li yıllarda, futbol gittikçe 2 boyutlu hale dönüşmüştür.
Başını Total Futbol geleneğinden gelen Barcelona' nın çektiği ve "Yeteneğin hız ve dayanıklılık ile harmanlandığı ofansif sistemler" ile temelini, İtalyanların atmış olduğu, Mourinho' nun 2004' ten itibaren damgasını vurduğu "alan daraltan, kompakt, takım oyununa dayalı, topa hakimiyet ile rakibe hakimiyet sağlamayı hedefleyen defansif sistemler"
Bu dönem, 4-4-2' nin yavaş yavaş futbol sahnesinden silindiği, 3-5-2 ve türevlerinin oldukça azaldığı, bu iki kutuplu sistemin, savaşı ile geçen yıllar olmuştur. Bu dönem günümüze kadar devam etmektedir. 2004' ten bu yana, taktik savaş, defansif 4-3-3/4-2-3-1 (Mourinho) ile ofansif 4-1-2-3/4-3-3 (Rijkaard, Guardiola) arasında bir savaşa dönmüştür.
Günümüzde teknik direktörler de bu eksende kendilerine bir konumlandırma yapmışlardır. Örneğin, Pereira ve Aykut Kocaman, defansif 4-2-3-1/4-3-3' ün uygulayıcısıdırlar. Fatih Terim takımlarında baskılı bir 4-2-2-2' yi tercih ederken, Ersun Yanal takımlarında, ofansif, 4-1-2-3/4-3-3' leri oynatmakta kararlı olmuştur. Şenol Güneş ise sıkı bir ofansif 4-2-3-1 uygulayıcısıdır. Bu taktiğe getirdiği yorum onu diğer hocalardan farklılaştırmıştır.
Dikkat edilecek olur ise, önceleri her 10 yılda bir, sonra ise her 5 yılda bir futbol taktik sistemlerinde ciddi bazı değişimler yaşandığı görülmektedir.
Bir hoca açısından takımına oynatacağı taktik sistem; eldeki kadro yapısı, ülke futbol iklimi ve felsefesi, Avrupa ve Dünya devi takımların hakim futbol felsefelerine bakılarak belirlenmelidir. Ben 4-2-3-1' e inanıyorum, her ülkede bununla başarılı olurum felsefesi doğru bir felsefe değildir. Ya da ben sürekli hücum yapacağım ve göze hoş gelen futbol oynatacağım ideali, her ülkede ve her ligde mümkün olmayabilir.
Taktik sistemler, bir takımın kadro yapısı, futbolcu yetenekleri, futbol kurgusu ve taktik disiplini ile birleşerek kazanmaya yönelik önemli bir unsur olarak işlev gösterir.
Bugün Fenerbahçe ve Galatasaray, kendi kadro yapılarına uymayan sistemler ve felsefeler ile oynatılmaktadır. Fenerbahçe' nin bu kadro yapısı ile daha hücuma dönük bir 4-3-3 veya 4-1-2-3, Galatasaray' ın ise şu anki Riekerink' in Total Futbol temelli açık futbol anlayışı ile değil, daha defansif bir 4-2-3-1 veya 4-4-1-1 ile oynatılması gerekiyor.
Her iki hoca da en iyi bildikleri, esasen tek bildikleri futbolu oynatıyorlar. Bu da sonuç almayı güçleştiriyor, bireysel yeteneklerin ayağına bırakıyor, bazen de şansa.
Futbolda doğru sistem; ülke, lig, hedef, kadro yapısı, futbolcu yetenekleri ve özellikleri, motivasyon, camia kültürü ve rakiplerin sistemleri gibi pek çok farklı parametreye bağlı olarak belirlenir.
Şenol Güneş' in avantajı, bu parametreleri iyi bilmesi ve buna göre bir sistem ile takımını en doğru şekilde oynatıyor olmasıdır. Beşiktaş' ta bu avantajı ligde sergilemektedir.
Pereira' yı geldiğinden beri taktik arayışı ve diziliş ile ilk 11' i sürekli değiştirmesi nedeni ile eleştirdik. Elindeki malzeme, camia beklentileri ve ülkemizin futbol gerçeklerini iyi analiz edemediğinden, doğruyu bulamadı. Ancak yanlış, uygun olmayan bir sistemi elindeki kadronun bireysel kalitesi ile "çok iyi" uyguladı. Diğer bir deyişle, hatalı bir sistemi, çok iyi uygulattı. Yanlış bir yolda, hızlı ilerledi. Mevcut puan farkı da buradan kaynaklandı. Fenerbahçe matematiksel olarak şampiyon olabilir, kupayı da alabilir. Ancak bu, elindeki futbolcuların bireysel kalitesinden kaynaklanıyor olacak. Zira Pereira bu takıma "uygun" bir sistem ve felsefe getiremedi.
Riekerink ise, kendi kurmadığı bir kadroyu devraldı ve o kadronun yapısına, ülke futbol sistemine uygun olmayan bir futbolu uygulamaya çalıştı. Hamza hocanın sistemini değiştirdi ve Sneijder ile belirledikleri taktik ile Galatasaray' ı yönetmeye başladı. Elindeki yetenekli futbolcular ile kupada büyük ihtimal final oynayacak ve ligi de 5. sırada bitirme imkanı var. Ancak bu oynattığı futbol ve taktik seçiminden değil, bireysel futbolcu kalitesinden kaynaklanacak.
Yanlış sistem ve oyun felsefesi sizi bazen şampiyon, ikinci, kupa sahibi veya finalisti yapabilir ancak çoğu zaman yapmaz. Ülkemizde oynanan futbol, futbolumuzun kültürü, yapısal özelliklerini iyi anlayamamışsanız ve başarı için gerekli liderliğe sahip değilseniz, başarınız ancak tesadüflere kalır.
twitter: @bertankaya